1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ: “Baskın varyant yüzde yüze yakın Delta”
Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ:  “Baskın varyant yüzde yüze yakın Delta”

Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ: “Baskın varyant yüzde yüze yakın Delta”

“Şu an dolaşan varyant Delta varyantı. Araştırmalarımıza göre Delta varyantının Ekim ayındaki frekansı %98.  Dolayısıyla bu bilinçle hareket etmemiz gerekir”

A+A-

Fayka ARSEVEN KİŞİ

Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ, pandeminin devam ettiğine işaret ederek, günlük vaka sayıları ve karantinada pozitifleşme oranına bakıldığı zaman rakamın yüksek olduğunu vurguladı.

Bir an önce aşılanmanın tamamlanması gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Şanlıdağ, özellikle gençlerin aşılanmasına yönelik politikaların geliştirilmesi gerektiğini söyledi.

Prof.  Dr. Şanlıdağ, ülkemizde yüzde yüze yakın Delta varyantının dolaştığını ifade ederek, bunun da daha fazla hasta, daha fazla yoğun bakım ve daha fazla ölüm demek olduğuna işaret etti.

YDÜ DESAM olarak COVID-19 ile birlikte birçok araştırma yaptıklarını da anımsatan Prof. Dr. Şanlıdağ antijen testler ile yüzde 32’ye yakın pozitif vakanın kaçırılabileceğine dikkat çekti.

Prof. Dr. Şanlıdağ, mevsimsel hatalıkların da başladığına dikkat çekerek bunların da COVID-19 ile birlikte taranması gerektiğini söyleyerek, YDÜ DESAM’ın bu yönde bir kit geliştirildiğini ve Sağlık Bakanlığı’ndan onay alması halinde kullanıma sunulacağını kaydetti.

Bu hafta Yakın Doğu Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Tamer Şanlıdağ ile pandemi sürecinde yaşanan gelişmeleri ve son durumu konuştuk.

 “Kampüste yüz yüze eğitime geçtik. Öğrencilerimizin çoğu kampüste, yeni kayıt öğrencilerimizin neredeyse tümü burada.  Bütün personeli aşıladık.”

  • YENİDÜZEN: Pandemi süreci devam ederken, nedir gelişmeler?
  • Prof. Dr. Şanlıdağ: Pandemi dolayısıyla yüz yüze eğitim de dahil olmak üzere birçok alan sekteye uğradı. İlk dönemde ülkemizde pandemi olduğu zaman bilinmezlik vardı, olanaklar kısıtlıydı. Aşı, ilaç, maske vb. yoktu. Test sayısı başlarda günlük 30 civarında idi. Şu an 20 binin üzerinde. O dönem Başbakanlık Bilim Kurulu’nda çalışıyordum, salgın dinamiklerini matematik modelleme grubumuz ile çalışmıştık. Hangi dönemde hangi önlemler alınırsa biz bunla nasıl baş edebiliriz? 1.5-2 ay gibi kısa bir sürede ülkemizdeki salgın kontrol altına alınmıştı.
    Temmuz açılımı sonrası pek çok sektör faaliyete geçti. İnsan hareketliliği arttı. Doğal olarak belli dönemlerde hastalık pikler yaptı. Zaman içerisinde COVID-19 ile ilgili bilgilerimiz ve tecrübelerimiz de arttı. Aşılar ülkemize geldi ve aşılama başladı.
    Yeni eğitim öğretim döneminde Kampüste yüz yüze eğitime geçtik. Neredeyse yeni kayıt öğrencilerimizin tümü burada.  Tüm personelimizi aşıladık. Sadece Yakın Doğu Üniversite Hastanesi’nde 120 bine yakın aşı yapıldı.
     
  • YENİDÜZEN: Günlük vaka sayıları, pandeminin devam etmesine baktığınız zaman aşılanma oranı yeterli mi?
  • Prof. Dr. Şanlıdağ: Aşının ülkeye geldiği günden itibaren söylediğim şuydu; en kolay ulaşabileceğinize ulaşın ve yaptırın. Aşının güvenli ve etkin olup olmadığı noktasındaki tartışmaları gereksiz buluyorum. Çünkü kullanım onayı alınmışsa eğer aşı güvenlik ve etkinlik testlerinden geçmiştir. Dolayısıyla bununla ilgili bir tedirginliğin olmaması gerekir.
    Başta aşı yetersizliği de olmuştu ama şu an böyle bir şey söz konusu değil. 3-4 çeşitten fazla aşı var. Biz bu aşıları da tercih etme noktasındayız. Bu son derece yanlış bir yaklaşım. Çünkü buna gerek yok.
    Bir taraftan aşı ile uğraşırken bir taraftan ortaya mutasyona uğramış virüsler çıkıyor. Aşılamada geç kalınmaması lazım.  Ancak pandemi henüz sona ermedi. Aşılanmalı ve kurallara özen göstermeliyiz. Özellikle Aşı her zaman korur diye düşünülüyor. Ama aşılanmış olsak da bazı tedbirleri uygulamak zorundayız. Özellikle kapalı ve kalabalık ortamlarda uzun süre kalacağımız zaman.
    Ben daha önceki demeçlerimde şunu söylemiştim; pandeminin gidişatını mutasyonlu virüsler belirleyecektir.  Bizler Yakın Doğu akademisyenleri olarak, salgının başından bu yana ülkemizdeki varyantları sürekli takip ettik. Sağlık Bakanlığı bize yetki verdikten sonra Temmuz 2020’den itibaren arşivimiz var. Binden fazla örnek çalıştık ve 3-4 ay öncesine kadar İngiliz varyantının dominant olduğunu gördük.

“Şu an dominant (baskın) varyant yüzde yüze yakın Delta varyantıdır. Delta varyantı dediğiniz zaman daha kolay bulaş ve aşılara direnç anlamını taşır. O zaman da aşılama politikasını yeniden gözden geçirmek gerekebilir.”

  • YENiDÜZEN: Bu ne anlama geliyor?
  • Prof. Dr. Şanlıdağ: Ülkede dolaşan virüslerin tipini bilmezseniz eğer alacağınız kararların çoğu havada kalabilir. Bunu izlemek gerekiyor. Siz tedbirinizi de ona göre almalısınız. İngiliz varyantı dediğiniz zaman daha kolay bulaşan anlamına geliyor. Daha fazla hasta, daha fazla yoğun bakım, daha fazla ölüm demek.
    Şu an dominant varyant yüzde yüze yakın Delta varyantıdır. Delta varyantı dediğiniz zaman daha hızlı bulaş ve aşılara direnç demektir. O zaman siz de birçok yeni karar almak zorunda kalabilir hatta aşı politikanızı değiştirebilirsiniz. Tehlikeli bir varyant dolaşıyorsa bazı aşılarda hatırlatma dozu için 6 ay beklemezsiniz. Daha kısa süre içerisinde hatırlatma dozunu yaparsınız.
    Dönem dönem açıklamalar oldu; ‘aşılı olduğu halde enfekte oldu.’
    Ama bakıldı mı tam doz aşılı mı, bağışıklık geliştirdi mi, aldığı virüs tipi neydi, kimden aldı, ne kadar miktar aldı? Bunların hepsi önemlidir. Ancak bu soruların yanıtlarını açıklamalarda duymadık.
    Şu an dolaşan varyant Delta varyantı. Araştırmalarımıza göre Delta varyantının Ekim ayındaki frekansı %98.  Dolayısıyla bu bilinçle hareket etmemiz gerekir.
     
  • YENİDÜZEN: Günlük test sayısı ve pozitif rakamlarına baktığınız nasıl değerlendirmeniz nedir?
  • Prof. Dr. Şanlıdağ: Yüksektir. Bir örnek vermem gerekirse Ekim ayında bizim PCR laboratuvarındaki test pozitiflik ortalamamız yüzde 3’ler civarındadır. 31 Ekim tarihi itibarıyla da %4.2’dir.

“Karantinada pozitifleşen sayılara bakın, çok yüksek. Eskiden böyle değildi. Şu an belki de günlük pozitifliye göre yüzde 30-40 civarındadır. Bu ne anlama geliyor? Çünkü Delta var. ‘’

  • YENİDÜZEN: Sorun nedir peki?
  • Prof. Dr. Şanlıdağ: Yaptığımız araştırmada antijen testleri ile PCR’ı karşılaştırdık. Antijen testlerin PCR’a göre bazen kullanılan kite göre durum değişebilir ama yüzde 32 oranında pozitif vakaları kaçırdığını gözlemledik. Bu nasıl oluyor? Vücudunuzdaki virüs az ise, semptom göstermiyorsanız, antijen testi yaptığınızda negatif sonuç alırsınız ama bulaştırırsınız.
    Sağlık Bakanlığı’nın her gün açıklamış olduğu tabloya baktığınızda karantinada pozitifleşen sayıların  yüksek olduğunu görürsünüz. Eskiden böyle değildi. Şu an günlük yerel vakalara  göre karantinada pozitifleşenler yüzde 30’lar civarındadır.
    Bu ne anlama geliyor? Fark etmeden çok kişi enfekte oluyor. Niçin? Delta var. Niçin? Antijen testi yapıyorsun, kaçırıyorsun ve semptom göstermeyen virüsü taşıyan kişiler dolaşıyor. Rakamlar düşük değil. Dolayısıyla etken var, önemli bir etken var ve şuan dolaşımda.

 “Günlük hasta sayıları yüksek. Her gün bir kişi ölüyor. COVID-19  halkın gündeminde yok gibi duruyor. Galiba bazı şeyleri kanıksadık. Ya da bilinçaltına itmiş, görmek istemiyor.”

  • YENİDÜZEN: Rehavete mi kapıldık. Sıradan hale mi geldi?
  • Prof. Dr. Şanlıdağ: Evet. Süreç uzadı diye rehavete kapıldık. Şu an gündemde mi? Kim bakıyor COVID’e? Galiba bazı şeyleri kanıksadık. Her gün bir kişi ölüyor. Yoğun bakımlar keza öyle. Günlük hasta sayıları yüksek. Bu durum halkın gündeminde yok gibi duruyor. Ya da bilinçaltına itmiş, görmek istemiyor.
     
  • YENİDÜZEN: ‘Ani ölümler’ ile ‘aşılanma’ da zaman zaman dile getiriliyor.  Bu konuda herhangi bir araştırma yaptınız mı?
  • Prof. Dr. Şanlıdağ: Aşıların yan etkileriyle ilgili böyle bir durum söz konusu değildir. Bu durumun aşı tereddüdü, aşı karşıtlığı ve benzeri durumlar ile ilintili olduğunu düşünüyorum.

 “Yeni bir kit daha geliştirdik”

  • YENİDÜZEN: Bu kış nasıl geçecek?
  • Prof. Dr. Şanlıdağ: Hep birlikte göreceğiz. Vaka sayılarına baktığınızda rakam düşük değil. Pandemi hızını kesmeden devam ediyor.   Dolayısıyla sağlık sisteminin zorlanmayacağı bir kışı geride bırakırsak bir süre sonra COVID-19 bizim gündemimizden düşecek.
    COVID-19’a neden olan SARS-CoV-2 şu an an yalnız değil. Grip, soğuk algınlığı veya nezleye neden olan virüsler de artık var. Neden bunlar oldu? Tedbiri elden bıraktık ve onlar da dolaşmaya başladı. Bir örnek vermek gerekirse akademisyenlerimizin yapmış olduğu ve uluslararası kongrede sunulan bir araştırmada COVID-19 pozitif 67 hastanın beşinde (%7.5) diğer viral patojenler de saptandı. Yani SAR-CoV-2 her zaman yalnız olmayabiliyor. Baktığınız zaman artık hastaları yalnızca SARS-COV-2 açısından taramak yeterli olmayacaktır. SARS-COV-2 negatif olan semptomlu kişilerde grip etkeni ve diğer patojenlerin de araştırılması gerekecek. Özellikle ağır klinik tablolara neden olabilen grip virüsü gözardı edilmemelidir. Biz de PCR Kit Üretim Laboratuvarımızda böyle bir kit geliştirdik. SARS-CoV-2 ile birlikte grip etkenine de bakacak. Önümüzdeki günlerde yetkili mercilerden onay aldığımızda kullanıma sunacağız.
     
  • YENİDÜZEN: Daha ölümcül bir varyant beklentiniz var mı?
  • Prof. Dr. Şanlıdağ: Olabilir. Daha farklı versiyonları gelebilir ancak aşılanma oranını yükselttiğinizde virüsün dolaşım alanını azaltıyorsunuz.  Böylelikle yeni bir varyant oluşumunun önüne de geçmiş olursunuz. O nedenle aşılamayı zamanında tamamlamak önemli.
     
  • YENİDÜZEN: Üniversite olarak pandemi döneminde büyük sorumluluklar üstlendiniz. Bundan sonraki vizyonunuz ne olacak?
  • Prof. Dr. Şanlıdağ: Bizim için özellikle bu süreç hep araştırmakla, üretimle ve hizmetle geçti. Söz konusu ülkemiz ve insanlık olduğunda pandemide olduğu gibi sonrasında da ayni sorumluluk, üretkenlik ve çalışkanlık içerisinde olacağız.
    YDÜ birçok önemli projeyi hayata geçirdi ve yenilerini de kesintisiz olarak eklemeye devam ediyor. Dünya üniversiteleri sıralamalarında, dünyanın en saygın üniversiteleri arasına girme hedefimiz vardı, bunu başardık.  Araştırma ve yayın sayımızı arttırma hedefimiz vardı. Bu yıl itibarıyla ortalama 1500 makale üreteceğimizi bekliyorum. Bu alanda üretimimizi sürdürülebilir kıldık.  Şimdi ürün geliştirmeye yöneldik. Yerli Araba, yerli PCR kitleri, yerli burun spreyinden sonra artık ülke adına ürün geliştirme çabalarımızı arttırıyoruz. Geçtiğimiz hafta üniversite personeline proje çağrısına çıktık. Doktora tezlerine, Ar-Ge ve ürün geliştirmeye yönelik projelere destek vereceğimizi söyledik. Yerli aşımızı da geliştirmek için kolları sıvadık.  Bundan sonra COVID- 23 ile karşılaşırsak COVID- 23’ün aşısını burada üretmek istiyoruz. Biz ürettiklerimizi artık dünya ile paylaşmak istiyoruz.

 “Yaptığımız araştırmada antijen testleri ile PCR’ı karşılaştırdık. Antijen testlerinin PCR’a göre kullanılan kite göre durum değişmekle birlikte yüzde 32 oranında pozitif vakaları kaçırdığını saptadık.”

  • YENİDÜZEN: Kampüste durum nedir?
  • Prof. Dr. Şanlıdağ: Kampüste her şey yolunda gidiyor. COVID-19 konusunda son derece tecrübeli bir kadro var. Tüm personel ve öğrencilere haftalık antijen/ PCR testleri rutin olarak uygulanıyor. Sürekli durumu izliyoruz ve gidişatı görebiliyoruz. Kampüs içerisinde COVID-19 süreci profesyonelce yönetiliyor. Bugüne kadar 2 öğretim elemanımız ve 3 öğrencimiz pozitif oldu.

 

2-202.jpg

YDÜ Covid 19 Laboratuvarı’nda çalışılan testlerin tümüne doğrulama testleri yapılıyor. Laboratuvar, günde 6 bin testi çalışabilecek kapasitede.

Prof. Dr. Şanlıdağ: Ekim ayı raporlarına göre yüzde 98 oranında delta varyantı saptandı. Geliştirdiğimiz kit ile bir saatten az bir sürede hasta pozitif değil mi daha sonra da varyant sonucunu söyleyebiliriz. Bugüne kadar 2 binden fazla hasta saptadık. Hepsinin varyantı bizde yapıldı.

Günde 6 bin örnek çalışabiliyoruz. Tüm kitlere uygun teknik donanıma sahibiz. Emin olmadığımız hiçbir test sonucunu paylaşmıyoruz.

1-243.jpg

 YDÜ DESAM, güçlü bir araştırma kadrosu ile araştırmalarına devam ediyor. Daha önce burun spreyini kullanıma sunarken, şimdi yeni bir kit üzerinde çalışmalarını tamamladı. Önümüzdeki günlerde kullanım izni için Sağlık Bakanlığı’na başvurulacak. YDÜ DESAM artık araştırmalarını ürüne dönüştürerek, başka ülkelerin kullanıma sunma hedefinde…

 

 

Bu haber toplam 2923 defa okunmuştur
Etiketler :