1. YAZARLAR

  2. Niyazi Kızılyürek

  3. Bölücü Tarih Müptelalarına Karşı Barış Eğitimi
Niyazi Kızılyürek

Niyazi Kızılyürek

Bölücü Tarih Müptelalarına Karşı Barış Eğitimi

A+A-

Büyük tarihçi Erick Hobsbawm şöyle bir saptamada bulunur: “Tarih, milliyetçilerin ve bilumum fundamentalistlerin ham maddesidir, tıpkı haşhaşın afyon bağımlılar için olduğu gibi. Tarihi kaynaklarda aradıklarını bulamazlarsa, uydururlar...”

Bizim ülkemizde çok “tarih müptelası” var ama maalesef tarih bilgisi yok!

Örneğe gerek yok herhalde ama Rum eğitim bakanının Mustafa Kemal Atatürk’ün adını Ermeni soykırımıyla birlikte anması ve Venizelos’un Atatürk’ü Nobel barış ödülüne aday göstermesini bilmemesi son günlerin popüler konularındandır.

Ersin Tatar’ın tarih bilgisine hiç girmesek daha iyi olur...

Yine de, bütün milliyetçiler gibi, onlar da durmadan “tarihten” söz ederler ve tarihi milliyetçi politikalarına alet ederler. Masal ve mitos karışımı anlatılarla milli narsisizmi beslerler ve milli narsisizmden beslenirler....

Tam da bu yüzden, ciddi tarih çalışmalarından çok korkarlar.

Tarih kitaplarının yenilenmesini, düşmanlık ve önyargılardan arındırılmasını asla istemezler. 

Cuma akşamı Dayanışma Evi’nde “Bölünmüş Ada Kıbrıs’ta Bölücü Tarih Öğretimi” başlıklı çalışmamızı tanıttık.

Avrupa Parlamentosu’nda yer alan Sol Grup’un (GUE/NGL) desteğiyle yayına hazırladığım çalışmayı Yannos Sokratus ve Güven Uludağ kaleme aldı ve kitap Türkçe, Yunanca ve İngilizce olarak üç dilde yayınladı.

Kitabın Türkçesini isteyen kuzeydeki ofisimizden elde edebilir.

Tanıtım etkinliğinde yazarların ve tarihçi-aktivist Meltem Samani’nin dışında, Mehmet Ali Talat ve Andreas Dimitriu de konuştular.

Bu iki siyaset adamının tarih ders kitapları hakkında söyleyecek çok sözleri vardır.

Talat, bu konuya ilk defa 1990’ların ortasında eğitim bakanı iken eğilmişti. O tarihe kadar Kıbrıs’ın tarihine ve coğrafyasına müfredatta çok az yer veriliyordu. Talat, ilk değişiklikleri o zaman yaptı. Yaklaşık on yıl sonra, başbakanlık ve toplum liderliği koltuklarında otururken yeni kitapları için düğmeye bastı ve nefret söylemlerinden, düşmanlıkla önyargılardan arınmış ders kitapları hazırlandı.

O tarihe kadar Vehbi Zeki’nin masalımsı kitaplarıyla “tarih” öğrenen öğrenciler, nihayet çağdaş yöntemlerle, UNESCO ve Avrupa Konseyi’nin tavsiyeleri doğrultusunda hazırlanan kitaplara kavuştular.

Ne var ki, bu ciddi eğitim reformu maalesef uzun sürmedi. Ulusal Birlik Partisi iktidara gelince kitaplar yeniden eski etno-santrik içeriğine kavuşturuldular.

Bugün de öyle olmaya devam ediyor. Hatta daha da milliyetçi bir içeriğe kavuşmaları için çeşitli girişimler yapılıyor. Herhalde, “bilimsel” verilerle Kıbrıs’ın “ezelden beri Türk olduğu” kanıtlanmak isteniyor!

Andreas Dimitriu, Mehmet Ali Talat kadar “şanslı” olmadı. Hristofyas kabinesinde eğitim bakanı olarak görev yapan Dimitriu (2008-2013) ilk iş olarak 2008 öğretim yılını yeniden yakınlaşma ve önyargılardan arınma yılı ilan etti.

İlan etmesine etti ama gelen tepkiler koltuğunu salladı. Daha sonra tarih ders kitaplarını değiştirmek için hamle yaptı ve akademisyenlerden oluşan bir kurul kurdu. Kurulu kurarken siyasi partilerin de görüşünü aldı ve böylece kendini sağlama aldığını düşündü.

nn-091.jpg

Ne gezer!!!

Uyuyan bir canavarın uyanması gibi, başta kilise olmak üzere, AKEL dışındaki bütün siyasi partiler ayaklandı ve Andreas Dimitriu sonunda istifa etmek zorunda kaldı.

Dimitriu geçen akşam deneyimini izleyicilerle paylaşırken, hala o dönemde yaşadıklarının etkisi altındaydı...

Hem Talat, hem de Dimitriu, yaşadıkları deneyimlerden şöyle bir sonuç çıkardılar: Çözüm olmadan tarih eğitiminde kalıcı değişiklik yapmak zordur!

Doğru olmasına doğru da, tarih dersi bugün olduğu gibi devam ederse çözüme ve uzlaşmaya açık, eleştirel düşünen yurttaşları nerden bulacağız?

Eğer zihinsel evimizi ötekine açıp onu misafir etmezsek, barışın kaçınılmaz koşulu olan empatiyi nasıl geliştireceğiz?

Açıktır ki, çare barış eğitimindedir... Milliyetçilerin “afyonunu” ellerinden almadan çocuklarımızın akıllarının özgürleşmesi mümkün değildir.

İster çözümden önce ister çözümden sonra olsun, eğitimi milliyetçi elitlerin elinden kurtarmak şarttır.

Eğitimde reform, barış mücadelesinin ayrılmaz bir parçasıdır. Tarih kitaplarını 19. Yüzyıl ruhuyla yazıldıkları gibi bırakıp da barışa kavuşan veya barışı yaşatan ulus yoktur...

 

     

 

 

 

Bu yazı toplam 2547 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar