1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “İleri DNA testi teknikleriyle 40 sene önce yanlışlar yapılan bazı kayıpların kimliği belirlendi...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“İleri DNA testi teknikleriyle 40 sene önce yanlışlar yapılan bazı kayıpların kimliği belirlendi...”

A+A-

KATHİMERİNİ gazetesinin İngilizce baskısında 13.5.2025’te yer alan habere göre, “İleri DNA testi teknikleriyle 40 sene önce yanlışlar yapılan bazı kayıpların kimliği belirlendi...” Kaynağının Kıbrıs Haber Ajansı (CNA) olduğu belirtilen bu haberi, okurlarımız için özetle derleyip Türkçeleştirdik:

***  1979 ile 1981 yıllarında üzerlerine kimyasal maddeler dökülerek (DNA elde etmenin büyük oranda zorlaştırılmış olduğu) bazı kayıp şahısların kalıntılarını, ileri DNA testi teknikleriyle kimliklendirmeyi başardılar. Sözkonusu insan kalıntıları, Makedonidissa’da askeri bir mezarlığa konmuş ve hiçbir zaman kayıp şahısların ailelerine geri verilmemişti. O günlerde 45 aileye de yanlış kalıntılar (kendi kayıpları gibi) verilmişti...

***  İleri DNA teknikleriyle kimliklendirilenler arasında bir Yunan kayıbın ailesinin bilgilendirildiğini belirten İnsani İşler Komiserliği’nden Kayıp Şahıslar Sorumlusu Anna Aristotelus, bu yeni metodun kimliklendirme oranının %99.99 bir kesinlik içerdiğini ve bunun da uluslararası standartların çok ötesinde olduğunu kaydetti.

***  Aristotelus, Yunan kökenli kayıplardan sekiz aileden ikisinin kimliklendirmeye yardımcı olmak maksadıyla almış oldukları insan kalıntılarını geri vermeyi kabul ettiklerini belirtti. Aristotelus ayrıca, Kıbrıs Genetik ve Nöroloji Enstitüsü CING’yle birlikte ekip çalışması sonucunda ve ileri tekniğe sahip ekipmanın kullanımıyla bu sonucu elde ettiklerini belirtti.

***  Son iki yılda Kıbrıs hükümetinin programıyla 15 kişinin kimliklendirildiğini anlatan Aristotelus, bunlardan 11’inin kayıp şahıslar, 4’ünün ise askeri bir kampta ölen dört askerden oluştuğunu kaydetti. Halen 77 “kayıp” Yunan kökenliden 39’unun kalıntılarının bulunduğunu, 38’inin ise hala “kayıp” olduğunu belirten Aristotelus, ölen 95 Yunan askerinin 47’sinin gömü yerinin bulunduğunu ancak 48’inin hala kayıp olduğunu da belirtti.

***  18-22 Temmuz 2025 tarihleri arasında kimliklendirilmiş olanların kalıntılarının ailelerine verileceğini, cenazelerin de ailelerin isteği doğrultusunda Kıbrıs’ta veya Yunanistan’da yapılacağını söyleyen Aristotelus, tüm bu açıklamaları Kıbrıs Cumhuriyeti Temsilciler Meclisi’ndeki Kayıplar ve Göçmenler Komitesi’ndeki olağan toplantılardan birinde yaptı.

***  Kayıplar Komitesi’nin çeşitli yerlerde kazılarının devam ettiğini, bazı askeri bölgelerde özel izin gerektiği için gecikmelerin olduğunu belirten KATHİMERİNİ gazetesi, şu anda dokuz ekibin adanın kuzeyinde ve güneyinde kazı yürütmekte olduğunu yazdı. Gazete, yakın geçmişte Lefkoşa, Petra (Taşköy), Gönyeli, Gadogopya (Zümrütköy), Siskilip (Akçiçek) gibi yerlerde kazılar yürütüldüğünü, Ayirini gibi yerlerde de kazıların devam ettiğini belirterek Larnaka’da da kuyu kazılarının sürdüğünü, bu kuyularda 1963-64’ten kayıpların gömü yerlerinin arandığını kaydetti.

***  Geçtiğimiz Mart ayında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’nin kayıplarla ilgili sorumluluklarını tartıştığına dikkat çeken gazete, mahkemenin 32 üyesinin bu insani çalışmaların önemine işaret ederek Türkiye’yi işbirliği yapmak üzere teşvik ettiğini belirtti. Gazete, bunun da Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından “önemli bir diplomatik başarı” olarak görüldüğüne işaret etti.

***  Gazete, kayıp yakınlarının derneklerinin de komitede kendi görüşlerini ortaya koyduklarını ifade ederek 1963-64 yıllarından kayıp yakınlarının örgütünün geçen zamandan kaygı duyduklarını ve bir “Hakikat Komitesi” kurulmasına karşı çıktıklarını, böylesi bir komitenin Türkiye’ye sorumluluktan sıyrılma fırsatı vereceğini belirttiklerini yazdı. Bir diğer örgüt olan Kayıp Yakınları Komitesi’nin de gecikmelerden ötürü kaygı duyduklarını ve araştırmaların güncelleştirilmesi gerektiğine dikkat çektiğini yazan gazete, Aşşa’dan kayıp yakınlarının da yetkililerin kendi kayıplarıyla ilgili hatalarını ve görgü tanıklarının ifadelerine müdahale edilmesini eleştirdiklerini belirtti. Aşşalı kayıp yakınları, Aşşalı kayıpların kalıntıların taşındığı yer olduğu iddia edilen Digomo çöplüğünün kazılabilmesi için daha fazla fon da talep ettiler. Kayıp şahısların çocuklarının oluşturduğu yeni bir derneğin ise acil yanıtlar talep ettiğini, düzgün bilgi verilmeyişinden endişe belirttiklerini ve istedikleri dosyalara ulaşmakta karşılaştıkları zorlukları aktardıklarını yazan gazete, çeşitli milletvekillerinin de araştırmaların yavaşlığını ve Türkiye’nin işbirliğinden kaçınmasını eleştirdiklerini belirtti.

***  Göçmenler ve Kayıplar Komitesi Başkanı Milletvekili Nikos Kettiros’un ise askeri bölgelerle ilgili kazı yapılabilmesi için pek az izin alınabildiğini belirterek Kıbrıs’taki kayıp yakınlarıyla yeterli sayıda toplantı da yapılmadığını söyledi. Rita Superman, Hristos Hristofidis ve Hristos Senekis gibi diğer başka bazı milletvekilleri ise, görgü tanıklıklarının acil olarak güncellenmesi gerektiğini belirterek, Türkiye’nin daha fazla işbirliğine ihtiyaç olduğunu söylediler. Milletvekilleri ayrıca, insani bir konu olan kayıplar konusunun aşırı derecede politize edilmesinden de endişelerini kaydettiler. Hükümet yetkilileri ise bu konunun çözümü için çalışmaya devam edeceklerini, çalışmaların sürdüğünü belirttiler.

***  Öte yandan Dialogos haber sitesi de, Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üyesi Leonidas Pandelidis ile Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Andreas Hristu’nun Kıbrıslırum Temsilciler Meclisi Göçmenler ve Kayıplar Komitesi’ne kazılarla ilgili olarak bilgi verdiklerini yazdı. Dialogos’ta dün yeralan haberde özetle şöyle denildi:

***  Kayıp şahısların gömü yerlerinin bulunması için adanın güneyinde ve kuzeyinde kazılar devam ediyor. Dün kou Parlamento’da Göçmenler ve Kayıplar Komitesi’nde tartışıldı ve Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üyesi Leonidas Pandelidis, komiteye bilgi vererek, özellikle askeri bölgelerle ilgili gecikmeler yaşandığını, bu bölgelerde kazı için özel izin gerektiğini ve iznin 25 metrelik bir alan içerisindeki kazıları kapsadığını söylediğini yazdı.

***  Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Ofisi Kazılar Koordinatörü Andreas Hristu ise komiteye verdiği bilgide halen dokuz kazı ekibinin çalıştığını, liderlerin bu sayıyı 10’a çıkarmak üzere söz verdiklerini belirtti. Hristu, Lefkoşa’da ara bölge içerisindeki bir askeri bölgede Tasos Marku’yla ilgili bir kazı yürütüldüğünü, Petra köyünde de bir Kıbrıslırum kayıp için kazı yapıldığını söyledi. Dialogos’un haberine göre Hristu, Gönyeli’de bazı Kıbrıslırumlar’ın kalıntılarının bulunduğu yerde kazı yapıldığını, Gadagopya’da ise (Zümrütköy) bir yerleşim alanında beş kayıp şahsın gömü yerinin arandığını belirtti. Andreas Hristu ayrıca Ayirini’de ve Siskilip’te kazılar yürütüldüğünü ve Nissu’da ve Larnaka’nın “Kamares” (“Su Kemerleri”) bölgesinde de kuyularda 63-64’te “kayıp” edilmiş olan Kıbrıslıtürkler için kazılar yapılmakta olduğunu söyledi.

***  Dialogos haber sitesi ayrıca Anna Aristotelus’un komiteye verdiği bilgileri de okurlarına aktardı.

(KATHİMERİNİ’nin İngilizce versiyonunda 13.5.2025’te yer alan haberi ve Dialogos haber sitesinde 14.5.2025’te yer alan haberi özetle derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN).

ncelikli-sayfa-17-bes-sutuna-resim.jpg


“Karanlıkta Işık Olanlar” belgeseli Atina ve Selanik’te de gösteriliyor...

11 Nisan 1965’te “Teşkilat”ın kurmuş olduğu pusuda öldürülen Kıbrıs’ın ilerici insanları Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis’e ilişkin, ölümlerinin 60ncı yıldönümü vesilesiyle AKEL’in hazırladığı “Karanlıkta Işık Olanlar” başlıklı belgesel film, önümüzdeki günlerde Atina’da ve Selanik’te de gösteriliyor.

16 Mayıs 2025 Cuma akşamı Atina’daki gösterim saat 19.00’da Prodeftiki’nin 8 Pulio, Ablelokipoi adresindeki binasında yapılacak ve burada konuşmacı olarak AKEL adına Haris Karamanos, AKEL’in Avrupa Parlamentosu’ndaki eski milletvekili ve araştırmacı yazar, akademisyen Niyazi Kızılyürek ile KIBES lideri Kıvanç Diren konuşmacı olacak.

Belgeselde, ilerici sendikacı ve politikacı Derviş Ali Kavazoğlu’nun mücadelesi, yaşamı ve yoldaşı Kostas Mişaulis’le birlikte kurulan bir pusuda öldürülmesi anlatılıyor. Belgesel film, 20 Mayıs 2025 Salı akşamı saat 19.00’da Lefkoşa’da Melina Merküri Salonu’nda da gösterilecek ve burada da AKEL Genel Sekreteri Stefanos Stefanu ile Demokrasi Şehitlerini Yaşatma Derneği Başkanı Burhan Eraslan konuşmacı olacak. Lefkoşa’daki etkinliğe katılmak isteyen Kıbrıslıtürkler için saat 18.15’te Ledra Palas barikatından ücretsiz ulaşım sağlanacak ancak bunun için otobüste yer ayırtmak gerekiyor.

AKEL Türkçe sayfasında Lefkoşa’daki gösterimle ilgili olarak şöyle denildi:

“Belgesel Gösterimi

KARANLIKTA IŞIK OLANLAR

20 Mayıs 2025 Salı - Saat: 19.00

“Melina Merkuri” Salonu – Lefkoşa

Süre: 45 dakika

Anlatım/Altyazı: Yunanca, Türkçe

Derviş Ali Kavazoğlu ve Kostas Mişaulis’in katledilmesinin 60. yılında ilk kez duyulan tanıklıklarla, gün ışığına çıkan yeni bilgilerle, cesaret ve gurur dolu analizlerle dünü bugünle buluşturan ve geleceğe giden yolu gösteren bir belgesel.

Konuşmacılar:

• AKEL Merkez Komitesi Genel Sekreteri Stefanos Stefanu,

• Demokrasi Şehitlerini Yaşatma Derneği Başkanı Burhan Eraslan

Ulaşım kolaylığı:

Ledra Palas barikatından saat 18.15'te otobüs kalkacaktır. Rezervasyon yapılması gerekmektedir. Yer ayırtmak için:

e-mail: soz@akel.org.cy

WhatsApp: (+357) 97552278”

Belgesel film gösterimi ayrıca 27 Mayıs’ta Yeri’de, 16 Haziran’da ise Eylence’de gerçekleştirilecek.

Belgesel filmi Paskalis Papapetru yönetti, AKEL Yeniden Yakınlaşma Bürosu Sorumlusu Elias Dimitriu, belgeselin araştırmasını yürüttü. Biz de Kavazoğlu ve Mişaulis’in aileleriyle yaptığımız röportajlar ve yıllar önce Kavazoğlu ve Mişaulis’in öldürülmesine dair yürüttüğümüz araştırmalarla ilgili olarak “Karanlıkta Işık Olanlar” belgeselinde araştırmacı bir gazeteci olarak bildiklerimizi ve öğrenmiş olduklarımızı paylaştık.


***  BASINDAN GÜNCEL...

“Kıbrıs’ta bir güven arttırıcı önlem olarak elektrik karşılığında su alma önerisi...”

Yorgos KASKANİS/ALPHA NEWS LIVE

Cenevre’den çıkan sonuçlar artık ortada ve her iki taraf da bunları kendi bakış açısıyla yorumlayabiliyor. Ersin Tatar “iki taraf arasında işbirliği sağlandığını” iddia ederken, Nikos Christodoulides “somut müzakerelere doğru ilk adımın atıldığını” savunuyor. Ancak gerçek, María Ángela Holguín’in gerçekçi bir şekilde anlattığı ve António Guterres’in de açıkça onayladığı gibi. Temel kavram tek ve net: Nihai hedef adanın yeniden birleşmesi, ancak mevcut koşullar bunu mümkün kılmadığından, odak noktası sonunda birleşik devleti oluşturacak iki “devlet” arasındaki işbirliğine kayıyor.

Nihayet kabul edilen güven artırıcı önlemler, her iki tarafın da Birleşmiş Milletler’in en azından bir diyalog başlatma çağrısına yanıt verip veremeyeceğini görmek için mütevazı bir test işlevi görüyor. Bu çabaların sonuçları, Temmuz ayında yapılacak ve daha somut fikirlerin ortaya çıkabileceği ikinci (gayri resmi) beşli görüşmede değerlendirilecek.

Bu fikirler neler olabilir? Uygulama konusunda teknik uzmanlığımın eksikliğini kabul ederek (ki yeterli siyasi iradeyle bunun üstesinden gelinebileceğine eminim), tartışmaya değer bir senaryo SU ve ELEKTRİK olabilir. Bu ne anlama geliyor? Hükümet kontrolündeki bölgeler en su kıtlığı bakımından en kötü dönemi yaşıyor ve hesaplamalar, bu bölgelerin yakın gelecekte (bu yaz) mutlak bir su krizine tehlikeli ölçüde yakın olduğunu gösteriyor. Kıbrıs Türk tarafı, Türkiye’den gelen su miktarı konusunda yardımcı olabilir mi? Öte yandan, fotovoltaik tesislerdeki aşırı elektrik üretimi, hükümet kontrolündeki bölgelerde gelişen önemli bir sorun. Üretim, tüketimi çok aştığı için muazzam miktarda enerji israfı yapılmaktadır. Kıbrıs Rum tarafı, ciddi elektrik sorunları yaşayan işgal altındaki bölgelere bu artık enerjiyi yönlendirebilir mi?

Bu tür fikirlerin, herhangi bir işbirliği girişimini bir tür ‘normalleşme’ olarak görenler tarafından her zaman reddedileceğini ve eleştirileceğini biliyorum. Ancak, on yıllardır beslediğimiz tek normalleşme, işgal altındaki bölgelerin Türkiye’ye tamamen bağımlı hale gelmesi ve Kıbrıs’taki iki taraf arasındaki yabancılaşmanın artmasıdır.

(Yorgos Kaskanis’in ALPHA NEWS LIVE’da 26.3.2025’te yer alan yazısı, PENNA tarafından Türkçeleştirildi...)

Bu yazı toplam 600 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar