1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Uyduruktan bir komplo teroisi yazısı!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Uyduruktan bir komplo teroisi yazısı!

A+A-

Bu yazdıklarımın gerçekle hiç bir ilgisi yoktur!
Önceden uyarayım!
Tamamen uydurma ve komplo teorisidir!
Bilim kurgu benzeri bir senaryo gibi düşünebilirsiniz!
Uzaylılar geliyor ve Adamızı işgal ediyor gibi!
Kimse üzerine almasın!

-*-*-

Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) nedir?
TMK, uluslararası hukuk tarafından kabul gören bir nevi mahkemedir…
Ancak “yasal sorumluluk” yani bu mahkemenin aslında “bağlı” olduğu devlet; KKTC değildir!
Sorumlu Türkiye’dir!
Üst yönetim olarak!

-*-*-

Bu mahkeme neyle ilgilenir?
Bu mahkeme sadece “Kuzey Kıbrıs’ta mülkleri bulunan Kıbrıslı Rumların, bu mülkleri ile ilgili başvurularını” ele alır…
Ya iade eder, ya sahibine parasını ödeyip satın alır ya da Güney’de kalan Kıbrıslı Türklere ait her hangi bir mülkle takas eder! 

-*-*-

Sonuçta bu mahkeme ile “Kuzey Kıbrıs coğrafyasındaki mülklerin ‘kanla aldık bizim oldu’ değil; Rumlara ait olduğu” tescil edilmiştir…
Ve faşizan kitlemiz bunu asla hazmedememiştir!

-*-*-

Gerek Türkiye’de, gerekse KKTC’de faşist, cahil ve hırsız kitlenin ortak inancı, 1974 yılında ele geçirilen toprakların “Türk toprağı” olduğu hatta Türkiye’nin, nasıl oluyorsa, Osmanlı’dan kalma “hakkı” olduğu yönündedir!

-*-*-

Türkiye’deki kamuoyu, bila istisna, “Kıbrıs br türk adasıdır” inancındadır!
Ve bunun sebebi, propagandadır!

-*-*-

Bu propagandayı yaparak, Kuzey Kıbrıs’ta kişisel maddi kazançtan tutun, ulusal stratejik çıkara kadar bir yığın avantaj elde eden zihniyet; haliyle, Kıbrıslı Rumların Kuzey’deki mülklerine erişmesine, takas talep etmesine, iade istemesine ya da tazminatla uğraşmasına “izin vermeyi” bir “ZUL” olarak görmektedir!

-*-*-

Dediğim gibi, daha önce Türkiye Devleti’nin de yasal veya ulluslararası hukuk kapsamında “kabul ettiği” TMK; bir çeşit ihanet noktasıdır!
Faşist hırsız cahil kesime göre TMK, “kanla aldığımız toprakları”, “bizi kesmek isteyen cani Rumlara iade eden hain bir kurum” gibidir!

-*-*-

Peki bunca yıldır, bu konuda sessiz bir faşist cahil ve hırsız kesim mi vardı?
Hayır!
Sessiz değillerdi ki!

-*-*-

Ama onların çıkardığı ses, pek fazla bir şekilde Türk Derin Devleti tarafından işitilmiyor ya da kullanılmıyordu!

-*-*-

Ancaaaaak; her dönemde, Kuzey’deki mülkleri için TMK’ya baş vuran Rumlara engel çıkarılmıştır!
Engel çıkarmak bir yana; bu konulara aracılık eden tüm avukatlarımız, kesinlikle hedef gösterilmiştir…

-*-*-

Defalarca “bakan oldu, oluyor” denilen hatta önceleri adı Dışişleri Bakanı olarak geçen bir UBP’li vekil – avukat; “Çok Rum müşterisi var” denilerek, hep engellenmiştir… 

-*-*-

Benzer suçlama, çok değerli bir başka kadın hukukçuya yapılmış ve Cumhurbaşkanlığı’ndaki önemli görevinden, başka abuk sabuk sebeplerle uzaklaştırılmıştır…

-*-*-

Murat Metin Hakkı kimdir?
Avukattır… 
Gençtir…
Çok hem de çok zekidir ve belki de mülkiyet konularında Ada’daki en uzman, “çok dilli” – “çok iyi eğitimli” – “babadan hukukçu” ve hepsinden önemlisi ciddi sayıda dava dosyası olan biridir…

-*-*-

Murat Metin Hakkı, Kıbrıs meselesini müzakere edecek her liderin yanında silah olarak taşıması gereken; Güney Kıbrıs’ta örneğin Dışişleri Bakanı yapılan Konstantinos Kombos gibi zeki ve bilgili insanların muadilidir… 

-*-*-

Ama unutmayın; aynı Murat Metin Hakkı, yaptığı iş nedeniyle defalarca, bahsettiğim cahil faşist hırsız ekiplerin hedefi olmuş, gazetelere manşet yapılmıştır… 

-*-*-

Geçtiğimiz günkü tutuklama rastlantı değildir…
İlk değildir…
Son olmayacaktır… 

-*-*-

Faşist cahil hırsız ekipler, vites değişmiş durumdadır… 
Çünkü en büyük “koruma zırhları” olan mevcut KKTC Lideri, gerektiği gibi görevini yapamayacak kadar “zayıf” biridir…
Gideceğini çok iyi anladıkları için, son bir gayret bastırmaktadırlar…

-*-*-

Murat Metin Hakkı’ya yapılan; KKTC’de en güvendiğimiz kurum olan yargıyı da baskı altına almak, ezmek, aşağılamak maksatlı özel bir girişimdir…
Artarak devam edecek bir baskının işaretidir…

-*-*-

Hukuk camiası temsilcileri, hangi görevde olursa olsun, bu konuya dört elle sarılmalı, geniş katılımlı toplantılarla bu tehlikeye karşı “birlik” göstermelidir…
Bu camiaya, yıllarca bakan olmasına müsade edilmeyen şu andaki bakan da, benzer şekilde “taciz” edilmiş veya henüz sırası gelmemiş tüm hukukçular da destek vermelidir… 

-*-*-

Dediğim gibi!
Bu yazdıklarım, tamamen komlo teorisidir!
Sakın inanmayın!
Hatta Rumlardan parasını aldığım için yazıyorum!
Ciddiye almayın!
Tamam, anlaştık?


Futbolumuzdaki kavgayı kahkahayla, 
sevgiyle, kucaklaşmayla bitirin!

Nuh Peygamber’in hayatta olduğu çok eski yıllardaydık… 
Bugün, Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği’ndeki (KTSYD) özellikle genç ve pırıl pırıl arkadaşlar, o dönemde neredeyse ilkokula yeni başlıyordu…

-*-*-

Bu derneğin üyesiydim…
Zaten bilen bilir, mesleğe Omaç Başat’ın yanında spor mubabiri ve fotoğrafçısı olarak başlamıştım…
Hala fırsat buldukça, aynı işi yapmak için de uğraşacağım; gazeteciliğin en keyifli ve renkli alanı spordur…

-*-*-

Başkan Hasan Hastürer’di…
Ben Londra’daydım…
Orada görevliydim…
Hasan hoca, “Serhat, Manchester’de Dünya Spor Yazarları Kongresi var, gider misin?” dedi, hop atladım ve gittim!
İyi ki de gitmişim!
Dünya’nın en ünlü spor yazarlarını tanıdım…

-*-*-

KTSYD, benim hayatımdaki en değerli meslek örgütlerinden biridir belki de birincisidir… 

-*-*-

Bu arada futbol da, benim hayattaki en büyük aşkımdır…
Ve spor yazarlığının, bizim kültürümüzdeki en ağır alanı futboldur…
Ve futbolumuzun tıpkı Kıbrıs Türk Spor Yazarları Derneği yönetimi gibi, çok başarılı bir federasyonu ve yönetimi vardır…

-*-*-

Son dönemde, KTSYD ve Federasyon yönetimi arasında ciddi kavga var…
Dün bu konuyu KTSYD Yönetim Kurulu Üyesi, tıpkı benim gibi, Omaç Başat hocamızın spora kazandırdığı  değerlerden biri olan Hüseyin Evliya ile konuştuk…

-*-*-

Babası Mustafa Evliya ile Hüseyin, sporumuzun çok değerli emektarları arasındadır… 
Ve Hüseyin, bu mesleğe dibine kadar gönül vermiş evlatlarımızdan, arkadaşlarımızdan biridir…

-*-*-

Açıkçası Hüseyin, çok üzgün…
Bir çok kişi, yaşananlardan dolayı kırgın… 

-*-*-
Kavganın sebebi oydu, buydu, şuydu, geçiniz!
Böyle şeyler olur, olmuştur ve olacaktır!

-*-*-

Spor yazarı camisanın çoğundan yaşım büyüktür; benden büyük olan en başta Hasan Hastürer hocam olmak üzere; hepimizin ortak düşüncesi; bu kavgaya ve kırgınlığa son verilmesidir…
Sevgili Hüseyin Evliya, “çok uğraştım abi ama üzgünüm…” diyor!

-*-*-

İki tarafın, ortada, belki bir meyhane masasında, belki bir toplantı odasında bir araya gelip, kahkahayla, sevgiyle, kucaklaşmayla sorunu kapatması çok önemlidir… 

-*-*-

Biz gelip geçiciyiz…
Kurumlar kalıcıdır…
Ve iki kurumun kavgası, kişilere değil, futbolumuz başta olmak üzere, sporumuza zarar verecektir…

-*-*-

Futbol ve bir avuç spor yazarımız bizim vazgeçilmezlerimizdir…
Kırgınlığı ve küskünlüğü, hele de cezalandırmayı iki tarafa da yakıştırmıyoruz… 

-*-*-

Bu konuda devlet yetkililerini de - nasıl yapacaklar bilemiyorum ama - müdahaleye davet ediyorum…
Lütfen!

alex-aol4-fdq3m-unsplash.jpg

Bu yazı toplam 2054 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar