PKK‘nın kendini feshetme kararının yansımaları
2024 yılının Ekim ayında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, PKK terör örgütü lideri Öcalan'ın Meclis'e gelerek DEM Parti Meclis Grubu'nda PKK'nın lağvedildiğini açıklamasını önermesiyle, yeni barış süreci başlamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ da bu konuda ortaya bir irade koymuştu.
Bu kapsamda, DEM Parti heyetleri, Abdullah Öcalan ile görüşmelere başlamış ve son görüşme 27 Şubat'ta yapılmıştı.
Öcalan, bu tarihte örgüte silah bırakma çağrısında bulunmuştu. Bu çağrının ardından PKK 1 Mart ‘tan itibaren geçerli olmak üzere ateşkes ilan ettiğini duyurmuştu.
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın, Şubat sonundaki silah bırakma ve kendini feshetme çağrısı ardından, PKK, 9 Mayıs'ta yaptığı açıklama ile, 5-7 Mayıs tarihleri arasında uzun süredir beklenen kongrenin yapıldığını duyurdu.
PKK, bu kongrede aldığı kararları da kamuoyuna açıkladı. Fesih ve silah bırakma kararı aldığını duyurdu.
PKK açıklamasında, ’PKK mücadelesinin, Kürt halkı üzerindeki inkâr ve imha siyasetini engellediğini, Kürt sorununu demokratik siyaset yoluyla çözme noktasına getirdiğini, bu yönüyle PKK'nin tarihi misyonunu tamamladığı’’ belirtildi.
Bu bağlamda, ‘’PKK silahlı mücadele yöntemini sonlandırması kararlarını alarak, PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı" denildi.
Öte yandan, açıklamada, ‘’kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından aldığı iddia edilen, Kürtleri inkâr siyasetine karşı, PKK’nın özgürlük hareketi olarak tarih sahnesine çıktığı ve asimilasyon politikalarının egemen olduğu koşullarda şekillendiği’’ ifadelerine yer verildi.
Bu bölüm, Türkiye siyaset arenasında tepki çekmiş durumdadır ve tartışılmaya devam etmektedir.
Ayrıca PKK, hükümet ve ana muhalefet partisi başta olmak üzere, mecliste temsili bulunan tüm siyasi partileri, sivil toplum örgütlerini, din ve inanç topluluklarını, demokratik basın kuruluşlarını, aydınları, akademisyenleri, sanatçıları, sendikaları, barış ve demokratik toplum sürecine katılmaya çağırdı.
Kalıcı barış ve istikrar açısından PKK'nın silah bırakması ve kendini feshetmesi çok önemlidir. Bu kararın alınmasından sonra, verilen taahhütler ve yapılacak işler mutlaka takip edilmelidir.
Silahların bırakılması, örgüt üyelerinin ne olacağı, PKK ile Suriye'deki YPG arasındaki ilişkiler gibi konular yakından izlenmelidir.
Bundan sonraki süreçte, özgürlüklerin, demokrasinin, ekonomik kalkınmanın büyüyüp gelişmesi için, tüm taraflar üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.
Bu açıklamalar aslında, 50 yıllık çatışmadan sonra, barışa ve demokratik çözüme giden yolun başlangıcı sayılabilir. Ayrıca, terörden sonra siyasetin ön plana çıkmasına ve gelişmesine de ivme kazandıracaktır.
Bu tarihi gelişmeyi kalıcı barışa dönüştürecek, terörü bitirecek yasal dayanaklar, mutlaka Yasama organı tarafından zaman kaybedilmeden hayata geçirilmelidir.
Hatırlanacağı üzere, Türkiye'de 2013-2015 yılları arasında , Kürt sorununu barışçıl yollarla çözmek amacıyla, PKK ile çözüm süreci başlatılmıştı.
Bu sürecin ana ekseni içerisinde, silah bırakma, demokratik reformlar ve Kürt kimliğine yönelik hakların genişletilmesi yer almaktaydı. Ancak, 2015'te çatışmaların yeniden başlamasıyla çözüm süreci de sona ermişti.
Uzmanlar, geçmişteki çözüm süreçlerinden şimdiki sürecin esas farkını, sahadaki genel askeri tablo ve Türkiye’nin bulunduğu bölgedeki durumun, Türkiye lehine değişmiş olduğu gerçeği olduğunu vurguluyor.
Bütün bu süreç boyunca, DEM Parti önemli bir misyon üstlenmiştir. Uzun zamandır, Parti, tutuklu Kürt siyasetçilerinin serbest bırakılması, görevden alınan ve yerlerine kayyum atanan DEM Parti belediye başkanlarının görevlerine iade edilmesi ve genel olarak Kürt siyaseti üzerindeki baskıların kaldırılmasını talep etmektedir.
Türkiye Hükümet’ inin de, bu talepler karşısında atacağı adımlar da, barış sürecinin geleceğini şekillendirecektir. Terör suçlarına bulaşmayan kişilerin, ifade özgürlükleri ve demokratik siyaset yapma taleplerine imkan tanınması mutlaka değerlendirilmelidir. Umarım, sağduyu ile bu sorunlar aşılır.
Türkiye’ de PKK terörünün bitmesi ile birlikte, özellikle Güney Doğu Anadolu bölgesinde huzursuzlukların sona ermesi, yatırımların artması, ekonomik ve sosyal kalkınmanın hızlanması beklenmektedir.
Kalkınma ile birlikte, bölgede istihdam artacak, işsizlik azalacak, kişi başına düşen milli gelir yükselecek, göç azalacak ve bölge halkının refahı artacaktır.
Terörün bitmesi ile, tüm ülke rahatlayacak, huzur artacaktır. Ülkeye daha fazla turist ve yabancı yatırımcı gelecektir. Türkiye’nin terörle mücadeleye ayırdığı kaynaklar, halkın ihtiyaçlarına, yatırımlara ve kalkınmaya harcanacaktır.
Umarım, barış süreci olumlu ilerler, terör tamamen biter ve kalıcı barış sağlanır. Bunun gerçekleşmesi için tüm kesimlere tarihi sorumluluk düşmektedir.