1. YAZARLAR

  2. Yücel Vural

  3. BM’den GYÖ Amaçlı Hamleler
Yücel Vural

Yücel Vural

SALAMİS TARTIŞMALARI

BM’den GYÖ Amaçlı Hamleler

A+A-

BM’nin Kıbrıs’ta Güven Yararıcı Önlem’lere (GYÖ) atfettiği önem yeni değildir. BM Güvenlik Konseyi’nin Kıbrıs’la ilgili tüm kararlarında ve BM Genel Sekreteri’nin tüm raporlarında artık GYÖ’in öneminin altı çizilmektedir.

BM’nin GYÖ’lere verdiği destek, kimi zaman taraflardan biri yada her ikisi tarafından yanlış yorumlanmış, önlemlerin uygulanmasını yokuşa süren yaklaşımlar benimsenmiştir.

Bu nedenle GYÖ’ler şimdiye kadar beklenen etkiyi gösterememiştir.

GYÖ’lerin kapsamlı bir çözüme ulaşma girişimine siyasal ve psikolojik destek sunmak gibi genel bir işlevinin yanı sıra, içinde bulunduğumuz dönemde de olduğu gibi, müzakere masasın yeniden kurulmasını kolaylaştırıcı bir işlevi vardır.

Her bir GYÖ, toplumların bir çözümde elde edecekleri faydaların bir ön habercisi olması, çözüme dönük bir adım oluşturması, toplumlara somut faydalar sağlaması ve gerek yönetenler gerekse toplum üyeleri arasında diyaloğu geliştirmesi başta olmak üzere birçok olumlu sonuçları vardır.

İçinde bulunduğumuz dönemde ise, GYÖ’ler çözüme olan inancı canlı tutmak ve çöken toplumlararası müzakere sürecini daha fazla tahribata fırsat vermeden yeniden canlandırmak gibi önemli amaçlarla ilişkilidir.

Şimdi Kıbrıs’ta her iki tarafın, tüm Kıbrıslılar’ın çıkarlarına ve bögesel barışın gereklerine öncelik vererek, GYÖ’lere dönük daha olumlu bir yaklaşım sergilemeleri oldukça önemlidir. Aksi halde her iki toplum da benzer veya farklı sebeplerle zarar görmeye devam edecektir.

Son zamanlarda, KıbrıslıRum tarafının sahiplendiği önemli bir GYÖ’ler paketi kamuoyunun dikkatini çekecek şekilde yeniden gündeme gelmiştir: Kapalı Maraş’a yasal sakinlerinin BM yönetimi altında geri dönmesi (Kapalı Maraş’ın yasal yollarla yaşama kazandırılması) ve buna karşılık da Ercan Havaalanı’nın yine BM yönetimi altında uluslararası trafiğe açılması.

Kıbrıs’ta böyle bir öneriyi sahiplenebilecek, oldukça fazla sayıda kişi ve kuruluş bulabilirsiniz. Bunlara Anastasiadis yönetiminin de eklenmiş olması, üzüntü verici bir gelişme sayılmamalıdır.

Bir grup KıbrıslıTürk ve KıbrıslıRum akademisyenin, ortak bir çalışma sonucu 2014 yılında yayımladığı bir Rapor’da bu konu derinlemesine incelenmiş ve Ercan havaalanının KıbrıslıTürk Yönetimi altında uluslararası trafiğe açılması için ‘uygun bir formül’ önerilmişti (Bkz. https://library.fes.de/pdf-files/bueros/zypern/14894.pdf)· 

2015 yılında Anastasiadis hükümetinde yine dışişleri bakanı olarak görev yapan şimdiki dışişleri bakanı sayın Kasulides, kuzeydeki cumhurbaşkanlığı semimlerini kazanan Sayın Akıncı’nın yemin törenine hazırlandığı günlerde ‘Ercan Havaalanı uygun bir formül altında uluslararası trafiğe açılabir’ şeklinde açıklama yapmıştı. Bu açıklama basın organlarının arşivlerine kilitlenmişti.

Her nedense, bu açıklama, izolasyonlardan yakınan, KıbrıslıTürlere yapılan haksızlıklardan şikayet eden ya da uluslararası toplumun konuştuğu dili öğrenmeye çalışan hiçbir KıbrslıTürk liderin dikkatini çekmemişti. Bunun elbette bazı nedenleri vardır ve bu nedenler GYÖ’lerin hayata geçirilmesine engel olmaktaydı.

Kıbrıs’ta her iki taraf da ‘statü zedelenmesi’ gibi hiç de gerçekçi olmayan gerekçelere sarılarak şimdiye kadar kendi toplumlerina eziyet etmek anlamına gelen ‘çözümsüzlüğün devamına dönük’ birtakım eylem ve hareketler içinde olmuşlardır.

Mesela KıbrıslıRum tarafı, çözüm hedefine yaklaşmaya hizmet edecek adımları ve toplumlararası işbirliğini artırma girişimlerini, KıbrıslıTürk tarafının ‘statüsünün yükseltilmesi’ ya da ‘KKTC’nin tanınması’ tehlikesini doğuracağını ima ederek engelleme eğilimindedir. Bu eğilim BM tarafından ‘haklı bir endişe’ olarak görülmediği için,  Genel Sekreter son raporlarında bu konuya yer vermektedir. BMGK, tüm kararlarnda Kıbrıs’ta federal bir çözüme destek vererek, adada, Kıbrıs Cumhuriyeti dışında başka bir devletin tanınmasını imkansız hale getirmiştir. Dolayısıyla Genel Sekreter KıbrıslıRum liderliğinin endişelerinin anlamsız olduğunu vurgulama gereğini hissetmektedir..

Benzer yersiz endişeler KıbrıslıTürk yetkililerce ya da ‘yetkisiz çevrelerce’ de ifade edilmektedir. BMGK’nin hiçbir kararında, KıbrıslıTürk tarafını 1960 düzenine geri dönmeye zorlayan herhangi bir unsur bulunmamasına rağmen, bazı kesimler, Kapalı Maraş’taki insanlık dramına son verilmesi ve Ercan Havaalanı’nın BM yönetimi altında uluslararası trafiğe açılmasını, KıbrıslıTürk toplumunun ayağına kurşun sıkacak çekilde reddetmektedirler.

Resmi taraflar zaman zaman ya kamuoyunun baskısı nedeniyle ya da bazı sosyo-ekonomik yararları geri çevirme riskini göze alamadıkları için olumlu davranış sergilemek zorunda kalsalar da, birçok adımın atılmasına da genellikle yukarıdaki endişelere sarılarak engel olmaktadırlar.

Şimdi Anastasiadis’in de destek vermek durumunda kaldığı, Kapalı Maraş ve Ercan Havaalanı’na ilişkin olan bu adımlar atılabilirse bunun sonuçları Kıbrıs sorununun temellerini ciddi derecede erozyona uğratmaya adaydır.

Anastasiadis’in önerisinin detayları bilinmemekle birlikte, Ercan Havaalanı’nın BM yönetiminde olması, o alanın bir bölümünün ‘Ara Bölge’ye dahil edilmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca bu konu zaten müzakereye açıktır.Ercan Havaalanı’nın Ara Bölge’ye dahil edilmesi, o bölgede BM şemsiyesi altında, tüm teknik ve ticari faaliyetlerin sürdürülmesini üstlenen, havaalanına münhasır bir KıbrıslıTürk yönetiminin var olmasına engel oluşturacağı ileri sürülemez.

KıbrıslıTürk tarafının, Kapalı Maraş ve Ercan Havaalanı’yla ilgili olan bu tür girişimleri ve diğer GYÖ’leri hemen reddetmek yerine, bunlarla ilgili detayları en azından BM aracılığıyla öğrenmeye çalışması daha doğru bir yaklaşım değil midir?

Kıbrıs sorununun çözümünde Kıbrıslı toplumlara destek sözü veren BM’nin GYÖ’lere daha belirgin şekilde eğilmesinin sebebini de bu çerçevede ele almamız gerekir.

Bu yazı toplam 977 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar