1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Kayıplarla ilgili “YAP/YAPMA” Kılavuzu… (2)
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Kayıplarla ilgili “YAP/YAPMA” Kılavuzu… (2)

A+A-

Geçtiğimiz hafta Kıbrıs’a bir ziyarette bulunan Suriye İnsan Hakları Komisyonu ve Suriye hükümet görevlilerine, Suriye’de oluşturacakları “kayıplar”la ilgili “mekanizma” konusunda çeşitli tavsiyelerde bulunduk, kayıplarla ilgili bir “YAP/YAPMA Kılavuzu” sunduk…

3 Aralık 2025 Çarşamba günü, Lefkoşa’yı ikiye bölen Yeşil Hat üzerindeki Ledra Palas Oteli’nin avlusunda “İki Toplumlu Konteyner”de düzenlenen toplantıda, İki Toplumlu Kayıp Yakınları ve 1963-1974 Olayları Kurbanları’nın “BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ” ortak örgütünün temsilcileri olarak Suriye’den gelen üst düzey heyetle buluşarak 12.30’dan 14.30’a kadar bir sunuş yaptık ve sorularını yanıtladık…

Suriye’den gelen üst düzey heyete sunduğumuz “kılavuz”u kayıp yakınlarının ve çatışma kurbanlarının katkılarıyla geliştirmeye devam edeceğiz. Okurlarımızla da oluşturmakta olduğumuz ve Suriye’den gelen heyete sunduğumuz bu “Kayıplar Konusunda Yap/Yapma Kılavuzu”nu özetle paylaşmak istiyorum… “Kılavuz”umuz devamla şöyle:

 

***  YENİDEN YAKINLAŞTIRMA ÇABALARI GÜNDEMDE OLMADI…

1950’li yıllardan bu yana çatışmanın parçalamış olduğu toplumlarımızı yeniden yakınlaştırma çabaları hiçbir zaman Kayıplar Komitesi’nin gündeminde olmadı. Kayıplar Komitesi’nin yaptığı şey, gömü yerlerini araştırmak, aranmakta olan kayıp şahsın kalıntılarını bulup kimliklendirerek bunları kayıp yakınlarına defin için teslim etmektir. Bu son derece önemli ve son derece pozitif ve büyük bir adım olmakla birlikte, Komite, toplumlar arasındaki ayrılığa köprü kuracak o ekstra adımı atamamıştır. Pek ender durumlarda iki toplumdan kayıp yakınlarını ve savaş kurbanlarını bir araya getiren etkinlikler yapılıyor Kayıplar Komitesi tarafından. Bir diğer önemli nokta da onlardan geride kalanlar bulunduğu zaman, çok kereler önermiş olmamıza karşın, Kayıplar Komitesi bu isimleri medyaya vermekten kaçınıyor. Örneğin kayıp yakınlarına defin için verilen, kalıntıları bulunmuş olan kayıpların isimlerini yayınlamak için Kayıplar Komitesi herhangi ciddi bir çaba göstermemiştir. Kalıntıları bulunup kimliklendirilerek kayıp yakınlarına defin için kalıntıları verilen kayıpların isimlerini düzenli biçimde yayınlamaktan kaçınan Kayıplar Komitesi bunun toplumlarımızın iyileştirilmesi maksadıyla kullanılması yerine kayıp cenazelerinin iki toplum arasına daha da fazla nefret ve güvensizliğin ekilebildiği bir alan yaratılmasına, cenazelerin her iki tarafta da milliyetçi maksatlarla kullanılmasına istemeden de olsa yol açmıştır. Kayıp Şahıslar Komitesi yetkilileri hiçbir zaman bu kayıp cenazelerine birlikte katılmamışlar (bu olmuşsa, çok ender durumlarda meydana gelmiştir) ve gerek araştırmalar, gerek kazılar, gerek analizler ve kimliklendirmeler iki toplumlu olarak yapılmakta olduğu halde, Kayıplar Komitesi “kalıntıların kayıp yakınları tarafından görülmesi” konusunda bunu etnik çizgilerde, ayrı ayrı yapmayı sürdürmektedir. Böylelikle, kayıp bir Kıbrıslırum’un kalıntılarının akrabaları tarafından görüldüğü bir günde pek ender bir Kıbrıslıtürk orada hazır bulunmakta ve aynı şekilde bir Kıbrıslıtürk kaybın kalıntılarının ailesince görüldüğü günde de pek ender durumlarda bir Kıbrıslırum orada olmaktadır.

Kayıp yakınları Kayıplar Komitesi’nin antropoloji laboratuvarında sevdiklerinden geride kalanları görmeye gittiklerinde, Kayıplar Komitesi bilim insanları ve psikoloğu genelde yine tek toplumlu olarak orada hazır bulunuyor ve bu da sürece yine “etnik bir karakter” kazandırmış oluyor.

Suriyeli yetkililere, oluşturacakları mekanizmada böyle bir ayırıma gitmemeleri tavsiyesinde bulunduk.

 

***  KAYIP YAKINLARINA “ÖLÜM NEDENİ”NİN VERİLMEMESİ…

Kayıplar Komitesi, kayıp yakınlarına, kayıp şahsın ölüm nedeni ve hangi koşullarda öldürülmüş olduğuna dair bulguları vermemektedir. Bunun nedeni, Kayıp Şahıslar Komitesi oluşturulurken, Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum toplumlarının resmi temsilcilerinin ancak bu koşulda Kayıplar Komitesi’nin oluşturulması konusunda anlaşmaya varmış olmaları ve kayıp yakınlarına “ölüm nedenini vermeme” konusunda uzlaşmış olmalarıdır.

Kayıp yakınları eğer kayıplarının “ölüm nedeni”ni belgelemek istiyorlarsa, o zaman Kayıplar Komitesi dışından bir adli tabibi getirerek kalıntıları incelemesini ve kendilerine “ölüm nedeni” hakkında bir rapor vermesini sağlamak durumunda bırakılmaktadır. Her iki taraf da kendi “katillerini” korumaktadır ve insanları öldüren ve “kayıp” eden hiçbir şahıs, bugüne kadar iki tarafta da herhangi bir mahkeme önüne çıkarılıp yargılanmamıştır. Çünkü inanıyoruz ki her iki taraftan yetkililer, Kayıplar Komitesi’nin ancak bu koşullarda oluşturulup çalışması konusunda uzlaşmaya varmıştır.

Kimliklendirilmiş olan bir kayıp şahsın cenazesi için verilen maddi destek de bazı durumlarda belli bir sivil toplum örgütüne verilmekte ve bazı aileler bunu onaylamamaktadır. Cenaze masrafları konusunda her bir kayıp şahıs için kayıp ailesine 2 bin Euro civarında bir destek verilmektedir. Ancak bu para, her zaman kayıp yakınlarına değil, cenazeyi siyasi bir biçimde kullanabilecek bir derneğe verilebilmektedir. Bazı kayıp yakınları bu paranın bir sivil toplum örgütüne değil, kendilerine verilmesini talep etmiş olmalarına karşın, ne yazık ki Kayıplar Komitesi’nden olumlu bir sonuç elde edememişlerdir.

 

***  KANIT TOPLANMASINDAN KAÇINILMASI…

Kayıplar Komitesi’nin oluşturulması esnasında varılan uzlaşmalar ve anlaşmalar sonucunda, gömü yerlerinden kanıt toplanmasından kaçınılmaktadır. Eski Yugoslavya’da toplu mezarlar kazılırken mahkemelere sunulmak üzere kurşunlar ve ilgili kanıtlar toplanmaktaydı. Kayıplar Komitesi, kanıt toplamaktan kaçınmanın yanısıra, “ölüm nedeni”ni de kayıp yakınlarına vermiyor.

Bunun da ötesinde Kayıplar Komitesi’nin ofisleri zaman zaman, gayrı resmi biçimde kayıp yakınlarını “öteki tarafı dava etmeleri” için teşvik etmiş, kendilerine bu konuda yardım sağlanabileceğini (Kayıplar Komitesi tarafından değil) belirtmişlerdir.

Kayıp kalıntılarının bulunmasından sonraki altı ay içerisinde kayıp yakınları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dava açabilmekteydiler.

Bir kayıptan geride kalanlar bulunduğu zaman, kayıp yakınlarını ilk kez bilgilendirmek üzere Kayıplar Komitesi’nden bir yetkili, kayıp yakınlarını evlerinde ziyaret ettikleri zaman, “öteki tarafı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde dava edebileceklerini” söyleyebilmişlerdir. Ve hatta kayıp yakınlarından, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde bu süreci başlatmak üzere bazı formlar imzalamaları da istenmiştir o anda veya imzalanması gerektiği söylenen formlar kayıp yakınlarına bu ziyaret esnasında verilmiştir. Bu, son derece uygunsuz bir hareketti çünkü aradan geçen onlarca yıl ardından kayıp yakınlarına sevdiklerinden geride kalanların bulunup kimliklendirildiği tam da o an haber verilmekteydi.

Suriyeli heyete gömü yerlerinde kazılar yürütülürken her tür kanıtı da toplamaları ve ileride ihtiyaç duyulması halinde kullanılmak maksadıyla bu tür kanıtları kilit altında tutmaları tavsiyesinde bulunduk.

Suriyeli yetkililere acil olarak mümkün olduğunca çok tanıklık elde etmeleri, bunun için aradan onlarca yıl geçmesini beklememeleri konusunda tavsiyede bulunduk çünkü kayıplarla ilgili önemli şeylere tanıklık etmiş olan, bilgi sahibi olan insanlar ölüyor, göçüp gidiyor veya bazı şeyleri unutabiliyorlardı. Suriyeli yetkililere mümkün olduğunca en kısa sürede kazılara başlamalarını da tavsiye ettik, bunun için Kıbrıs’ta Kayıplar Komitesi’nin yaptığı gibi onlarca yıl beklenmemeliydi – coğrafya hızla değişiyordu ve gömü yerlerinin üstüne binalar yapılıyor ve “kalkınma” gerekçesiyle bu tür önemli gömü yerleri yok edilebiliyordu…

 

***  YAPILACAK POZİTİF ŞEYLER…

Kıbrıs’ta yaşanan pozitif şeylerin listesini de sunduk toplantı esnasında. Kayıplar Komitesi’nin iki toplumlu olarak çalışmakta oluşu ve toplumlarımızın buna tanıklık etmesi, son derece pozitif bir yöndür. Kayıplar Komitesi’nin bu pozitif yönünü, Suriye’den gelen üst düzey heyete aktardık. Birlikte Başarabiliriz örgütü olarak kendi çabalarımızdan da örnekler verdik: Okullara ve köylere ziyaretlerimiz, öğrencilere “kayıplar” konusunda sunuşlar yapmamız, gömü yerlerinin bulunmasını sağladığımız kayıpların cenazelerine Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırumlar olarak birlikte katılmamız, kayıplarla ilgili her iki tarafta yayımlanan ve farkındalığı arttıran yazılarımız, her iki taraftan da okurlarımızın isimsiz olarak bizi arayabileceği telefon hatlarımız… Kayıplar Komitesi’yle tümüyle gönüllülük ve insaniyet temelinde işbirliğimiz, Kıbrıs’ın her iki toplumundan sanatçılarla yaptığımız çalışmalar ve sergilerimiz… Özellikle gençerle kayıplar konusundaki aydınlatma ve yeniden yakınlaşma çabalarımız, gençlik kamplarına ziyaretlerimiz ve her iki toplumdan kayıp yakınlarıyla gençleri bir araya getirmemiz…

Suriyeli yetkililere tüm bu örnekleri verdikten sonra, kayıp yakınlarını, kayıplarla ilgili yürütülecek araştırmalara katmalarını ve onları sürece anlamlı bir biçimde katmaları tavsiyesinde bulunduk…

 

***  SORULAR.. SORULAR… SORULAR…

Toplantımızın sonunda Suriyeli yetkililerin pek çok sorusu vardı bize…  Tıp doktoru olduğunu söyleyen Suriyeli bir katılımcı, kendi köyünde bir katliam yaşandığını, yüzden fazla yakınının öldürülüp  kayıp edildiğini anlattı. Kendisinin bu suçun arka planını ve hatta bu suçu işleyenlerin kimliklerini de bildiğini belirterek, “Bu katliam için intikam istemek hakkımız değil midir? Ben bunun intikamını istiyorum” dedi. Ona özünde şöyle bir yanıt verdik:

“Kayıp şahısların akibetini araştıran bir komitenin görevi, gömü yerini bulmak, bulunan kayıpların kalıntılarının kimliklendirilmesini sağlamak, kayıp yakınlarını bu konuda bilgilendirmek, bu suçla ilgili kanıtları ve bilgileri toplayıp kayıt altına almak ve böylesi bilgileri ve kanıtları yetkililerin bilgisine getirmektir. Yeniden uzlaşma ancak böylesi suçların hangi oşullar altında işlendiğini anladığımızda ve devletin de tarafsız biçimde örneğin mahkemeler ya da başka eylemlerle adaleti sağlamaya çalıştığında meydana gelebilir. İntikam peşinde koşacak olursak, bir şiddet sarmalına yol açabiliriz. Hayatı biz yaratmadık ve hayatı sonlandırma hakkımız yoktur… “İntikam” durumu daha da kötüleştirecektir ve biz de benzer şeyler yapacak olursak, o zaman bu tür suçlar işlemiş olanlardan herhangi bir farkımız olmayacaktır. “Adalet”i yerine getirmekle ilgili farklı mekanizmalar mevcuttur ve bizim tavsiyemiz “intikam” değil, “onarıcı adalet” yöntemidir. Güney Afrika’nın “Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu” bu mekanizmalardan en iyilerinden biriydi, buna göre, bu suçları işleyenlere bunları itiraf etmeleri ve özür dilemeleri için bir fırsat verilmişti. Tüm bu süreç de radyolardan ve televizyonlardan canlı olarak yayınlanmış ve herkes neler olup bittiğini öğrenebilmişti…

Tüm dünyada adaleti yerine getirebilecek olan farklı mekanizmalar mevcuttur ve Suriyeliler olarak kendi koşullarınızı sizden daha iyi bilen birisi yoktur, nasıl ilerleyeceğinize siz karar vereceksiniz. Ancak BİRLİKTE BAŞARABİLİRİZ olarka biz “intikam”a karşıyız. Olup bitenler karşılığında birilerini öldürseydiniz bu sizi mutlu eder miydi? Can almak gibi bir hakımız yoktur, toplumlarımızı iyileştirici onarıcı adalet gibi barışçıl yöntemler bulmalıyız bu yüzden…”

Bu yanıta karşılık Suriyeli hekim de, “intikam”la ilgili sorusunda aslında öldürmeyi kastetmediğini, “adalet”le ilgili olarak mahkeme süreçlerini kastettiğini söyledi.

Heyetten bir diğer Suriyeli ise, kayıp yakınlarıyla işlenmiş suçlar konusundaki bilgileri paylaşmak konusunda kaygıları olduğunu çünkü böyle bir şey yapmaları halinde, durumun daha da kötüleşebileceğini belirtti. Birlikte Başarabiliriz adına ona yanıt veren kayıp yakını Mike Efthimiu, özetle şöyle dedi:

“Suriye’de oluşturulacak kayıplarla ilgili komite, herkesi kucaklamalı, sorunun insani yönlerine odaklanmalıdır. Şiddet sarmalına karışmış ana etnik gruplardan insanlar buna dahil edilmelidir. Bunun nedeni, gömü yerleri ve bir tarafın işlediği suçlarla ilgili bilgiler, suç işleyen grubun içindeki küçük bir çevrede saklı tutulmaktadır. Böylesi bilgilerin ortaya çıkabilmesi için Komite, insanların güvenini kazanmalı ve böylelikle sonuçlarından korkmaksızın insanlar bilgi verebilmelidir. Sevgül Uludağ’ın yürüttüğü çalışma benzeri bir çalışma yapabilirsiniz – kendisi her iki topluma da ulaşabilen gazetelerde yayın yapıyor ve her iki tarafta işlenen suçlara ve gömü yerlerine dair böylesi hassas bilgilere sahip insanlar, gizlilik içerisinde ve isimsiz olarak bunları onunla paylaşmaktadır. Komite’de çalışan insanlar da farkı etnik gruplar arasında herhangi bir ayırımcılık yapmamalı ve işbirliğini teşvik etmelidir…”

Bu konuda Suriyeliler’e benim verdiğim yanıt ise, kendilerine maddi olarak katkıda bulunacak fon sağlayıcıları dinlememeleri gerektiği yönünde oldu – çünkü onlar, komitenin nasıl çalışması gerektiğini empoze edebilirler… Suriyeliler, kendi koşullarının ne olduğunu en iyi bilenlerdir, dıştan gelecek olanlar değil. Suriyeliler, her tür bilgiyi toplayıp bunu kilit altında tutmalıdırlar, eğer şu anda böyle yapılması gerektiğine inanıyorlarsa tabii… Ancak bilgiler yok olup gitmeden önce, gelecek için bu bilgiler toplanmalıdır. Suriyeliler, kendi mekanizmalarının nasıl çalışacağına kendileri karar vermeli ve her daim insani olarak konuya yaklaşmalı, kayıplar konusunu politize etmekten mutlaka kaçınmalıdır…

Suriyelilerden gelen bir diğer soru da, “Eğer bir kayıp yakını bilgi sağlamayı reddederse ne yapmalı? Sivil toplum örgütleri, hükümete kıyasla bu bilgileri elde etmekte daha iyi bir seçenek midir?” şeklindeydi. Yine bir diğer soru da Bosna’da Anneler İnsiyatifi’ne dikkat çekerek, belki de annelerin, konuyu politize etmekten kaçındıkları ve böylesi girişimlerin daha etkili olabilecekleri yönündeydi…

Biz de Suriyeli heyete, kendilerine gönüllü ve insani biçimde her daim yardım etmeye hazır olduğumuzu ve bu konuda deneyimlerimizden yararlanabileceklerini belirttik.

sayfanin-altina-s-16-suriye-heyetine-kayiplarla-ilgili-calismalari-anlatirken.jpg

Suriye heyetine kayıplarla ilgili çalışmaları anlatırken...

sayfanin-ustune-s-17-maria-yeorgiadu-ve-mike-efthimiu-suriyeden-gelen-heyetin-sorularini-yanitlarken.jpg

Maria Yeorgiadu ve Mike Efthimiu, Suriye'den gelen heyetin sorularını yanıtlarken...

sayfanin-ustune-saga-s-16-suriyelilerle-toplantidan-gorunum.jpg

Suriyeliler'le toplantıdan görünüm...

Bu yazı toplam 522 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar