1. HABERLER

  2. SPOR

  3. Zürih Zirvesi’nin gizli kahramanı
Zürih Zirvesi’nin gizli kahramanı

Zürih Zirvesi’nin gizli kahramanı

Tarihi Zürih Zirvesi sona erdi. İmzalar atıldı ve artık taraflar metin üzerinde yapılacak düzenlemeleri tartışmaya hazırlanıyor. Peki, bu toplantı nasıl gerçekleşti? Bir anda bu kadar üst düzey bir toplantı nasıl organize edildi? İşte bu soruların cevabın

A+A-

Zürih’te gerçekleşen üst düzey toplantı’nın mimarı KTFF Danışmanı Jerome Champagne, YENİDÜZEN’e özel açıklamalarda bulundu

Eren ŞİŞİK

Zürih Zirvesi öncesi yaşanan tüm gelişmelere açıklık getiren Champagne, KTFF ile nasıl çalışmaya başladığından, FIFA Başkanı Sepp Blatter ile olan özel ilişkisine kadar birçok soruyu yanıtladı. Zürih’teki imzanın bir başlangıç olduğunun sık sık altını çizen Champagne, daha çok uzun bir yolları olduğunu kaydetti. Kıbrıslı Türkler’i çok sevdiğini belirten Champagne 2007 yılında adaya geldiğini ve Kuzey Kıbrıs’a geçtiğinde hemen FIFA Başkanı Sepp Blatter’i arayarak “Kıbrıslı Türkler için bir şey yapmalıyız” dediğini söyledi.

“2007 yılında Kıbrıs’a turist gibi gelip insanlarla konuştum”
“İlk olarak FIFA Başkanı Sepp Blatter beni Kıbrıs’a gönderdi. O zamanlar FIFA’nın genel sekreteriydim. Beni Kıbrıs’a FIFA’yı temsil etmem için gönderdi. Eşimle ve çocuğumla birlikte Kıbrıs’a geldik ve çok güzel zaman geçirdik. Limasol’da ve Lefkoşa’da kaldıktan sonra Kuzey’e geçmeye karar verdim. Çünkü bana göre Kuzey Kıbrıs, Avrupa’nın bir parçasıydı. Tabi ki bir de FIFA olarak Kuzey Kıbrıs’taki futbol hakkında hiç bilgimiz yoktu.  2007 yılıydı ve bir turist gibi giyinip, çocuğum ve eşimle birlikte Ledra Palace sınır kapısından geçiş yaptık. Buradaki havayı solumam gerekliydi ve insanlarla konuşma fırsatı yakaladım.

“Kıbrıslı Türk’ler için bir şeyler yapmalıyız”
“Arabaya atladığım gibi Girne’ye gittim, oralarda dolaştım, oranın havasını aldım. Ardından Zürih’e geri döndüm ve Sepp Blatter’e “Kıbrıslı Türkler için bir şeyler yapmalıyız” dedim. Sepp Blatter’in bana cevabı olumlu oldu ve hemen görüşmelere başlamamızı söyledi. Bildiğiniz gibi 2007 ve 2008 yıllarında görüşmelerimiz oldu. 2010 yılında FIFA’daki görevimden ayrıldım. Aradan iki yıl geçti ve Mayıs 2012’de KTFF Dış İlişkiler Sorumlusu Orçun Kamalı beni aradı ve “Jerome seni tanıyoruz ve sen de Kıbrıslı Türkler’in yaşadığı durumu anlayan birisin. Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nda bizim danışmanımız olarak çalışmak ister misin?” şeklinde bir soru sordu. Orçun Kamalı’ya oraya gelip oradaki nabzı yoklamam gerektiğini söyledim. Ardından yola çıktım ve orada KTFF Başkanı Sertoğlu, Cumhurbaşkanı Eroğlu ve birçok kulübün başkanıyla görüştüm. Konuştuktan sonra burada çok farklı bir ambiyansın olduğunu fark ettim. 2008 yılında mümkün olamayacak olanların 2013 yılında mümkün olabileceğini düşündüm”

“Sürekli Blatter’le iletişim halindeydim”
“Kasım 2012’de Limasol’da KOP ile ilk iletişimimizi kurduk. İlk resmi temasımızı da 2012 Aralık ayında gerçekleştirdik. Bu süre zarfında ben sürekli Blatter ile iletişim halindeydim. Ona ülke hakkında, gelişmeler hakkında bilgi veriyordum. Tabi ki Sertoğlu ve Kostokoumnis ile birçok bilgilendirme toplantıları gerçekleştirdik ve ben de bu sayede daha çok bilgi alma fırsatı yakaladım. Amerikan, Fransız, İngiliz büyükelçileriyle tarafları tanıştırdık. Durumu anlamaları için, durumu anlatmak için birçok insanla konuştuk. Çok kolay bir süreç değildi, sonuçta ortada karışık bir durum vardı. Bu uzun uzun görüşmelerden sonra Zürih’e geldik ve “Geçici Düzenleme Metni”ni iki tarafta imzaladı. Ben iki tarafı da anlayabiliyorum. Çünkü Kıbrıslı Türkler’le de arkadaşım, Kıbrıslı Rumlar’la da. İki tarafın ne istediğini biliyorum”

“İmzaların atıldığı gün çok özeldi”
“Zürih’teki görüşmeye gelecek olursak bence tarihi bir görüşmeydi. Herkesin de bildiği gibi Kıbrıslı Rumlar ve Türkler adayı birlikte paylaşıyor. 1948-1950 yılları arasında Kıbrıs Milli Takımı’na baktığınız zaman milli takımda 6-7 tane Türk görüyordunuz. Sevim Ebeoğlu ile de tanışma fırsatı buldum ve halen Kıbrıs çapında büyük bir efsane. Tabi ki o zamanlar herkes bir aradaydı, birlikte yaşıyordu. Zürih’te imzaların atıldığı gün benim için çok özel ve önemli bir gündü. Sadece bu görüşmeyi ayarlamak için çok uğraştığım için değil. Çünkü Kuzey Kıbrıs’ta futbol izolasyonlar altında yaklaşık 30 yıldır eziliyor. İzolasyonlar altında 30 yıl”

“Her şey burada bitmiş değil, daha yapacak çok işimiz var”
Tabi ki “Geçici Düzenleme Metni”ne Sertoğlu’nun istediği şekilde, ne de Kostokoumnis’in. Çünkü bunu FIFA ve UEFA hazırladı. Trabzonspor gelip Apollon Limasol ile maç yaptığında kimse bundan rahatsız olmamalı. Çünkü bunlar FIFA ve UEFA’nın prensipleri. Herkesin de bildiği Mersin’de Akdeniz Olimpiyatları düzenlendi ve orada Kıbrıslı Rum altın madalya aldı. Dolayısıyla milli marşı okundu. Bu gayet normal karşılanmalı, çünkü bu siyasi değil tamamen sportif. Kıbrıslı Türkler Avrupa’nın bir parçası, bugün metindeki dördüncü maddeye baktığımızda, Kıbrıslı Türkler’in yıllardır sorduğu ve istediği maddeleri görüyorsunuz. Bunu da söylemeliyim ki her şey burada bitmiş değil, daha yapacak çok işimiz vardır.

“Bir metin imzaladık, sözleşme değil”
“Bugün biz sadece bir metin imzaladık, bir sözleşme imzalamadık. İmzaladığımız maddeler sözleşme değil parametreydi. Buna dikkatinizi çekerim. Şu an bu parametreler herkes için karışık gelebilir. Şimdi yapmamız gereken bu parametreleri düzenlemek ve iyileştirmek. 2007 yılından 2010 yılına kadar FIFA bünyesinde bu iş için çalıştım ama başarılı olamadım. Ama şu an KTFF’nin danışmanlığını yapıyorum ve belli bir yere geldik”

Devamı yarın Yenidüzen’de...

Bu haber toplam 3399 defa okunmuştur