1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Uzaktan kısa bir seçim analizi
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Uzaktan kısa bir seçim analizi

A+A-

Kazanan, CHP…
Kazanan, Yeniden Refah Partisi…

-*-*-

Kaybedenler!
Türk milliyetçiliği, Kürt milliyetçiliği, Kürt dinciliği!

-*-*-

Yine kaybedenler, Meral hanım ve partisi…
Ümit Özdağ ve partisi…

-*-*-

Seçime girmese bile, oturduğu yerden kaybeden, Kemal Kılıçdaroğlu

-*-*-

Ve mutlak kaybedenler, Tayyip bey ve Ak Parti!

-*-*-

Peki KKTC?
KKTC’de kaybeden yok ama rezil olanlar var!
Tatar ve koalisyon ortakları!

-*-*-

Eşit egemen devletin, Murat Kurum şakşakçıları!
Kurum kaybetti, bunlar Kurum ile birlikte açıkça rezil oldular!

-*-*-

Bu seçim sürecinde ortaya çıkan bir gerçek; Murat Kurum’un kazanmaması, ikinci Yıldırım Akbulut fıkralarına engel oldu!
Şu anda İkinci :Akbulut Fıkraları kitabının en güçlü kahraman adayı tek başına Tatar!

-*-*-

Beklentiler:
Tatar ve saz arkadaşları CHP’yi, özellikle de Ankara ve İstanbul belediye başkanlarını tebrik edemeyecek!
Ekrem İmamoğlu, bu kez inşallah Rauf Raif Denktaş’ın anıt mezarının bitirilmesine katkı koyabilecek!
CHP’den, Kıbrıs sorunu ile ilgili Ak Parti benzeri çıkışların devamı… (Aksini bekleyen hayal kırıklığı yaşar…)

-*-*-

Daha derin beklentiler:
Ersin Tatar’ın istifası ve erken cumhurbaşkanlığı seçimi…
KKTC’de erken genel seçim, derhal!
(Nenem da yaşasaydı, ‘isdermin oğlum hepsi Ekremci olsun?’ diyecekti… Allah rahmet eylesin!)


UBP’nin akademisi diploma verecek mi?

UBP Akademisi’ne, parti üyeleri hiç ilgi göstermemiş…
İlk gün, protokol falan, Derviş Eroğlu’nun da hatırına salonu doldurmuşlar ama sonraki dersler tam bir fiyasko olmuş!

-*-*-

Özellikle geçtiğimiz hafta sonu, fotoğraflardan zaten anlaşılıyor, 30 kişi bile gitmemiş!

-*-*-

Peki neden?
Çünkü UBP, siyasi ideolojisi veya duruşu olan bir parti değildir…
Merkez sağda, zaman zaman aşırı sağa dalgalanan, ama kesinlikle maddi çıkara dayalı ilişkilerle siyaset yapan bir partidir!

-*-*-

UBP’de siyasetin temeli, kişilerin sürekli çıkar sağlaması ve bu kişilere sürekli çıkar sağlanması üzerine kuruludur!
Gerçek budur!

-*-*-

Her hangi bir UBP’liye, “ideolojimiz şudur, bu konuda siyasetimiz de budur, Kıbrıs sorunu da şöyle çözülmelidir” gibi ders vermenin anlamı yoktur!
Çocukları işe yerleştirdik mi?
Krediler sağlam mı?
Yani geri ödemesek de olur mu?
Arsa, arazi ayarlandı mı?
O kadar!

-*-*-

Haaa illa ki “akademi” mi?
Gönder şoförü Omorfo’ya, alsın kıza diplomasını ve gelsin!
Ne akademisi Allah aşkına!


Çocuklarımız ve engellilerimiz mi yoksa 
ihale komisyonları mı daha önemlidir?

Halkın Sesi gazetesinin dün yayınladığı manşet haber, bu ülkenin en acı gerçeklerinden biridir hatta belki de en acı gerçeğidir…

-*-*-

Nedir bu gerçek?
Engelli bireylerin geleceği!
Daha doğrusu, engelli bireylerin anne ve babalarının “gelecek” endişesi!

-*-*-

Biz gittiğimiz zaman çocuğumuz ne yapacak?

-*-*-

Halkın Sesi, (TAK tarafından yayınlanan) bu haberi down sendrom özeline indirgeyerek haber yaptı…
Ve engelli yaşam evinin hala bitirilmediğine dikkat çekti…

-*-*-

İşte acı gerçek buradadır!
Sahte devlet, engelli yaşam evini dahi yapamıyor!
Neden mi yapamıyor?
Tıpkı, olası bir depremde yerle bir olma ihtimali yüksek olan okulları tamir edemediği gibi!

-*-*-

Evet!
Okullarımızın sağlamlaştırmaya ihtiyacı var!
Ve bu konuda, yasal zorunluluk olmasına rağmen, alengirili ihale işleri ile uğraşılıyor!
Ve bu ülkede engelli yaşam evinin ihalesiyle alakalı da pis kokular yayılıyor!

-*-*-

Şimdi daha iyi anlıyor musunuz neden iyi insanlar Kıbrıs sorununun çözülmesini ve neden iktidardakiler, Kıbrıs sorununun çözülmemesini istiyor?

-*-*-

Bu iki konuya bakarsanız çok net görürsünüz bu sorunun yanıtını!
Çok net!
Çocuklarımızın, bu sahte devlette, öğrencilerin hayatının; engelli bireylerin geleceğinin; ihale komisyonu kadar değeri yok da ondan! 

-*-*-

Neymiş?
Egemen ve eşit devletmiş!
Yörüyün be o yanı!


Tatar ya istifa edecek ya da
tükürdüklerini yalayacak!

Türkiye’de çok uzun bir süre seçim olmayacak!
Yani kimse, kimseye ne milliyetçi gaz verecek, ne doğal gaz yalanı söyleyecek!

-*-*-

Recep Tayyip Erdoğan’ın eli dünkü yerel seçimlerle birlikte bir miktar “zorlanacak” gibi dursa da, çok rahat olacak!

-*-*-

Erdoğan’ın, Avrupa Birliği özelinde ve “Batı” genelindeki “çıkarları”; başka merkezlerdeki çıkarlardan çok daha önemli mi?
Görüntü öyledir!

-*-*-

Haliyle Avrupa Birliği ve Batı’nın geneli ile ilişkilerini iyileştirmek isteyecek olan Türk Dış Siyaseti, bu bağlamda, örneğin doğal gaz çıkarabileceği bir kuyuya inecekse, “Kıbrıs İpi”ni de mutlaka kullanmak zorunda kalacak!

-*-*-

Bu Kıbrıs İpi de, Ersin Tatar’a ezberlettirilen “papağanca” ifadelerden oluşmayacak!

-*-*-

Herkes çok çok iyi biliyor ki; Kıbrıs sorununa çözüm bulma maksatlı müzakereler yeniden başlayacaksa, oluşacak masada, “iki devletli çözüm” diye papağan dili ve edebiyatı kapsamındaki zırvalık olmayacak!

-*-*-

Tatar, bu hafta New York’a gidiyor!
Türkiye’deki yerel seçimler sonrası önemli bazı gelişmeler olacağı hep söyleniyordu…
Herhalde, Antonio Guterres, Tatar’ı, taaaa New Yoprk’a, “Tamamdır Ersin bey, iki devletli çözüme kefilim” demek için çağırmadı!

-*-*-

Fotoğrafta, Tatar ve destek vermek için İstanbul’a gittiği Ak Parti adayı Murat Kurum’u görüyorsunuz…
Tatar, büyük bir olasılıkla 7 nisan 2024’te Ada’ya dönecek ve ya onurlu bir şekilde istifa edecek ya da bugüne kadar tükürdüğü her şeyi yalamış olacak!

basliksiz.jpg

Bu yazı toplam 1464 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar