Başlangıç Vuruşu Yapıldı…
Uzunca bir aradan sonra Kıbrıslı liderler BM Genel Sekreteri’nin (BMGS) şahsi temsilcisi Holguin ile Kıbrıs sorunu ve sorunun yarattığı ikincil türevleri üzerine üç buçuk saat kadar ciddi ciddi görüştüler… Önümüzdeki gayri resmi ve dahi resmi görüşmeler için bu bir başlangıç vuruşu oldu. Kıbrıs sorununun bütünlüklü çözümü için top halen orta sahada…
Cumhurbaşkanlığı (CB) seçim kampanyaları sırasında Erhürman hep üç masanın kurulacağını anlatıyordu; bütünlüklü çözüm için kapsamlı müzakere masası, günlük hayatta halen yaşanan sorunlar için görüşme masası, kapsamlı görüşmelerin metodolojisi için ayrı bir masa…. Erhürman’ın yaptığı her üç önerilere karşın Hristodulidis’in yaklaşımları ve karşı önerilerinin Kıbrıs Türk tarafınca değerlendirilmesi aşamasındayız. Onun için top halen orta sahada…
Hristodulidis’in BM Güvenlik Konseyi kararları kapsamındaki siyasi eşitliği teyit etmesi önemli bir aşama oldu; Erhürman BM’nin bu kararının devamının da Hristodulidis tarafından teyidini istiyor.
Bunun yanında, bütünlüklü çözümün kapsamlı görüşme masasına oturmak için Erhürman, BMGS’nin tekrarlayıp durduğu “Görüşmeler bu defa farklı olacak; zaman tahditli, bir sonuç odaklı ve eski mutabakatlar geçerli olacak” sözlerinden aldığı siyasal güç ile, bu metodolojik uygulamanın da teyidini istiyor. Bir de gene Rum uzlaşmazlığı ile sonuçlanırsa süreç, Kıbrıslı Türklerin şimdiki statükoya dönmeyeceğinin de müzakerelerin başında not edilmesini istiyor. Bu talebin fikir babası da aslında eski BMGS Kofi Annan’dır… Hrsitodulidis’in kaçak güreşmeye çalıştığı görülüyor; BM kararının tamamını teyit etmekte çekimser, BMGS’nin yeni görüşme sürecinin farklı olacağı söylemini kabul ettiğini de söyleyemiyor. Müzakerelerin başlamasını istediğini söylerken amacı lay-lay-lom tarzı ile müzakereleri uzatmak. Umudu da, bu süre içinde belki Türk tarafı bir hata yapar da ortam Rum tarafının lehine gelişir.
Erhürman, metodolojik önerileri kabul ve teyit edilmedikçe müzakere masasına oturmayacağını söylüyor ya, Hrsitodulidis bunu uluslararası topluma ve siyasete bir ön şart olarak takdim edip, reddedecek. Yeni yıl ile başlayan AB Dönem Başkanlığı görevinin etiketini, havasını, kapasitesini de bu amaçla kullanacaktır mutlaka… Ancak, uluslararası toplum Erhürman’ın metodolojik önerilerinin aslında BMGS fikir beyanları olduğunu, BM’nin önceki iki çözüm girişimini de Kıbrıs Rum tarafının çökerttiğini biliyor. Dolayısıyla, Hristodulidis belki biraz zaman kazanacak ama istediğini alamayacak. Kıbrıs Türk tarafı için önemli mesele görüşmelerin bir an önce başlayabilmesidir çünkü 2026 yılı sonunda BMGS Guterres görevden ayrılacak; yeni BMGS için Kıbrıs sorunu da ilk ilgileneceği ve çalışacağı konu olmama olasılığı yüksektir. Velev ki yeni BMGS, eski BMGS Guterres’e Kıbrıs sorunu görüşme masasında BM’yi temsil etmek üzere misyon ve manda versin, bir sonuç alıncaya kadar devam etmesini istesin…
Dolayısıyla, taraflar müzakere masasına oturmak için ön çalışmalarını ve karşı tarafın önerilerinin değerlendirmesini yapıp, yeni bir 2+1 görüşmeye hazır olana kadar top orta sahada dolanacak… BMGS Kişisel temsilcisi Holguin Atina ve Ankara ziyaretlerini de yaptıktan sonra, Londra ve Brüksel ile de görüşmeler yapması olasılığı vardır. Bu sırada da liderlerin yeni bir 2+1 Toplantısı için duruşları belirginleşecektir. Ancak, özellikle Hristodulidis’in isteksizliğine rağmen hem 2+1 hem de 5+1 gayri resmi toplantılarının gerçekleşmesi olasılığı çok yüksektir. Bunlar, önümüzdeki Noel’den önce netleşebilir.
Diğer konular bağlamında, Erhürman’ın on maddelik önerisi vardı, benzeri nitelik ve sayıda da Hristodulidis’in önerileri var. Erhürman önerilerinden hellim ve Metehan Kapısı geçişleri gibi bazı konularda ilerlemeler ve somutlaşan gelişmeler var. Diğer konular Hristodulidis’in önerileri ile birlikte, önce liderlerin temsilcileri tarafından tezekkür edilecek, uygulamaya girebilecek olanlar için de liderler kendi aralarında görüşebilecek herhalde. Bunlarda da büyük ölçüde ilerleme olabileceği havası var… Ara bölgede solar enerji projesi uygulaması için dahi çözümler üretilebilir.
Bu kapsamda, Haspolat Arıtma tesisinden çıkan suyun Rum tarafına geri gönderilmesi konusu üzerinde bir bilgi paylaşımı yapmakta yarar var… Bu proje benim LTB Başkanlığım zamanında muhatabım Zambellas (ışıklar içinde uyusun) ile mutabık kaldığımız konu idi. Uygulanamadı çünkü proje ve çalıştırma maliyeti geri alınacak sunun maliyetini çok yükseltiyordu. Arıtma tesisinin başlangıçta (1974’den önce) Haspolat’ta konuşlandırılmasının nedeni Lefkoşa şehrinin topografik meylinin Güney’den Kuzey’e eğilimli olması idi; dolayısıyla Haspolat’ta elde edilecek arıtılmış sunun Rum tarafına gönderilmesi, tabir caizse, yokuş yukarı pompalanması gerekiyordu. Bu nedenle proje uygulaması ve sistemin çalıştırma maliyeti suyu başka seçeneklerle elde etmekten daha yüksekti. Umarım, şimdilerde daha ekonomik olacak teknik çözümlemeler bulunmuştur. Bu arada şunu da belirtmekte fayda var, Haspolat Arıtma Tesisinde işlenen lağım atıklarının %80’i Rum, %20’si de Türk tarafından kaynaklandığı için arıtılmış su da bu oranlarda bölüşülecekti.
Liderlerin yeni geçiş kapıları açılması konusunu da, başka seçenekleri de düşünerek çözmesi mümkün… Diğer konularda ise Hristodulidis’in tavrı, geçmişte yaptığı gibi, “Ya hep – Ya hiç” olursa sonuç alınması olasılığı yoktur. Ve Hristodulidis’in bu tavrı yinelemesi olasılığı da yüksektir… Hristodulidis’ten gelebilecek iki tavır daha var: Görüşmeleri doğrudan Türkiye ile yapmak – AB’yi de görüşme sürecine katmak… Erhürman için ikisi de kabul edilebilir değildir. Hristodulis bunları talep ederken niyeti Erhürman’ı ‘uzlaşmaz’ diye takdim edip sıkıştırmaktır; pek bir dikiş tutturabileceğinden değil ama uzatmalara oynamak için şansını denemeye değer bulacaktır.
Evet, liderler uzun uzun ve ciddi ciddi görüştü… Şimdi sıra, görüştükleri konularda aldıkları ödevleri kapsamlı çözüm müzakerelerine de maddi-manevi destek olacak şekilde liderlerin sonuçlandırmasında… Uluslararası toplumun ve siyasetin odağında Kıbrıslı Rum lider olacağı görülmektedir; ona BM inisiyatifini üçüncü kez yıkma şansını vermemek için…







