1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “University College London’da (UCL) 70’li yıllarda birlikte okuduğumuz bir Kıbrıslıtürk arkadaşımı arıyorum…”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“University College London’da (UCL) 70’li yıllarda birlikte okuduğumuz bir Kıbrıslıtürk arkadaşımı arıyorum…”

A+A-

Aradan yıllar geçse de, dostlukların anısı silinip gitmiyor…  Sosyal medyada Leymosun’un geçmişiyle ilgili bir grupta,  bir Kıbrıslıtürk arkadaşını aradığını söyleyen bir Kıbrıslırum, “Aynı bölümde değildik ama öğlen yemeklerinde buluşurduk” diyor…
Söz konusu Kıbrıslırum’a, arkadaşını bulmakta kendisine yardımcı olmaya çalışabileceğimizi söyleyince, bize şöyle yazıyor: 
“Bana yardım etme isteğiniz için çok teşekkür ederim… Ne yazık ki aramakta olduğum Kıbrıslıtürk arkadaşımla ilgili pek az bilgim vardır, hatta onun adını bile hatırlamıyorum. O kadar uzun süre önceydi ki bu… Birlikte University College London’da (UCL) öğrenim görmekteydik ama bölümlerimiz farklıydı. Zaman zaman öğle yemeği saatlerinde yemekhanede buluşmaktaydık. Çeşitli konularda fikirlerimiz uyuşuyordu, her ikimiz de sol eğilimliydik. Sözkonusu Kıbrıslıtürk arkadaşım benimle birlikte Kasım 1973’te Yunan Büyükelçiliği dışındaki bir eyleme katılmıştı, o günlerde Atina’daki Politekniğe askerlerin saldırısını protesto etmekteydik…
Ben daha sonra Bath Üniversitesi’nde doktora yaptım. Bath Üniversitesi’nde de bazı Yunan, Türk ve Kıbrıslıtürk öğrenciler vardı. Sadece birkaç tane Kıbrıslıtürk öğrenci vardı orada… İlginç olan şuydu ki, Yunanlılar’dan çok daha fazla ortak yönümüz vardı Kıbrıslıtürkler’le, böyle hissediyorduk…”

LEYMOSUN’DA YAŞANANLAR…
Kıbrıslıtürk arkadaşını hiç unutmamış olan sözkonusu Kıbrıslırum, devamla Leymosun’da yaşananlar hakkında da iki olayı aktarıyor bize… Şöyle yazıyor:
“Daha fazla vaktinizi almak istemiyorum ancak benim bizzat yaşamış olduğum iki olaydan bahsetmek istiyorum size…
1964 yılında Leymosun’da Ayios Yuannis bizim mahallemizdi ve burada üç çocuğu olan bir Kıbrıslıtürk kadın da yaşamaktaydı… Tüm çevresinde Kıbrıslırumlar yaşıyordu. Sanırım ya dul bir kadındı veya eşinden boşanmıştı ve üç çocuğunu büyütmeye çalışmaktaydı. Bir gece çığlıklar ve bağrışmalar duyduk, ne olup bittiğini görmek için dışarı çıktık. İki “yurtsever” adam, kadının evini yakmaya gelmişti. Pratikte tüm mahalleliler sokağa dökülerek bu iki adamı yapmaya çalıştıkları şey yüzünden öyle bir utandırmışlardı ki, bu iki şahıs oradan ayrılmıştı…
Yaşadığım ikinci olay ise savaş esnasında meydana geldi. Teyzem ve vaftiz annem de yine Ayios Yuannis mahallesinde fakat Kıbrıslıtürkler’in bölgesine daha yakın bir noktada yaşamaktaydı. Evinin hemen yanında dört çocuklu bir Kıbrıslıtürk aile yaşıyordu, 3 ergen genç kız ve bir de genç oğlan çocuğuydu bu dört çocuk. Tüm çevrelerinde Kıbrıslırumlar’ın evleri vardı. 20 Temmuz’da işgal başladığında bu Kıbrıslıtürk aile paniğe kapıldı, nereye gideceklerini bilmiyorlar ve korkuyorlardı. Teyzem onları gözetti ve evde kalmalarını söyledi. Sonra da karanlık basında, onları alıp kendi evine götürdü. Evin arka kısmında iki odası vardı. Bu Kıbrıslıtürk aile on gün boyunca bu iki odada saklandılar… EOKA’cılar gelip onları arıyordu ancak kimse bu Kıbrılsıtürkler’in nereye gittiğini bilmiyordu. Ortalık sakinleşince, eniştem gidip Birleşmiş Milletler’den bazı yetkililer buldu, onlar da gelip, bu Kıbrıslıtürk aileyi oradan çıkardılar. 
Barikatlar açıldıktan hemen sonra, artık birer yetişkin olan o dört çocuk Leymosun’a geldiler, teyzemin önünde eğilip ayaklarını öptüler… Ne yazık ki ana-babaları artık vefat etmişti…”
Sözkonusu Kıbrıslırum’a (adı yanımızda mahfuz) paylaştıkları için çok teşekkür ediyoruz. 
1970’li yıllarda University Collage London’da öğrenim görmüş olan Kıbrıslıtürk arkadaşını bulmamıza lütfen okurlarımız olarak yardımcı olunuz. İsimli veya isimsiz olarak beni 0542 853 8436 numaralı cep telefonumdan arayabilirsiniz…

sayfanin-ustune-saga-s-17-banksynin-bir-sokak-resmi.jpg

Banksy'nin bir sokak resmi...


“Sıfırdan başlamaktan bile zor: Gazze yeniden nasıl inşa edilecek?”

Paul Brown, Kayleen Devlin, Erwan Rivault, Barbara Metzler/BBC

Ateşkesin ardından binlerce Gazzeli geri dönerken, birçoğu evlerinin harabeye çevrildiğini biliyor.
Gazze'de normal hayata dönüş için gereken evlerin, işyerlerinin ve tüm kurumlar ile hizmetlerin yeniden inşa edilmesi süreci her açıdan göz korkutucu.
BM, hasarın 70 milyar dolara ulaştığını tahmin ediyor.
Londra'daki King's College'dan Ortadoğu güvenlik uzmanı Prof. Andreas Krieg "Sıfırdan başlamaktan da daha kötü. Burada kum üzerinde değil, enkaz yığınlarıyla başlıyorsunuz" diyor.
BM Kalkınma Programı Filistin Özel Temsilcisi Jaco Cilliers, Gazze Şeridi'ndeki yıkım oranının "şu anda % 84 civarında olduğunu, Gazze'nin bazı bölgelerinde, örneğin Gazze Şehri'nde ise % 92'ye kadar çıktığını" söylüyor.
Bu hasar, muazzam miktarda enkaz oluşmasına neden oldu.
BBC Verify'ın son uydu verilerine dayanarak yaptığı değerlendirmeler, Gazze'de temizlenmeyi bekleyen 60 milyon tondan fazla moloz olabileceğini gösteriyor.
Çatışma sonrası yeniden yapılanma sürecinin, savaşın kalıntılarının temizlenmesiyle başlaması gerekiyor.

Enkazın temizlenmesi
Gazze Şeridi'nde şu anda biriken milyonlarca tonluk moloz, sadece beton ve bükülmüş metal yığınlarından ibaret değil. Aynı zamanda insan kalıntıları ve patlamamış bombalar bulunuyor.
İş makineleri şirketi JCB'nin eski yönetim kurulu başkanı Philip Bouverat, "Güvenlik ve insani açıdan yapmanız gereken ilk şey, bombalanan alanları güvenli hale getirmek" diyor.
Bunu da enkazın ayıklanması, ayrılması ve ezilmesi süreci takip ediyor. Plastik ve çelik gibi malzemeler çıkarıldıktan sonra, kalan beton öğütülerek yeniden kullanılabiliyor.
Öğütülmüş beton, temelleri atmakta işe yarayabilir ama yine de büyük miktarda inşaat malzemesinin ithal edilmesi gerekecek.
Bouverat "Bu, sınırı geçen kamyonlarla yapılabilecek bir iş değil. Yapmamız gereken ilk şey, derin su limanı inşa etmek, çünkü o zaman binlerce konteyner yük getirebiliriz" diye de ekliyor.
Alan temizlendiğinde de su, kanalizasyon ve elektrik gibi temel hizmetlerin tekrar sağlanabileceğini söylüyor.

Su ve kanalizasyon
Temiz su, Gazzeliler için acil bir ihtiyaç.
UNICEF'in tahminlerine göre, bölgedeki 600 su arıtma tesisinin % 70'inden fazlası 7 Ekim 2023'ten bu yana hasar gördü ya da tamamen yok oldu.
Ateşkesin ardından, İsrail askerleri Gazze Şehri'nde ateşe verilen bir atık su arıtma tesisinin önünde poz verdi. Hasar, İsrail Ordusu'nun bu tesise yakın bir mevziden çekilmesinden hemen önce meydana geldi.
Atık su arıtımı, kanalizasyonun birikmesini ve hastalıkların yayılmasını önlemek için kritik öneme sahip.
Doktorlar, Gazze'de çocukları öldürebilen ishal hastalıklarının yüksek oranlarda olduğunu ve bazı bölgelerde kolera riski bulunduğunu belirtiyor.
Uydu görüntülerinde, Şeyh Eclin atık su arıtma tesisindeki biyokulelerde oluşan hasar görülüyor. Bu kuleler su arıtmadaki başlıca unsurlardan biri.
Gazze'de altı atık su arıtma tesisi bulunuyor. Gazze'nin su altyapısının onarımını denetleyen ve yöneten Sahil Belediyeleri Su İdaresi (CMWU) müdür yardımcısı Mahir Naccar "Hepsi hasarlı" diyor.
Savaşın başlangıcından bu yana, İsrail hava ve topçu saldırılarının yarattığı tehlike ve araç eksikliği nedeniyle onarımların büyük ölçüde aksadığını belirten yetkili, bazı tesislerin onarıldıktan sonra tekrar saldırıya uğradığını söyledi.
İsrail ordusu ise eylemlerinin "askeri gerekliliklere ve uluslararası hukuka uygun" olduğunu savundu ve Hamas'ın "İsrail vatandaşlarını tehdit etmesini" engellemeye çalıştıklarını iddia etti.
Gazze'de atık su arıtma tesislerinin yanı sıra, temiz içme suyu sağlayan tesisler de bulunuyor ve bunlar da büyük hasar aldı.
Nisan 2024 tarihli uydu görüntüleri, Gazze'nin kuzeyine ve Gazze Şehri'ne su sağlayan bir deniz suyu arıtma tesisinin hâlâ sağlam olduğunu gösteriyor. Ancak tesis Mayıs başlarında yıkılmıştı.
Naccar "Hasarlı su kuyularından, hasarlı şebekelerden, rezervuarlardan, taşıma hatlarından bahsediyoruz. Nereden başlayacağımızı bilmek çok zor. Öncelikle, hizmetlerin yaklaşık % 20'sini halka geri kazandırmak için en az 50 milyon dolara ihtiyacımız var" diyor.
"Toplam kayıp yaklaşık 1 milyar dolar, belki daha fazla."

Barınma
Uydu görüntüleri, Gazze Şehri'nin kuzeydoğusundaki Şeyh Rıdvan Mahallesi'nde oluşan yıkımı gözler önüne seriyor.
Ağustos ayında, İsrail ordusunun Hamas'ın "son kalesi" olarak adlandırdığı şehri işgal etmesinden önce, birçok sokak büyük ölçüde sağlam görünüyordu.
Geçen hafta ise, İsrail ordusunun bir üs kurmasıyla mahallenin büyük bir kısmı yerle bir edilmişti.
BM'nin uydu merkezi UNOSAT, savaş boyunca Gazze genelinde toplam 282 bin 904 ev veya apartmanın hasar gördüğünü veya yıkıldığını tahmin ediyor.
Ancak bu rakamlar büyük ihtimalle gerçek durumu yansıtmıyor. Çünkü İsrail'in Gazze Şehri'ndeki son saldırıları, örneğin Şeyh Rıdvan'daki yıkım henüz tabloya eklenmedi.
Bir grafik, konut hasar oranının 2024 yılının ortalarında nasıl keskin bir şekilde arttığını gösteriyor.
Bu artış, şehrin büyük bir kısmını harabeye çeviren İsrail ordusunun Refah'taki saldırılarıyla aynı zamana denk geliyor.
Gazze Şehri'nin işgaliyle önemli bir artış yaşanmış olması da muhtemel.
Gazze Şehri'nin belediyesi de yollarının % 90'ının hasar gördüğünü söyledi.
Washington merkezli düşünce kuruluşu RAND Corporation'ın kıdemli politika araştırmacısı Shelly Culbertson'a göre, Gazze'deki konutların yeniden inşası "onlarca yıl sürebilir."
"İsrail'in 2014 ve 2021 yıllarında Gazze'yi bombalamasının ardından konutların yeniden inşası yavaş ilerledi, çünkü İsrail çok sayıda inşaat malzemesinin çift amaçlı kullanılmasına izin vermiyordu" diyor.
"2014 ve 2021'deki gibi yeniden inşa ederlerse bu 80 yıl sürebilir. İyi bir planlama yapılırsa, daha az zaman alabilir.
"İyi planlama, mahallelere dönüşebilen kamplar tasarlamak ve insanların hasarlı evlerine geri dönmelerine ve yeniden inşa etmelerine yardımcı olmak."

Enerji
Gazze'nin elektrik sistemi, savaştan önce de baskı altındaydı. Sık sık elektrik kesintileri yaşanıyordu ve çoğu Gazzeli, her gün belli saatlerde elektrik alabiliyordu.
Geçmişten bu yana Gazze'nin elektrik ihtiyacının büyük kısmı, İsrail'e bağlanan elektrik hatlarından ve dizel yakıtlı Gazze Elektrik Santrali'nden karşılanıyordu.
Son yıllarda bazı çatılara ve kamu tesislerine güneş panelleri de eklendi.
11 Ekim 2023'ten bu yana, İsrail'in dışarıdan elektriği kesmesinin ardından Gazze'de neredeyse hep elektrik kesintisi yaşanıyor.
Tek istisna, temiz içme suyu sağlayan Güney Gazze tuzdan arındırma tesisine doğrudan elektrik verilmesiydi.
İsrail, bu tesise enerji vermeye 14 Kasım 2024'te yeniden başladı, 9 Mart 2025'te tekrar kesti ve ardından yeniden açtı.
Gazze Elektrik Santrali yakıt yetersizliğinden dolayı çalışamaz hale gelirken, güneş enerjisi tesisleri de büyük hasar gördü.
Elektrik şebekesinin büyük ölçüde çökmesiyle birlikte temel hizmetler sınırlı sayıdaki dizel jeneratörlere ve kalan güneş panellerine bağımlı hale geldi.
Dünya Bankası, Avrupa Birliği ve BM'nin bu yılın başlarında yaptığı ortak bir değerlendirmede, savaşın başlangıcından bu yana elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının % 80'inden fazlasının ya yok olduğu ya da kullanılamaz hale geldiği belirtildi.
Hasarın maliyetinin 494 milyon doları aştığı tahmin ediliyor.
Gazze Şeridi'ndeki elektrik tedarikini yönetmekle sorumlu Gazze Elektrik Dağıtım Kooperatifi (Gedco), Ekim 2023'ten bu yana bina ve tesislerinin % 70'inin yıkıldığını açıkladı.
Geçtiğimiz ayın sonunda şirket merkezinin vurulduğuna dair görüntüler de teyit edildi.
Gedco, olayın ardından yaptığı açıklamada, saldırının "şirketin idari ve teknik işlerini yönetme kabiliyetini doğrudan etkilediğini" söylemişti.

Tarım
Cibaliye'nin doğusundaki bir bölgenin uydu görüntüsü var. Savaş sırasında 4 kilometrekarelik ekili alanın -muhtemelen zeytin ve narenciye ağaçlarının- nasıl yok edildiği görülüyor.
Yıkılan arazinin içinden, büyük ihtimalle yakınlardaki Gazze Şehri'nin kuzey bölgelerine erişim sağlamak amacıyla İsrail ordusu tarafından yapılmış bir yol geçiyor.
Kent State Üniversitesi'nden Prof. He Yin'in yaptığı analizde, 10 Ağustos itibarıyla Gazze Şeridi genelinde yıllık mahsulün % 82,4'ünün ve ağaç mahsulünün %97'sinden fazlasının zarar görmüş olabileceği sonucuna varıldı.
Tarımdaki gerileme ve yardımlardaki uzun süreli kısıtlamalar, çatışma boyunca ciddi gıda güvensizliğine yol açtı ve Eylül ayında Gazze Şehri'nde açlık yaşandığı ilan edildi.
Unosat, bu düşüşü "yıkım, ağır araç faaliyeti, bombalama, top atışı ve diğer çatışma dinamiklerinin etkisine" bağlıyor.
Bouverat, tarımın toparlanabilmesi için arazinin patlamamış bombalardan, mermilerden ve mayınlardan "çok acil" temizlenmesi gerektiğini söylüyor.
"Kendi ürünlerini yetiştirebiliyorlarsa, kendilerini besleyebilirler ve bunu ne kadar erken yaparsak o kadar iyi olur" diyor.

Eğitim
Savaştan önce Gazze nüfusunun yaklaşık yarısı 18 yaşın altındaydı, dolayısıyla normal hayata dönüş için okulların yeniden inşası şart.
Okul binaları, çatışma boyunca yerinden edilmiş Filistinliler için sığınak haline geldi. Ancak sık sık da İsrail güçleri tarafından, Hamas ve bağlı örgütlerin "komuta ve kontrol" merkezlerine ev sahipliği yaptıkları iddiasıyla hedef alındı.
Gazze'de bir zamanlar 288 okul yöneten BM Filistin yardım kuruluşu UNRWA, tüm okul binalarının % 91,8'inin "tekrar işlevsel hale gelebilmesi için tamamen yeniden inşa edilmesi veya büyük çaplı tamirat çalışmaları" gerektireceğini söylüyor.
Yükseköğretim kurumları da bundan nasibini aldı.
Örneğin, Aralık 2023'te Gazze Şehri'nin güneyindeki El-Ezher Üniversitesi İsrail birlikleri tarafından havaya uçuruldu.
Bu alan, şu anda İsrail ordusunun savaş boyunca kurduğu birkaç askeri bölgeden biri olan Netzarim Koridoru'nun bir parçası.
Aynı akıbet, iki kilometreden daha az bir mesafede bulunan ve haftalarca geçici üs olarak hizmet verdikten sonra İsrail birlikleri tarafından yıkılan İsraa Üniversitesi'nin de başına geldi.

oncelikli-sayfa-16-resim-008.jpg

sayfa-16-resm-2-yedek.jpg

sayfa-16-resm-015.jpg

(BBC – 20.10.2025)

Bu yazı toplam 1132 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar