Yeni bir sabahın vicdanı
Yeni bir sabaha başlarken, aynalardan çok gökyüzünü severim…
Derin bir nefes almayı ve uçsuzluğa bakmayı…
O uçsuz maviliğe baktığımda, sanki içimdeki bütün ağırlık bir anlığına hafifler.
***
Derken trafikle karşılar beni hayatın ağırlığı...
Kalabalık, kaos, gürültü, ızdırap…
Üstelik görüyorum, yalnızlık akıyor o kalabalıklar içinde…
Epeyce bencillik akıyor.
İnsanların gözlerinde geleceğe dair bilinmezlik akıyor.
Tekerleklerin altında ezilen sadece asfalt değil; nezaket, sabır ve insanlık da kırılıyor her sabah.
Betona, metale, vasatlığa yaslanmış hayatlarımız, yıllarca tozu alınmayı bekleyen çerçeveler gibi duruyor. O çerçevelerin içinde gülümseyen yüzler kalmadı üstelik…
***
Hâlâ mahkemeye çıkıyor, 60 yaşında iki Kıbrıslı…
“Mülke tecavüz” iddiası geri çekilmiş, dünyaya daha da rezil olmadan…
Bir insanın kendi toprağına, mülküne, bahçesine girdiği için “tecavüz”le yargılandığı kaç örnek vardır dünyada?
Şimdi özel hayatın gizliliğini ihlalden hâkim karşısındalar sanırım… İnsanın kendi yokluğu, azabı, haksızlığı hangi özel hayat ya da hangi gizlilik…
***
Biz böylesi “rövanş” davalarla uğraşırken, denizin ötesinde “katillere” af konuşuluyor şimdi…
Depremin değil; ihmalin, göz yummanın, sorumsuzluğun, kayıtsızlığın, yandaşlığın sonucu toprağa verdik çocuklarımızı…
İlkelliğin, yozluğun, gericiliğin bedelini ödedi on binlerce can…
Şimdi yeni bir “infaz indirimi” gündemde Türkiye’de…
“İnfaz” beklerken biz sorumlulara…
Adalet isterken…
Deprem davalarında infaz indirimi konuşuluyor.
Bu nasıl vicdan?
Bu ne cüret?
Bu ne büyük bir aymazlık?
Deprem suçlularını koruyan bir af mı isteniyor sahi?Biz “cinayet” diyoruz aylardır…
Üstelik çok açık kural dışılık var ortada, insan hayatını umursamazlık var, bilime saygısızlık var.
Deprem suçları, her türlü af ve infaz indirimi düzenlemesinden tümüyle hariç bırakılmak zorundadır.
Kabul edilemez bu…
***
Bir yanda birbirini ovuşturan “kirli eller” var; iktidarın sıcaklığından beslenen, gücü gördükçe çoğalan…
Bir yanda ise yaralı yürekler; nefesi kesilmiş hayatlar, paramparça aileler…
Yoklukla, adaletsizlikle, kayıpla sınanan insanlar…
Bir yanda makam hırsı, öfke, kibir…
Bir yanda da canından can gitmiş insanların sessiz çığlıkları…
İnsan çıldırıyor, birlikte düşününce, bambaşka hayatları...
***
Yeni bir sabaha başlarken, aynalardan çok gökyüzünü severim…
Aynalar yalnızca kendini gösteriyor insana…
Gökyüzünde onca sevdiğimizin gözleri var; kirlenmiş yeryüzüne inat onurlu bir geleceğin izleri, özgürlük hissi, sınırsızlık…
Yeniden ve yeniden başlayarak bakıyorum, umutla...







