1. YAZARLAR

  2. Dr. Berkan Tokar

  3. Yeni dönemin eski dönemden bir farkı olacak mı?
Dr. Berkan Tokar

Dr. Berkan Tokar

EKONOMİ YAZILARI

Yeni dönemin eski dönemden bir farkı olacak mı?

A+A-

Hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı gibi bir beklenti bir inanış var birçok insanımızda. Sizler de takdir edersiniz ki içerisinde geçmekte olduğumuz Covid-19 süreci bizleri haklı olarak hem sosyal hem ekonomik gelecek için endişelendirmektedir. Bizleri mevcut yaşam şartlarımızla yüzleştiren ve çıkış noktalarını düşündürürken, yeni bir yaşam düzeni beklentisi içerisine sokan aslında gelecekle ilgili bu endişelerimizdir. Açıkçası Covid-19 sürecinin ardından gelecek olan sosyal ve ekonomik yaşamın eskisi gibi devam edemeyeceği inancına şahsen ben de sahibim. Hatta eğer eskisi gibi devam edilirse çok ağır bedeller ödeneceği kanaatindeyim. Dolayısıyla bundan sonraki yaşam sürecinin daha farklı algılanacağı ve daha farklı yaşanacağı inancına sahip olmak, kanımca gerçekçi bir yaklaşımdır. Ancak şahsen duyduğum endişe, Covid-19 süreci sonrasında bizleri bekleyen yaşamın, öncekinden daha ‘ben’ merkezli, daha bencil mi, yoksa daha dayanışma içerisinde yaşanan ‘biz’ merkezli bir hayat mı olacağı noktasıdır.

Platon ile batı düşüncesinin en önemli iki filozofu olarak kabul edilen Aristoteles, toplumdaki insanları bencillikleri için suçlamış ve sadece kendi kazançlarını ve çıkarlarını düşünenleri daha antik Yunan dönemlerinde yermiştir. 19. Yüzyıl filozoflarından olan Karl Marx’a baktığımızda, yapmış olduğu değerlendirmesinde, insanların bencil olduğunu ancak doğal olarak değil çevreye bağlı bir bencillik yaşadıklarını söyler. Diğer yandan Kapitalist ekonominin babası olarak bilinen 18. Yüzyılda yaşamış İskoç filozof Adam Smith ise ekonomik sistem içerisinde bencilliğin kullanışlı bir tarz olduğu iddiasındadır.

Geçmişten günümüze küresel çerçevede yaşanan hayata bakıldığında, liberal yaşamın bizlere dayattığı bireysellik ve bencil yaşam tarzı ile günümüze kadar geldiğimiz bir gerçektir. Ancak bundan sonra da ayni şekilde devam ederek bizden sonraki nesillere sürdürülebilir bir yaşam bırakabilecek miyiz çok şüpheliyim. Salgının yarattığı kriz, serbest piyasa düzeninin iç dinamiklerinden kaynaklanmıyor olsa da, bu düzenin getirdiği rekabet ve bireyselliğin,  salgın krizi karşısında insanları ve toplumları koruyamıyor olduğu da bir realitedir. Devletsiz bir ekonomi arzulayan bu ekonomik sistem, şimdi sermaye kesimleri dâhil tüm kesimler ile devlete sığınmakta bulmuştur çareyi. Toplam talebin bu kadar düştüğü, gelir ve çalışma düzenlerinin bu kadar bozulduğu bir durumda, işsizliğin artması ve şirketlerin iflas etmesinin kuvvetle muhtemel olduğu bir dönemde de devletin devreye girmemesi düşünülemezdi zaten. Devlet bir yandan sermaye yapıları zayıf olan işletmeleri kurtarmaya çalışırken, bir yandan da yoksullara elini uzatmaya mecburdur diye düşünüyorum. Böylesi bir durumdan çıkışın ise, liberal ekonominin “kullanışlı bir tarz” olarak tanımladığı bencillik ile değil ancak dayanışma ve işbirliği ile başarılabileceği kanısındayım.

Diğer yandan unutmamamız gerekir ki, Covid-19 öncesinde de Kuzey Kıbrıs ekonomisi, iyi durumda olan, kendi ayakları üzerinde durabilen bir ekonomi değildi. Dolayısıyla bu salgın sürecinin ardından ortaya çıkacak olan ekonomik şartların yaşamlarımızı daha da ağır ve daha da zor hale getireceği aşikârdır. Tam da bu noktadan yola çıkarak Hükümetin krizi en az kayıpla atlatabilme adına yapacağı yardımlar ve müdahaleler, bencilliği ön plana çıkarmış olan mevcut düzeni kurtarma adına değil, dayanışmayı ve yardımlaşmayı ön plana çıkaran bir anlayışta olmalıdır. Ben, yeni dönemde, toplum içerisindeki bireyler ve çıkar gruplarınca kendi eksenleri etrafında bencilce oluşan arzu ve isteklerin peşinde değil, daha ziyade, her kesimin kazandığı toplumsal çıkarların peşinden gidileceğini ümit ediyorum. Diğer yandan devletimizin de yeni dönemde sosyal yönünü çok daha güçlendirerek “bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” zihniyetinden uzak, yardımlaşma ve dayanışmayı ön plana çıkararak, yeni bir düzeni yaratacağını en azından ümit etmek istiyorum. Bir yerde okumuştum “Ben diye düşünürsen sadece sensin, biz diye düşünürsen ise evren!”. Şimdi biz diye düşünme zamanıdır.

Bu yazı toplam 2300 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar