1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Aya Marina’dan bir sütannenin öyküsü...
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Aya Marina’dan bir sütannenin öyküsü...

A+A-

KIBRIS’TAN HATIRALAR...

 

“LEFKOŞA’NIN GEÇMİŞ YILLARI” başlıklı George Mesaritis’e ait sosyal medya sayfasında paylaşılan bir öykü Aya Marina’dan ve bir sütannenin öyküsünü aktarıyor...

Aya Marina’dan Jozef adlı bir Kıbrıslımaronit’in paylaştığı öyküyü aileden izin alarak okurlarımız için Türkçeleştirdik... Josef, şöyle yazıyor:

***  Merhaba arkadaşlar! Benim adım Jozef’tir ve size dedemin (Mihalis Yosif) profilinden ulaşıyorum... Sizlerle işgal altındaki Aya Marina Şillura köyünden ninemin bir fotoğrafını paylaşıyorum.

s3-121.jpg

***  Bu fotoğraf sanırım 1946-48 yılları civarında çekilmişti. Ninem Viktorya fotoğraftaki küçük kızdır, sevgili kardeşi Solomos ve babası Jozef Violaris ve annesi Eleni ile görülüyor... Geri plandaki evlerine bakınız! Aslında bu fotoğrafın çekilmiş olduğu tarihten yüzde yüz emin değiliz, ninem 1941 doğumludur ancak fotoğrafta altı yaşından çok daha küçük görünüyor...

***  İkinci fotoğraf o kadar eski değildir ancak ninemin bize anlattığı çok eski bir öyküyle ilgilidir! Ninem her zaman bana bu öyküyü paylaşmamı söylerdi çünkü Kıbrıslıtürkler, Kıbrıslırumlar ve Kıbrıslımaronitler’in birlikte barış içerisinde yaşamalarının güzel bir örneğidir, biz gençler hiçbir zaman böylesi bir Kıbrıs’ı deneyimleyemedik ne yazık ki...

***  Köyümüz Aya Marina, ağırlıkla bir Maronit köyü idi ancak karma bir köydü aynı zamanda çünkü Kıbrıslıtürkler de Aya Marina’da yaşamaktaydı. Benim ninemin babası Maronit, annesi ise Ortodoks idi (yani annesi  Kıbrıslırum’du – S.U.)...

***  Ninem 1941 yılında dünyaya geldiği zaman, büyük ninem Eleni’nin onu besleyecek kadar südü yokmuş... Ninemin anlattığına göre, çok acı çekiyormuş... 1940’lı yılların fakir Kıbrıs’ında böylesi bir sorunun bir aile için ne kadar önemli olduğunu düşününüz!

***  Büyük ninemle büyük dedemin evlerinin tam karşısında Kıbrıslıtürkler yaşıyormuş ve komşularının adı da Ayşe imiş! Ayşe lohusa imiş o günlerde, oğlu Halil’i dünyaya getirmiş ve onu emzirmekteymiş... Böylece ninemi de günde iki defa, bir sene boyunca emzirmiş Ayşe hanım... Gündoğumunda saat 03.30’da ve geceleyin saat 09.00’da, ninemi günde iki kez emzirmekteymiş.

***  Ninem, Ayşe Hanım’a “Sütana” diyordu – ne yazık ki Sütana Ayşe ve ailesi, 1963 yılındaki çatışmalardan ötürü köyden ayrılmışlar...

***  Sütana Ayşe’nin bir kızkardeşi bir Maronit’le evlenmişmiş, adını Polu koymuşlar ve Hristiyan olarak vaftiz edilmişmiş. 2004’te barikatlar açılınca, en nihayet iki kızkardeş tekrardan buluşabilmişler! Fotoğrafta gördüğünüz üç kadının resmi, işte bu bir araya gelişin fotoğrafıdır... Solda Eleni Sisena (Sütana’nın yeğeni), ortada Sütana Ayşe ve sağda ise Polu (Sütana’nın kızkardeşi) görülüyor. Bu fotoğrafta yüzlerinde okunan neşe, beni çok etkiliyor!

s2-233.jpg

***  Ninem Viktorya, Polu’nun Sütana’yı ziyaret edeceğini bildiği için ona 5 Kıbrıs Lirası ve sevgilerini göndermiş Polu’yla... Ancak ne yazık ki iki hafta sonra Sütana vefat etmiş... Ninem onu ziyaret etmeyi başaramamış ancak en azından ona sevgilerini göndermiş olmaktan menundur...

***  Sanırım çok konuştum, belki de çoğunuz bu öyküyü buraya kadar okumamıştır. Ancak bu öykü, anlatılmaya değer bir öyküdür. Bir Kıbrıslıtürk anne, Ortodoks bir annenin küçük Maronit kızına hayat vermiştir!

Nur içinde yat sevgili Sütana!


KAZILARDA SON DURUM... KAZILARDA SON DURUM...

Sıcaklar nedeniyle kazılara birkaç gün ara verildi...

Aşırı sıcaklar nedeniyle kazılara birkaç gün ara verildiği öğrenildi. Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Kazılar Koordinatör Yardımcısı Ali Çulluoğlu’ndan aldığımız bilgilere göre, geçtiğimiz Çarşamba gününden bu yana kazılara birkaç günlüğüne ara verildi, bunun nedeni de sıcak dalgası idi... Kazılara hangi gün devam edileceğine hava durumuna bakılarak karar verilecek.

Kazılara ara verilmiş olduğu Çarşamba gününden önceki kazı yerleri şöyle idi:

***  Gönyeli’de 1974 “kaybı” bir Kıbrıslırum’dan geride kalanların bir dereyatağının yanında ılgın ağaçlarının altında gömülü olarak bulunduğu kazı çalışmaları devam ediyor.

 

***  Galatya gölünde bundan yaklaşık 10-11 sene evvel Kayıplar Komitesi yetkililerine bir şahitle birlikte göstermiş olduğumuz bir yerde kazı yapılmaya başlandı...

***  Paşaköy’de (Aşşa) 1963 “kaybı” bir Kıbrıslıtürk’ün efgalipto ağaçlarının güneyinde gömülü olduğu bilgisiyle yapılan kazı tamamlandı, herhangi bir ize rastlanmadı.

***  Zeytinlik’te (Templos) 1974 “kaybı” bir grup Kıbrıslırum’un bazı harnıp ağaçlarının doğusunda gömülü olduğu bilgisiyle başlatılan kazı devam ediyor.

s1-265.jpg

***  Tuzla’da (Engomi) bir “kayıp” Kıbrıslırum’un bazı zeytin ağaçlarının bulunduğu bir bahçe bitişiğinde bir tarlaya gömülmüş olabileceği bilgisiyle kazı çalışmaları devam ediyor.

***  Mora’da (Meriç) bir “kayıp” Kıbrıslırum’un bir tarlada gömülü olabileceği bilgisiyle başlatılan kazı sürüyor.

***  Strovulo’da 1963 “kaybı” bir grup Kıbrıslıtürk’ün bir açık arazide gömülü olabileceği bilgisiyle başlatılan kazı da devam ediyor...

Bu aşırı sıcaklarda tüm kazı ekiplerinde bulunan arkeologlarımıza, şirocularımıza ve diğer çalışanlara kolaylıklar diliyoruz...

 

 

 

Bu yazı toplam 1115 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar