Bağlayın gitsin hocam!
Ey sevgili bakanlarımız ve vekillerimiz...
Tüm partilerden kardeşlerimiz...
İnternet altyapısının ve gelirinin ve her şeyinin kim ya da hangi şirkete ait olması gerektiğiyle ilgili ihaleye çıkamıyorsanız; bu konuda Türkiye’den gelen talimat doğrultusunda hareket ediyorsanız...
-*-*-
Bağlayın gitsin hocam!
-*-*-
KKTC’de özellikle referanduma dönüştürülen ama bu dönüştürmeyi yaratanların hezimete uğradığı son seçimlerden sonra verilen açık mesajın gerektirdiği “hükümetin istifa edip etmemesine” Türkiye’de karar verilecekse...
-*-*-
Bağlayın gitsin hocam...
-*-*-
Kıbrıs sorununun gidişatına mı?
Zaten ona ne zaman “biz” karar verebildik ki!
-*-*-
Bağlayın gitsin hocam!
-*-*-
Toprak sizin, deniz sizin, vatandaş sizin!
Hani derler ya, “dükkan sizin”!
-*-*-
Bağlayın gitsin hocam!
-*-*-
En derin saygılarımla!
-*-*-
Not: Bu yazıda bahsettiğim “hocam”; üniversitedeki yıllarımda Çağdaş Devlet Sistemleri adlı dersin hocası olan Sayın Devlet Bahçeli’dir!
Başka “hoca” ile karıştırmayalım; yanlış olur...
Bu arada “çağdaş” kelimesine de özellikle vurgu yapmak lazım ki o da ayrı bir mesele!
-*-*-
Not2: İnternet alt yapısı ile ilgili anlaşma meclise gelecek... En büyük merakım bu konuda hangi vekillerin “emredersiniz” diyeceğiyle ilgili meraktır!
-*-*-
Hayırlı olsun!
Sizi sokmayan yılan bir gün sokar mı?
Bilemem!
-*-*-
Ölene kadar biat, itaat!
Yaşasın koltuk!
Yaşasın tetikçiler!
Bağlayın da çekinmeyin hocam!
İtirazı olan yoktur!
Gerçekten işimiz çok zor!
İnternette bir videocuk izledim!
Bayıldım!
-*-*-
Adam, belli ki bayağı bilgili…
Diyor ki, “1400 yıldır orucu neyi bozup neyin bozmadığını anlamayan bir kitleye, ülkenin elden gittiğini anlatmaya çalışıyoruz…”
-*-*-
Aynı adam, “1400 yıldır tanesi bir liraya 7 tane taş alıyoruz, şeytan taşlıyoruz, ne şeytan öldü, ne biz akıllandık”…
-*-*-
Adam devam ediyor ve cahillikten şikayet ediyor; “… Soruyorsun, ‘Kıbrıs nerede oğlum?’ – ‘Güneydoğu’da’ diyor! Kıbrıs’ı almış gitmiş Diyarbakır’a komşu – kardeş kent yapmış!”
-*-*-
Ve adamın Karl Marx’a dayandırdığı son bir saptaması var; o da şöyle:
“… Cehalet, ayrıcalıklı sınıfın kullandığı çok usta bir dildir ve sonu ölümdür…”
-*-*-
Bu saptamalar Türkiye için yapılmış…
Herif, koskocaman bir futbol takımının amigosu, İstiklal Marşı çalarken elini cebinden çıkarmıyor ve “Ben hocalara, alimlere, Allah’a ve peygambere saygı duymayana saygı duymam” diyerek, elini cebinden çıkarmayıp, aklı sıra Atatürk’e saldırıyor!
-*-*-
Haaa Atatürk eleştirilmemeli mi?
Elbette eleştirilecek de saygısızlık ya da efret başka bir “siyasi” pozisyondur!
-*-*-
Gelelim kendi ülkemize…
Türkiye’de “dini” kullananlar yıllarca bizde daha çok “milliyetçilik” üzerinden yürüdüler…
Ve hala yürüyorlar…
-*-*-
Ayrıcalıklı sınıf, Türkiye’de dini cehaleti; bizde ise milliyetçiliği kullandı… Hala da kullanıyor…
-*-*-
Hala, “Rumlar bizi kesecek; ahan da silahlanıyorlar” noktasındayız!
Gören – okuyan – işiten de sanacak ki; Kıbrıs’ın Güney’i silah deposu; Kuzey’i de Dünya’ya örnek “demilitarizasyon sahası”…
-*-*-
Yani Kuzey Kıbrıs coğrafyasında tüm askeri güçleri, silahları ve askeri araçları azalttık da bizim mi haberimiz yok?
-*-*-
Gerçekten işimiz çok zor!
-*-*-
Ama neye kafayı taktım biliyor musunuz?
Hani milliyetçi gaz vericiler yıllardır diyor ya; “Rumlar bizi kesecek!”…
-*-*-
“Kıbrıslı Türk bulurlarsa kesecekler” b’annem!
-*-*-
Onların kesmesine hiç ihtiyaç kalmadı ki!
Yeterince kesildik!
Bittik!
Daha ne diyeyim?
Bilmem anlatabildim mi?
-*-*-
“Vaaaaay da hain Serhat İncirli toplumumuza cahil dedi!”
-*-*-
Cahillik yapacak toplum mu kaldı b’annem?
Abesle iştigal!
Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, gerçekten KKTC’deki hükümete destek mi verdi?
Gazetelerdeki açıklamalara bakılırsa, perdenin önünde konuşulanlar evet öyledir!
-*-*-
Perdenin gerisinde farklı şeyler konuşulmuş olabilir mi?
Sanmam!
-*-*-
Futbol maçında bile yenilgiyi hazmedemeyenlerin, KKTC’deki son cumhurbaşkanlığı seçiminde aldıkları farklı mağlubiyeti hazmedip; seçmenin veya halkın verdiği mesajı algılamasını beklemek bana “abesle iştigal” geliyor!
-*-*-
Ağır yenilginin taraflarından biri bizzat Cevdet Yılmaz’dır ve kesinlikle eğer gerçek tavrı, hala bu hükümete destek vermekse; bunun sebebi yenilgiyi hazmedememesidir…
-*-*-
Nereden mi korkuyorum?
Ekrem İmamoğlu’nun yolsuzluk yaptığını söyleyip, 25 asır hapse mahkum edilmesine çalışanlar; Allah göstermeye…
Neyse!
-*-*-
Bugün iki ülkenin iki ayrı ve eşit cumhurbaşkanı görüşecek…
Bekleyelim…

Yenilen pehlivanlar güreşten vazgeçmeyecek gibi duruyor…







