1. YAZARLAR

  2. Ünal Fındık

  3. Yeter Söz Halkın
Ünal Fındık

Ünal Fındık

Yeter Söz Halkın

A+A-

Halk sözünü söyledi. Hem de öyle açık ve net söyledi ki etkisi tüm dünyada yankılandı. Halkın bu sözünün ardından söylenen her şey boş ve anlamsızdır.

Vız gelir, Tırıs gider.

24 Nisan 2004 referandumunda Kıbrıs Türk halkı %65 ile ‘Çözüme Evet’ demişti.

19 Ekim 2025 cumhurbaşkanlığı seçiminde de Kıbrıs Türk halkı %63 oyla çözüm vaat eden CTP adayı Tufan Erhürman’ı cumhurbaşkanı seçti.

Ülkemize, halkımıza, bütün Kıbrıslılara ve bölge halklarına hayırlı olsun.

2004 referandum sürecinde 80 bin kişilik mitinglerle çözüm istemini dünyaya duyuran Kıbrıs Türk halkı çözümü zorlamış ve referanduma kadar taşımıştı. Referandumda da üzerine düşeni yaparak %65 ‘Evet’ çıkarmıştı. Ancak AB üyeliğini önceden cebine koyan Kıbrıslı Rumlar %76 ‘Hayır’ oyu ile çözümü engellemişlerdi.

Referandum sürecinde Kıbrıs Türk halkının bütün kesimleri çözüm sürecine katkı koymuşlardı. Yalnızca sol partiler ve sendikalar değil, neredeyse bütün sivil toplum örgütleri, iş insanları, doğma büyüme Kıbrıslılar ve TC kökenli Kıbrıslılar hepsi güçlerini birleştirmişlerdi.

19 Ekim seçiminde de tam da bu birliktelik sağlandı. CTP adayı olarak yola çıkan Tufan hoca bütün bu kesimlerin desteğini ve katkısını aldı.

Hiç kimse Tufan hocanın solcu ya da sağcı olduğunu düşünmeden, bilgi birikimi, efendiliği, halktan biri olması, ciddiyeti ve çözüme yapacağı katkıyı görerek bu yolda birlikte yürüme kararı aldı.

Bu süreçte ilk adımı atan TDP’nin kendi adayını çıkarmayarak Tufan hocayı destekleme kararı küçümsenemez.

Bağımsız milletvekilleri Jale Refik Rogers ve Ayşegül Baybars ile önceki dönem HP milletvekili Gülşah hanımın katkıları ile deneyimli siyasetçi Serdar Denktaş’ın katkıları ortada olan kararsız seçmenlerin Tufan hocaya yakınlaşmasını sağladı.

Sağda, ya da solda olmasına bakmadan sendikalar ve sivil toplum örgütlerinin açık desteği bu süreçte önemli katkı sağladı. % 63 oranında oy işte bu geniş kesimlerin sahiplenmesiyle sağlandı.

*****

Kimler kaybetti.

Önce 2020’de Türkiye’nin açık ve aleni müdahalesiyle seçtirilen ve Türkiye’nin müdahalesiyle yeniden seçileceğini zanneden Ersin Tatar kaybetti.

Bu seçimde Ersin Tatar’ı destekleyen UBP-DP-YDP hükümeti kaybetti.

Seçim kampanya ekibini gönderen ve seçim kampanyasını yöneten, bununla da yetinmeyerek eski bakanlarını, milletvekillerini, belediye başkanlarını adaya göndererek köy köy gezdiren ve Ersin Tatar’a destek isteyen AKP ve ortakları kaybetti.  

Kıbrıs Türk halkı bütün bunlara rağmen ezici bir çoğunlukla Tufan hocayı Cumhurbaşkanı seçti.

Neden mi?

Çünkü bu halk Kıbrıslı Rumların ‘Enosis’ talebiyle İngiliz yönetimine karşı isyan başlattığı 1930’lu yıllardan bu yana kendi kimliği için mücadele etmektedir.

Bu adada Rumların enosis istemi gerçekleşmemişse bunda en büyük pay, nüfusu Rumlardan çok az olmasına rağmen kimliği ve kişiliği için direnen Kıbrıs Türk halkınındır.

Türkiye’nin 1974 Barış harekatını gerçekleştirebilmesi Kıbrıslı Türklerin 1963-1974 arasında verdikleri destansı direnişi sayesindedir.

Türkiye’yi yönetenlerin bunu hiç unutmaması gerekir. Çünkü unuturlarsa Kıbrıs Türklerine akıl vermeye çalışırlar.

Kıbrıs Türk halkı kendisine akıl verilmesinden hoşlanmaz. Yaşam biçimine müdahale edilmesi ve kendisine onaylamadığı bir yaşam biçiminin dayatılmasını asla kabul etmez.

Kıbrıs Türk halkı iradesine müdahale edilmesi ve istemediği birinin cumhurbaşkanı ya da başbakan olarak tayin edilmesini de içine sindirmez.

19 Ekim cumhurbaşkanlığı seçiminin sonucunu yaratan nedenler çoktur. Ama bu nedenlerin en önemlisi de yukarıda sıraladığım gerçeklerdir.

Kıbrıs Türk halkı çözüm ve AB üyeliği istiyor. Bunu da dünyalı olmak için istiyor. Kendi içine kapalı mandıra düzeninde yaşamak istemiyor.

Kıbrıslı Türk sporcular başka ülke gençleri ile yarışmak istiyor. Takımlarımız bütün diğer ülke takımları ile maç yapmak istiyor. Gençlerimiz dünyaya açılmak, kendi ülkesinde dünyalı olmak istiyor.

Bu nedenle kimsenin unutmaması gerekir burası Türkiye’nin bir vilayeti değil başka bir ülkedir. Bu nedenle Ankara’dan gelecek talimatlarla yönetilemez.

Bağımsız bir devlet olarak kendi seçtiği yöneticilerin alacağı kararlarla yönetilir.

Kıbrıs Türkü 2004 referandumundan sonra bir kez daha güçlü biçimde “Yeter Söz Halkın” dedi. Bu mesajı herkes doğru algılasın, yanlış yorumlar bizi çok daha vahim sonuçlara götürebilir.

Bu yazı toplam 1314 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar