1. YAZARLAR

  2. Tayfun Çağra

  3. Üzüntü verici!...
Tayfun Çağra

Tayfun Çağra

Üzüntü verici!...

A+A-

Görüyorum ve üzülüyorum.

İzliyorum ve “bu nasıl olur?” diye soruyorum.

Bakıyorum ve “gerçek mi yalan mı?” diye sorguluyorum.

Daha yakından bakıyorum;

İsteyerek giden, birinin yanında eşlik eden, gidip de orada görünmek isteyen veya gidip de sadece yemek yeyip kaçmak isteyen kaç kişi vardır diye merak ediyorum.

***

Bugünlerde başka derdimiz yokmuş gibi gündemi UBP Kurultayı’na bağlayanları izliyorum ben de çoğu insan gibi…

Girne’de toplanmışlar Ünal beye destek vermek için…

Bir otelde yemekli bir destek buluşmasında…

UBP’nin yayın organı gibi yayın yapan veya bu mecburiyette olan! bazı siteler ve yayın organları “UBP salona sığmadı” diye yayın yaparlarken yemekli toplantıdaki kalabalığı anlamaya çalışıyorum.

Birincisi bu tabii ki;

Yani yemekli bir toplantı çoğu kişiye cazip gelebilir.

Orada görünmek de ondan sonrası için bir avantaj sebebi olabilir.

Belki şimdiki zamanda da o avantaj elde edilebilir.

Belki de zaten avantaj yani ayrıcalık elde edilmiştir de onun borcu ödeniyordur.

Sonuçta UBP’nin bu durumu üzücü.

***

Yine yazmakta ve hatırlatmakta yarar var;

Şimdi yemekli toplantısına gidenler son Kurultay’da Ünal beyi 5 aday içerisinden 5. sırada bırakmışlardı.

Sonrasında ne oldu ki şimdi Ünal beyin yanından ayrılmıyorlar!?

Ne oldu bize? Ne oluyor bu topluma?

“Bize” diye soruyorum çünkü bu bizim toplumumuz.

Ne o, ne bu, ne şu…

Bizden birileri.

Üzülüyorum.


Ne yapıyoruz?

44 yıl önce bugün Ankara’da darbeye uyanmıştım.

Darbeden bir gün önce arkadaşlarla birlikte diplomalarımızı tasdiklemek için gittiğimiz Ankara’da ertesi gün darbeye gözümüzü açacağımızı bilsek acaba ne yapardık?

17 yaşındaydım veya 18 veya 19 yaşlarındaydık…

Ada’dan ilk ayrılışımız ve böylesine büyük bir şok.

***

Öyle yürüme, böyle bakma, yanyana gelme, şu saatte çık, bu saatte gir dendiği günler…

Covid değildi o zaman bu kısıtlamanın nedeni…

Darbe.

Evren Paşa dedikleri askeri cuntanın başındaki adamın ve onun arkasındakilerin yasakları…

İçeri atılanlar, işkence çekenler, farklı düşündükleri için askeri mahkemede yargılananlar, yargılanmadan cezası! kesilenler…

Aşkın, sevişmenin bile yasaklandığı korku dolu günler…

***

Üzerinden 44 yıl geçti.

Türkiye’de darbenin yasakları değil ama yine yasaklar var.

Gazeteciler, siyasetçiler, sivil toplum liderleri, farklı düşünenler içeride, sosyal medya kısıtlamaları var, haber yasakları var, toplantı-yürüyüş yasakları, hak arayanlara kontrolsüz polis gücü baskıları, farklı yaptırımlar, kontrol altındaki yargı ile korkutmalar…

Ve bu Türkiye’nin kontrolünde bizde de bir UBP-DP-YDP hükümeti.

Yine bazı açılışlar ve birlikte verilen görüntülerle atanmış Başbakana Kurultay öncesi verilen desteğin belirtildiği bir süreç ama Kurultay öncesi usulsüzlük nedeniyle ara emri aldırılan bazı UBP kongreleri ve olup olmayacağı şimdilik belli olmayan bir UBP Kurultayı…

***

1974’ten 50 yıl, 1980’den 44 yıl sonra;

Bizim geldiğimiz nokta ne?

Neredeyiz, ne yapıyoruz, neyi bekliyoruz?     

Bu yazı toplam 711 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar