1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. 2023 Yılına Kuş Bakışı…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

2023 Yılına Kuş Bakışı…

A+A-

Bir yılın daha sonuna geldik; 2023 yılını tarihe gönderiyoruz; gitsin gitsin de böyle bir yıl gelmesin daha… Türkiye’deki 6 Şubat deprem felaketi ile kötü başlamıştı. Onbinlerce TC yurttaşı yıkıntılar altında can verdi; 35’i Adıyaman’da İsias Otel yıkıntıları altında olmak üzere toplamda 49 da KKTC yurttaşı hayatlarını kaybetti… Hala daha memleket, Türkiye’deki deprem felaketinde yitirdiği voleybol şampiyonu olan gencecik çocuklarına ağlıyor; beklenti ve umut da TC’nin adalet “mekanizması”nın yargılama süreci sonunda yaraları az da olsa teskin edecek cezalar vermesine odaklı…

2023 yılı boyunca KKTC ekonomisi TL’nin değer kaybı ile çöküntü sürecinde boğuştu; halkın satın alma gücü her gün biraz daha erdi. Aslında, hükümet bu ekonomik erimeleri ve yıkılmaları önlemek için istikrarlı muhasebe birimine geçebilirdi; Ankara hükümeti korkusu nedeniyle alabileceği önlemi almayıp, ülkenin genel ekonomisi ile halkın aile ekonomisinin çöküşünü seyretmeyi tercih etti…

2023 yılı boyunca Kıbrıs sorunu donukta kaldı. Ancak bazı umut vadeden gelişmeler de olmadı değil… Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliği gündemi oluşunca, ekonomik sıkıntılar nedeniyle darboğazlarda daralan Türkiye bunu fırsat bildi ve kullandı. İsveç ve Finlandiya’nın üyeliklerine onay vermek için Türkiye’ye karşı faaliyet gösteren terörist örgütlerin faaliyetlerinin bu ülkelerde yasaklanması koşulunu öne sürdüler; yanında da Türkiye’nin AB üyelik sürecinin önünün açılmasını istediler…

Kıbrıs sorunu devam ettiği sürece AB üyelik sürecinin etkin başlayamayacağını bildiklerinden de TC Cumhurbaşkanı (CB) Erdoğan bu sürecin başlayabilmesi için gerekirse Annan Planı döneminde yaptığı gibi elini taşın altına koyabileceğini uluslararası siyasete ve topluma beyan etti… Aynı Erdoğan, zıtlaştığı günlerde Yunanistan’a “ Bir gece ansızın gelebilirim” demişti ya, AB sürecinin başlayabilmesi için Yunanistan’la olan dikenli konularını da çözmeye karar verip “Bir sabah davetli olarak” Yunanistan’a gitti… Ve dedi ki, “Aramızda çözülmeyecek sorun yok, denizi geçtik, derede boğulmayalım”… Yani Kıbrıs sorunu çözülmeyecek sorun değil, Kıbrıs da boğulacak dere değil… Ardından BM Genel Sekreteri, uzun süredir beklettiği özel temsilci atamasını yaptı. Belli ki 2024 yılında Kıbrıs sorunu çözüm süreci hareketlenecek.

Ülke iç siyaseti açısından 2023 yılı çok ilginç geçti… Mesela, CB Tatar kendinden önceki Cumhurbaşkanlarına fark attı… Genel hal ve tavırları, konuşma tarzı ve kapsamı ile Cumhurbaşkanlığı makamına çok değişik bir kişilik oturttu. KKTC’ye layık bir Cumhurbaşkanı mı KKTC’yi sonsuza kadar yaşatacaklarını söyleyenler cevap versin; Kıbrıslı Türklere layık bir lider kişiliği olmadığı ise çok yaygın bir kanı… Onunla Kıbrıs sorunu görüşme masası, uluslararası konunun konuşulduğu bir ciddiyette olamaz; zaten CB Tatar’ın konsantrasyon yetersizliği ve yüksek sesle coşkulu hitap tarzı masada devama engel olacaktır. 2024’te masa kurulunca bunun çaresi de bulunacak, dişli mekanizmasındaki bir avare dişli masada olacak, görev dişlileri de mekanizmayı çalıştıracak. Örneğin yabancı dil bilmediği için CB Eroğlu döneminde masayı Özersay çalıştırıyordu.

İç siyasette 2023 yılında yaşanan kötü olgulardan biri de rüşvetin yaygınlığının artık inkar edilemez boyutta olduğu… Sağ siyasetin rüşvet faaliyetlerinin bırakın halk tarafından anlatıldığını artık kendi unsurları tarafından anlatıyor oldu. Halkı aptal yerine koyarak Kıb-Tek’e akaryakıt temininde, Ercan işletmecisine vergi bağışıklığı vermede kılıflar uydurmaya da çalışmıyorlar; minareyi çalan kılıfını hazırlarmış derler, bunlar artık kılıf da kullanmıyor, sadece susuyorlar, sessiz sedasız malı götürüyorlar… Yabancılara KKTC’de taşınmaz mal satışı miktarı ve yaygınlığı TC Dış İşleri Bakanı Hakan Fidanı endişelendiriyormuş, Başbakan Üstel endişeye gerek olmadığını söyleyerek söze başladı, kapalı kapılar ardında zılgıt yiyince önlemler paketi oluşturmaktan bahseder oldu. TC’nin sağ siyaset unsurları, KKTC’deki işbirlikçileri ile beraber bu konuyu ideolojik kisveye bürüdü, Yahudiler KKTC’yi dolaylı işgal ediyor diye feryat figan; Bakan Fidan’ı da bütçesi görüşülürken epey sıkıştırdılar…
İç siyaset gibi görünmeyebilir ama aslında hükümetin gailesizliği nedeni ile Kuzey Kıbrıs’ın iç güvenliği perişan hallerde… Mafyacılık, kaçakçılığın her türlüsü, hırsızlığın her boyutu, cinayetin akla gelmez yöntemlerle işlenmesi, dolandırıcılığın yaygınlığı, kadına şiddetin hadsizliği, kaçak yaşamın çokluğu, fuhuşun yaygınlığı, kara para aklamanın vardığı inanılmaz hacmi, uluslararası suçluların KKTC’yi ‘Güvenli cennet – Safe heaven’ olarak kullanması ve daha neler yok ki?! Ama, bilemediğimiz ve sayamadığımız nüfusumuz, yurdumuzda azınlık haline gelişimiz, golifa gibi dağıtılan yurttaşlıklar ve kendi gençlerimizin ülkeyi terk etmesinin dayanılmaz acısı hükümet edenlerin derdi değil…  Ölümlü trafik kazalarının Güney Kıbrıs’tan yüzde elli daha fazla olması acaba KKTC nüfusunun da onlardan yüzde elli fazla olmasından mı?!

Kamu binalarının depreme dayanıklığı sorunu var, sağlık hizmetleri yetersiz, altyapılar bozuk, yollar karanlık… Bakanlığın eğitimi TC’li tarikatlara emanet etmesini öğretmen sendikaları önlüyor… Ama külliyemiz inşa ediliyor, teklemeden… 23 Nisan çocuğu havasında birisi burayı hediye olarak kabul etmiş; karşılığında verdiği “hediye” ise Kıbrıslı Türklerin iradesi, kimliği ve varlığı… Kısacası, mutsuz, sağlıksız, sorunlu ve acılı bir yıl oldu 2023…

Kader değil ama bu; bunu biz yarattık kendi ellerimizle, seçimlerde kullandığımız oylarımızla… Nazım Hikmet’in bir şiirinde dediği gibi. “Akrep gibisin kardeşim, / korkak bir karanlık içindesin akrep gibi. / Serçe gibisin kardeşim, / serçenin telaşı içindesin. / Midye gibisin kardeşim, / midye gibi kapalı, rahat. / Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim. / Bir değil,

beş değil, / yüz milyonlarlasın maalesef. / Koyun gibisin kardeşim, / gocuklu celep kaldırınca sopasını / sürüye katılıverirsin hemen / ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye. / Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani, / hani şu derya içre olup / deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf. / Ve bu dünyada, bu zulüm senin sayende. / Ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer / ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak / kabahat senin, / — demeğe de dilim varmıyor ama — /

kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”  

Mesela kardeşim, son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde radikal sol gruplar seçimi boykot etmeyip oy kullanmaya gitse idi Tatar seçimi kaybetmiş, Akıncı Cumhurbaşkanlığına devam ediyor olacaktı. Son genel seçimlerde sol gruplar eleştirilerini solun ana akım partisi CTP’ye değil de sağ siyaset partilerine yapsalardı, kendileri de bugün mecliste temsil ediliyor olacaktı belki de ve başka hükümet ortaklaşmaları olabilecekti. Tarafsız ve yurtsever seçmen, kendi arasında kavga eden sola bakıp “Bildiğim şeytan evladır” diyerek sağ partilere naçarda oy veriyor. CTP de ama esas sol radikal gruplar derin bir özeleştiri yapmazsa, Nazım Hikmet’in şiiri hep kafamıza vuracak…

2024 yılına “Kabahatim olmayacak” diyerek girelim… 2024 yılında halkımız ve dünya halkları savaşsız, sömürüsüz bir dünyada, mutlu, sağlıklı olarak barış içinde bira arda yaşasın…

Bu yazı toplam 1081 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar