1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. ‘Adil üretim yapısı’ yerine ‘sahte diploma’ verelim…
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

‘Adil üretim yapısı’ yerine ‘sahte diploma’ verelim…

A+A-

Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği Başkanı Mehmet Nizam’ın Çiftçiler Günü nedeniyle söylediği sözler önemliydi.

Örneğin; “Kıbrıs Türk halkının gıda güvencesini sağlayan, yerli üretimin sürdürülebilirliği için emek veren çiftçilerimiz, karşılaştıkları tüm zorluklara rağmen üretimden vazgeçmeyerek ülkemizin kalkınmasına büyük katkı sağlamaktadır” demiş.

Bu “zorluklar” nedir açıkladı mı bilmiyorum ama tabii ki üretim maliyetlerinin fazla ve dayanılmaz olması yanında haksız rekabet de çok büyük bir engel.

Birşeyler üretmeye çalışıyorsunuz ama o ‘zorlukların’ içindeki Türkiye’den kaynaklanan haksız rekabet yerli üretime büyük darbe indiriyor.

Yıllar önce, 2000’li yılların başında çiftçiyi, zanaatkarı, sanayiciyi gezip, sorunlarını gazete sayfasına aktarırken karşılaştığım sorunlar aynı şekilde bugün de devam ediyor. Sorunların giderilmesi anlamında bir arpa boyu yol gidilmemiş.

“….tarımın bir tercih değil, bir zorunluluk olduğu bilinciyle hareket ederek, çiftçilerin emeklerinin karşılığını alabildiği, daha adil ve sürdürülebilir bir üretim yapısına ulaşmanın en büyük hedefleri olduğunu” da vurgulamış Başkan Nizam…

Umarım ki bu dilekler gerçekleşir ama bu dilekleri gerçekleştirecek politik bilincin şu an için varolduğunu sanmıyorum. Olsa bile bu bilincin uygulaması gereken ekonomik politikayı da uygulayacak bir kararlılığın veya gücün olduğunu da söylemek doğru olmaz.

UBP-DP-YDP üçlüsünde böyle bir güç olsa, her gün eriyip giden TL yerine € kullanılması için girişim başlatır, görüşler alır, uygulanabilirliğini inceler, plan-program yapar ve kıyısından köşesinden girişirdi bu işe…

Yapamaz çünkü böyle bir emir almadı. Oysa ki TL’nin kullanıldığı çok az yer var artık… Ev, daire alacaksanız döviz, kiralar döviz, alışverişlerde verilen faturalar döviz… Sadece marketlerde yapılan alışverişler TL olarak görülüyor ama oraya gelen ürünlerin de eminim ki çoğu döviz kuru üzerinden hesaplanıp geliyor. İşte o kurların sürekli yükselişi de TL olarak ödeme yapsanız bile size yansıyor.

“Aynı ürünün fiyatı bugün başka, yarın başka” dememizin sebebi de o.

O ama, euro veya sterlinin karşılığı olarak cebimize yansıyan fiyatlara karşılık maaşları TL olarak alıyoruz. Özelde de TL, devlette de TL. O zaman neden ülkenin diğer yarısında euro kullanılırken bizim yarıda TL kullanmak durumundayız?

Ben, ekonomik nedenlerden çok, politik nedenlerin etkili olduğunu düşünüyorum. Bu politika da yine bizimle ilgili değil. “Böyle olması gerekir” diyenlerin politikası. Biz de uyguluyoruz. Ne de olsa emir büyük yerden!

Bize böyle politikaların, TL’den euro’ya geçiş gibi ekonomik gelişimlerin uygulanabilirliği büyük geliyor. Biz, sahte diplomalar almak-vermek ve sonra da bir vekilin de sahte diplomasının yargılanmasını önlemek gibi basit şeylerle uğraşıyoruz.

‘Basit’ derken olayın basitliğinden değil, politik anlayışın basitliğinden söz ediyorum. Her ne kadar “dokunulmazlığımın kaldırılmasından korkmam” dese de Yeşilırmak, mutlaka ki bazı gözdağlarına karşılık dokunulmazlığının kaldırılması yönünde parmak kaldıramadı UBP’nin vekilleri… Kaldırsalar Özersay’ın dediği gibi “domino etkisi” yaratmasından korktular.

Ne iyi ki Meclis’te CTP var… İki de bağımsız vekilin varlığıyla yapılan muhalefet, oyların yetersiz kalmasına karşılık ‘sahte diploma’ gibi olaylarda kamuoyuna daha fazla yansıyor.

Öte yandan vekil olmayanların ‘sahte diploma’ sorgulamaları devam ederken, sürekli Mahkemelere götürülüp getirilirken, bir vekilin ‘dokunulmazlığının’ arkasına saklananların, başta sorguladığımız çiftçilerin “adil ve sürdürülebilir bir üretim yapısını” sağlayabileceklerini düşünmek saflık olur.       

m-azizoglu.jpeg

Foto: M.Azizoğlu

Bu yazı toplam 573 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar