1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. Üniversitelerimiz Tercih Edilmiyor
Salih Sarpten

Salih Sarpten

Üniversitelerimiz Tercih Edilmiyor

A+A-

Sahte diploma iddiaları, akademik denetim eksiklikleri, kalite güvencesi mekanizmasının olmaması, akademik etik ve uluslararası akreditasyon süreçlerinin zayıf olması hem yerelde hem de uluslararası anlamda üniversitelerimize yönelik güvensizlik yaratıyor. Dahası bu durum, “kolay diploma” olgusuyla beslenerek KKTC yükseköğretimini duvara doğru koşar adım sürüklüyor.

Son 3 yılda YKS yoluyla Türkiye’den üniversitelerimize yerleşmek hakkı elde eden öğrencilerdeki azalma bu sürüklenmenin en belirgin göstergesi olarak karşımızda duruyor.

  • 2023 yılında KKTC üniversiteleri için YKS için 16.700 kontenjan açıldı, 13.728 öğrenci yerleşti. Yerleşme oranı %83 olmuştu.

 

  • 2024’te kontenjan sayısı 16.745 olarak belirlendi. Yerleşen öğrenci sayısı 12.180 oldu. 2024’de kontenjanların doluluk oranı %72’ye düştü. Ancak kayıt yaptıran öğrenci sayısı 9.698’e düşmüştü. Bu, üniversitelerimizi kazanan öğrencilerin bile bir kısmının burada okumak istemediğini gösteriyor.

 

  • 2025 yılı itibarıyla KKTC üniversiteleri için YKS kapsamında 17.017 kontenjan ayrıldı. Yerleşen öğrenci sayısı 11.587 olarak açıklandı. Bu yıl, yerleşme oranı %68’e geriledi.

2024’de olduğu gibi yerleşme hakkı elde eden her öğrenin kayıt yapmayacağı gerçeğinden hareketle, 2025 yılında üniversitelerimizin tercih edilebilirliği iyice düştü diyebiliriz.

  • Her geçen yıl TC’den gelecek öğrenciler için üniversitelerimizde kontenjanlar artıyor ama yerleşen ve gerçekten üniversitelerimize kayıt yapan öğrenci sayıları belirgin bir biçimde azalıyor. Yani üniversitelerimizin tercih edilmiyor.

 

  • Hiç kuşku yok ki bu azalma; burs olanakları, tanıtım kampanyaları, Türkiye’deki kontenjan daralmaları, Türkiye’de çok fazla sayıda üniversite açılmış olması ve KKTC’deki yaşam koşulları ile de yakından ilgilidir.

 

  • Öğrencilerin tercih motivasyonları sadece bölümdeki kontenjan rakamına bağlı değildir. Akademik başarı, üniversitedeki eğitim kalitesi, sosyal ve ekonomik faktörlerle de büyük etki ediyor. Sanıyorum ülkemiz son yıllarda bütün bu alanlarda oldukça zafiyetler yaşadı.

Kontenjanların sürekli artması, yükseköğretimde sadece niceliksel büyüme hedeflendiğini gösterir. Buna karşın yerleşme oranının giderek düşmesi nitelik anlamında üniversitelerimizin erozyona uğruyor anlamını taşır.

Yükseköğretimin planlaması sadece sayılar üzerinden yapılamaz. Daha çok üniversite, daha çok bina, daha çok öğrenci yükseköğretimi geliştirmek demek değildir. Planlama, öğretim kadrosu, altyapı ve öğrenci başarısı gibi niteliksel göstergelerle birlikte yapılmalıdır.

Üniversitelerimizin;

  • Kurumsallaşma, özerklik ve denetim sonunu var.
  • Nitelikli bilimsel araştırma yapamama sorunu var.
  • Öğretim elemanların özlük hakkı sorunları var.
  • Kabul, devam ve mezuniyet koşullarının belirsizliği sorunu var.
  • Üniversitelerimizin birbirlerini rakip görme sorunu var. Birbirlerinden öğrenci çalabilmek için her yolu mübah sayan bir anlayışları var.

Kâğıt üzerinde 100 bini aşan yükseköğretim öğrencisi, aktif olarak faaliyette bulunan 23 üniversitemiz var.

Üniversitelere devam eden bu kadar öğrenci olmadığı gibi toplum, bu 23 üniversitenin nerede olduğunu hatta adını dahi bilmiyor.

“Sahte diploma” ile “kolay diploma” arasına sıkışmış bir yükseköğretimimiz var. Bu nedenle de tercih edebilirliğimiz her geçen yıl giderek düşüyor.

Üniversiteleri, gelir getiren bir meta olarak görmeyen, bilimsel temellere dayanan, açık, şeffaf, amacı anlaşılır ve "veriye dayalı" bir yükseköğretim politikasına ihtiyacımız var. Hem de bir an önce…

tablo-004.png


Okumuş muydunuz?

Soru   : “Hangi yoldan gideyim?”

Yanıt   : “Nereye gideceğini bilmiyorsan, hangi yoldan gittiğinin hiçbir önemi yok.


Anlayana Gülmece

Ne Görüyorsun?

Evli çift birlikte tatile çıkarlar. Gittikleri yerde kamp kurarlar. Tatillerinin ikinci gününün akşamı güzel bir yemek yiyip uykuya dalarlar. Birkaç saat sonra kadın uyanır ve kocasını da uyandırır. Adam uyku sersemidir güzel bir rüyadan uyandırıldığı için de biraz kızgındır.

- "Ne oldu? Ne istiyorsun?"

-  "Yukarıya bak ve bana ne gördüğünü söyle. "

Adam gökyüzüne bakar ve cevap verir:

  • "Bunun için mi uyandırdın beni? Baktım işte. Bir sürü yıldız görüyorum, ışıl ışıl parlayan milyonlarca yıldız."

Karısı tekrar sorar:

  • "Peki, bu sana neyi gösteriyor?"

Artık iyice uykusu kaçan adam biraz düşünür ve cevap verir:

  • "Felsefi olarak, evrenin sonsuzluğunu ve onun karşısındaki önemsizliğimizi görüyorum. Astronomik olarak galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin varlığını görüyorum. Niye sordun bunu bana? Sana neyi gösteriyor?"

 

  • "Çadırımızı çalmışlar...''
Bu yazı toplam 1507 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar