Atatürkçülük satılık mı?
Abilerim ablalarım, değerli küçüklerim, saygıdeğer büyüklerim…
KKTC’nin değil eşit ve egemen bir devlet; var olduğuna dahi inanmıyorum…
Kıbrıs’ta iki bölgeli, iki toplumlu, iki toplumun siyasi eşitliğine dayalı; tek vatandaşlıklı bir çözüme kavuşturulması gerektiği inancım tamdır, değişmezdir…
-*-*-
Ve bu yüzden, neredeyse 35 yıldan beridir (meslek yaşantım boyunca); bu ülkede kendine “milliyetçi” diyen çevrelerin açık tacizine, baskısına maruz kalmaktayım…
-*-*-
Yıllarca çalıştığım kurumlarda, aynı çevreler tarafından protesto edildim; hakaretlere uğradım; tehditler aldım…
Siyah çelenkler getirip, patronlarıma şikayet ettiler; hatta en sonuncuları Kanal T, Cumhurbaşkanlığı ve iki üniversitemiz olmak üzere; bir çok yerden de en başta yazdığım görüşlerim nedeniyle kovuldum!
-*-*-
“Görüşlerim nedeniyle cezalandırılıyor ya da tehdit ediliyor olmam hiç umurumda olmadı” dersem yalan söylemiş olurum…
Çünkü 57 yıllık ömrümde, “insanlık düşmanı faşistler” hariç, herkesin fikir ve vidan özgürlüğü için de mücadele verdiğim inancındayım…
-*-*-
Derdim bana yapılan baskılar, saldırılar, eleştiriler, küfürler değildir…
Asıl derdim şudur:
Ne yazık ki bana her türlü saldırıyı, her türlü ekmeğimi kesme operasyonunu gerçekleştirenler, ne ilginçtir, kendilerine çoğu zaman “Atatürkçü” veya “Kemalist” demektedir…
Ve ben yaşantımın hiçbir döneminde, bir çok düşünce ya da tavrına katılmasam bile, Atatürk ismine asla en küçük bir eleştiri ya da hakarette bulunmadım…
-*-*-
Ancak, kendi kendine Atatürkçü, Kemalist ya da benzer “sıfatlar” yakıştıran bu milliyetçi çevreler, tescilli Atatürk düşmanlarına hiç sesini çıkarmıyor!
Acaba neden?
-*-*-
Bu “sahte” kahramanların gücü; sadece bazı kişilere mi yetiyor?
Bu “sahte” kahramanlar, ülkenin şeriatçı dolmasına karşı neden hiçbir yorum yapmıyor?
Sizce neden?
Korkudan mı?
Satılmış olmalarından mı?
-*-*-
Soruyorum; Atatürkçülük satılık mı?
Hayırlı Cumalar dilerim değerli yalakalar!
Allah koltuklarınızı size bağışlasın!
Diploma usulsüzlüğü ve katakulliciler!
Omorfo’daki üniverstenin küçük ortağı Serdal Gündüz bir yıldır hapiste…
Büyük ortak TBMM’de vekil!
-*-*-
Serdal Gündüz diyor ki, “Kudret Özersay mahkemeye gelirse, O’na açıklayacaklarım var…”
-*-*-
Özersay dün bu konuda açıklama yaptı…
TAK Ajansı’nın haberine göre “Halkın Partisi (HP) Genel Başkanı Kudret Özersay, Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi'nde (KSTU) başlatılan sahte diploma ve yolsuzluk soruşturması kapsamında "hükümsüz tutuklu" olarak cezaevinde bulunan üniversitenin küçük ortağı Serdal Gündüz ile görüşeceğini açıkladı…”
-*-*-
Gündüz’ün tehdit edildiğini öne sürdüğünü söyleyen Özersay, “Belli ki konuşmak istiyor ama güvenmiyor, ifade vermesine, başka isimleri de yargılama sürecinde sanık konumuna sokmasına engel olan birileri mi var, asıl soru budur.” dedi.
-*-*-
Özersay, “Siyasilere uzanan itirafları olacaksa kendisini dinleyip hem baskı altında kalmaması hem de bu sürecin şeffaf şekilde ilerlemesi için, bir şeylerin gizli kalmaması için kamuoyunu yargılama sürecini etkilemeyecek şekilde bilgilendireceğimizi duyurmak istiyorum.” ifadelerini kullandı.
-*-*-
Bu ülkede Milli Eğitim Bakanlığı var mı?
Var!
Bu ülkede YÖDAK var mı?
Var!
-*-*-
Bakanlık, KSTU kısa adlı üniversitede kimlerin okuduğundan ve kimlerin diploma aldığından haberdar değil mi?
Haberdardır!
Polis bunu bilmiyor mu?
Blmesi lazım!
-*-*-
YÖDAK’ta, KSTU’nun mezunlarının listesi, isimleri yoksa; bu kurum ne işe yarar?
-*-*-
Polis Genel Müdürlüğü ve Başsavcılık; Milli Eğitim Bakanı ve tüm kadrosunu; ayrıca baştan aşağıya tüm YÖDAK yetkililerini sorgulamalı, tüm belgelere de el koymalı!
Bu yapılmıyor!
Sizce neden yapılmıyor?
-*-*-
Anlatayım!
-*-*-
Şimdi kızacaklar ama haydi, içinizden biri çıksın ve desin ki, “yok canım, bu işin içinde Anavatan yoktur”…
-*-*-
Kardeşlerim, bu işin içinde Anavatan olmamış olsaydı, Polis şu anda Milli Eğitim Bakanlığı’nda Yüksek Öğrenim ile bağlantılı herkesi tuttuğu gibi hapse atar, tutuklu olarak yargılardı!
Olan biten dökümana da el koyardı!
Katakulli okumayalım!
Uluslararası suç, Tatar ve etnik temizlik!
Kıbrıs meselesinde hareketlilik başladı…
Gözle görülüyor ve kulakla işitiliyor…
-*-*-
Mesela son bir gelişmeden söz edelim; Türkiye ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin istihbarat şefleri ya da amirleri, Londra’da bir araya gelmiş!
-*-*-
Kıbrıs Türk tarafı mı?
Egemen eşit maydanoz tarafı deyince küsüyorlar da!
Ama maydanozun istihbarat birimi yok ki!
-*-*-
Neyse!
Ülkemizdeki yabancı misyonlar da acayip harekete geçti…
İngilizler, İsveçliler, Avrupa Birliği yetkilileri, bazı siyasilerle, hatta bizlerle buluşup “nabız” yoklamalara başladı…
-*-*-
Bu arada bir grup ilerici ve çözüm yanlısı Kıbrıslı Türk, yakın bir gelecekte Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ve Rum Toplumu Lideri Nikos Hristodulidis’e bir mektup vermeye hazırlanıyor…
-*-*-
Bu mektubun içeriğindekilerden az çok haberim var…
Altına da şrak diye imzamı atarım…
-*-*-
Mektupta “endişelerimiz” dile getiriliyor…
Cenevre sözleşmesi’ne aykırı şekilde nüfus yapımızın değiştirilmesinden tutun; Ersin Tatar’ın masada Kıbrıs türk Toplumunu temsil edemeyeceğine kadar!
Evet, etmemeli!
Bu konuda CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy’a yüzde yüz katılıyorum; Tatar, muhalefete de masada yer vermek zorundadır mesela!
-*-*-
Ve iki ayrı eşit egemen devlet iddiası…
Kıbrıs Türk Toplumu, bir dostun deyişiyle “5 bin kişi kalmış olsak bile”; Tatar’ın savunduğu ve TC tarafından dizayn edilen bu sözde çözüm iddiasından hoşnut değildir…
-*-*-
Mart ola hayrola!
Dediğim gibi, içinde Türkiye ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kesinlikle var olduğu ekipleri tarafından; en üst seviyede son şekillendirmelerin yapıldığı bir “pilav” pişirilmek üzeredir… Bu pilav masada olacaksa ve Hristodulidis Kıbrıslı Türklerin de bir şekilde hala Cumhurbaşkanı ise kendisine verilecek mektuba da ciddi değer vereceğinden eminim!
İzliyoruz!
-*-*-
Nüfusumuz uluslararası sözleşmelere ayrkırı bir şekilde değiştirilmiştir…
Ersin Tatar, Kıbrıs Türk Toplumunu temsil edemez…
Kıbrıs Türk Toplumu, en az Gazze’deki Filistinli kardeşleri kadar etnik temizlikle karşı karşıyadır…
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Gazze'de ateşkes sağlanmasının ardından geleceğe dönük hedeflerin çok açık şekilde belirlenmesi ve durumu daha da kötüleştirecek çözümlerden kaçınılması gerektiğini belirterek, "Uluslararası hukuka bağlı kalmak ve her türlü etnik temizliği engellemek şart." dedi. “Kıbrıslı Türkleri de unutma Sayın Genel Sekreter…” diyorum… Bu arada fotoğrafta BM Genel Sekreteri António Guterres ve Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Constantinos Kombos görülüyor… İkili geçtiğimiz günlerde bir araya gelmişti… KKTC’nin Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu’nun da Türkiye adına bir yerlere diplomat atanması işi baddos olmuş! Çünkü, Tayyip Erdoğan, buradaki Büyükelçi Yasin Ekrem Serim’i altı ayda görevden alırken, Serim ailesinin çok eski dostu Tahsin abimin atanması işini de iptal etmiş… (Son bilgi dedidkodudur…)