Tuzluca, Mağusa Boğazı ve Sazlıköy’de olası gömü yerleri…
18 Kasım 2025 Salı günü Kayıplar Komitesi’ne Karpaz bölgesinde, Tuzluca’da (Patriç), Mağusa Boğazı’nda ve Sazlıköy’de (Livadya) bazı olası gömü yerlerini bir kez daha gösterdik…
Aslında herşey çok sevgili arkadaşım Hristina Pavlu Solomi Patça’nın iki sene önce kaybettiğimiz değerli arkadaşımız Ksenofon Kallis’in Dali’deki anma törenine katılmasıyla başlıyor bu konudaki gelişmeler… Kallis’in değerli eşi Galina tarafından düzenlenen anma töreninde, Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Ofisi Araştırmalar Koordinatörü Angeliki Anthusi’yle karşılaşıyor Hristina… Ve Kayıplar Komitesi’ne göstermiş olduğumuz çeşitli olası gömü yerleri hakkında konuşurlarken, Angeliki Hristina’ya Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üyesi Leonidas Pandelidis’le buluşması ve konuştuklarını ona da aktarması gerektiğini söylüyor. Hristina bunu kabul ediyor, “Ancak Sevgül de gelmeli çünkü bu olası gömü yerleriyle ilgili, o daha fazla bilgi sahibidir” diyor.
Ardından Angeliki benimle temasa geçiyor, ben de bu toplantıya Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üyesi Hakkı Müftüzade’nin de davet edilmesi gerektiğini söylüyorum, böylece söylenecek olan herşeye her iki toplumu temsilen Kayıplar Komitesi’nde görevlendirilmiş olan Üyeler de tanık olabilecekler… Toplantı bu şekilde ayarlanıyor ve Hristina, Angeliki, ben, Bay Müftüzade ve Bay Pandelidis, Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Ofisi’nde buluşarak, geçmişte Kayıplar Komitesi’ne özellikle Karpaz bölgesinde göstermiş olduğumuz olası gömü yerleri hakkında bir kez daha bilgi veriyoruz…
OLASI GÖMÜ YERLERİ…
Rahmetlik Kallis, Hristina, ben, o günlerde Kayıplar Komitesi Kazılar Koordinatörü olan Antropolog Okan Oktay, o günlerde Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Asistanı olan Murat Soysal, pek çok kereler Karpaz’a giderek bazı şahitlerle birlikte olası gömü yerleri göstermiştik… Bu olası gömü yerleri Mağusa Boğazı’ndan Komikebir’e (Büyükkonuk), Eptagomi’den (Yedikonuk) Livadya’ya (Sazlıköy), Kumyalı’dan (Koma du Yalu) Galatya’ya (Mehmetçik) uzanıyordu… Göstermiş olduğumuz bazı olası gömü yerleri kazılmış olduğu halde, bazı yerlere aradan yıllar geçmiş olmasına karşın hiç dokunulmamış, herhangi bir kazı yürütülmemişti. Bu yüzden zaman zaman YENİDÜZEN ve POLİTİS gazetelerindeki sayfalarımda “Hatırlatma” babında yazılar yayımlıyordum, bu olası gömü yerlerinin tozlu dosyalarda yitip gitmesine gönlüm razı değildi çünkü…
PATRİÇ KAVŞAĞINDA OLASI BİR GÖMÜ YERİ…
Bu olası gömü yerlerinden biri Patriç yani şimdiki adıyla Tuzluca girişindeydi… Bir okurum, 1974’te buradaki kavşağa yakın bir noktada bulunan efgalipto ağaçlarının altına bir Kıbrıslırum “kayıp” şahsın gömülmüş olabileceğini söylemişti bana… Okurum bana bilgi verinceye kadar geçmiş olan seneler içerisinde, efgalipto ağaçlarından birisi kesilmişti bile… Ekim ve Kasım 2017’de bu olası gömü yeri hakkında okurumun verdiği bilgileri, bölgenin bir uydu fotoğrafıyla birlikte yayınlamıştık bu sayfalarda – yani bundan tam sekiz sene önce…
Aslında burası “kritik bir bölge” haline gelmişti çünkü Mağusa-Karpaz yolu genişletme çalışmaları başlatılmıştı ve kavşağın çehresi de bu çerçevede değişmekteydi… Bu yolun yapımının sorumluları, kavşağın olduğu bölgeye prefabrik binalar koymuşlardı – bu prefabrik binalar, büyük olasılık yol inşaatında çalışacak olan mühendisler ve işçiler içindi…
Okuruma göre, Komikebir’de (Büyükkonuk) bir kahvehanede Eylül 1974’te bir sohbette bazı şeyler söylenmişti – kahvedeki bu sohbet esnasında bazı Kıbrıslıtürkler, Komikebirli bir Kıbrıslırum’un öldürülerek Patriç’e giden yol üzerinde sağ tarafta bir efgalipto ağacının altına gömüldüğünden bahsetmişlerdi… Okurumun vermiş olduğu bu bilgiyi ben de hem YENİDÜZEN, hem de POLİTİS’te yayınlamıştım, ayrıca 2017 yılında Kayıplar Komitesi’nin Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum Üyeleri’ne de yazarak bilgi vermiş ve kendilerine efgalipto ağaçlarının bulunduğu bölgenin koordinatlarını ve uydu fotoğraflarını da göndermiştim.
İlerleyen dönemde burada neden kazı yapılmadığını sorduğum bir Kayıplar Komitesi yetkilisi bana “Burada herhangi birşey yapmadık çünkü Patriç’ten (Tuzluca) herhangi bir “kayıp şahıs” yoktur” demişti… Ben de Kayıplar Komitesi’nin bu yetkilisine buraya gömülmüş olabilecek olan “kayıp şahsın” Patriç’ten değil Komikebir’den olduğu yönünde bilgi olduğunu, bunu yazmış olduğumu, Kayıplar Komitesi’ni de 2017’de bu şekilde bilgilendirmiş olduğumu söyleyince bu yetkili yazılarımı okumamış olduğunu itiraf etmiş ve kendilerinin bu olası gömü yerinin Patriç’le ilgili olduğunu zannettiklerini söylemişti, böylece burasıyla ilgili herhangi bir çalışma yapılmamıştı… Bu konuda duyduklarımdan şoke olmuştum ve Bay Leonidas ve Bay Hakkı’yla toplantımızda da bunu aktarmıştım…
LİVADYA’DA BİR TARLA…
Bir diğer olası gömü yeri de Livadya’daydı (Sazlıköy). Bir okurumuz bize traktörünün bir boşluğa gömüldüğü bir tarlada bir noktayı göstermişti… Hatırladığı o noktada bildiği bir kuyu vardı…
Eylül 1974’te bir gece, bölgedeki arkadaşları kendisine, “Bu gece silah sesleri duyarsan korkma… Davlos Papazı’nı ve Andrikko’yu obir tarafa yolladacayık” demişlerdi…
Gerçekten de o akşam silah seslerini duymuştu bu okurumuz ve sabahleyin de kendisine traktörünü alıp gidip sözkonusu tarlayı sürmesi söylenmişti – o kuyunun bulunduğu tarlaydı bu… Bu tarla, bir gece önce bazı Kıbrıslırum “kayıplar”ın öldürülerek gömüldüğü tarlaydı… Kayıplar Komitesi bu tarlanın bir kenarında bazı kazılar yürütmüş ancak okurumuzun göstermiş olduğu noktada herhangi bir kazı yapmamıştı… Bu tarla ve tarladaki kuyuyla ilgili olarak da “Hatırlatma” yazılarımda yazılar yazmıştım çünkü burasının da “Unutulmasını” istemiyordum…
Bir diğer kuyunun bulunduğu bir başka tarlada, bir diğer gömü yeri göstermiştik – bu da, şimdi sözünü ettiğim tarlanın hemen yakınındaydı… Göstermiş olduğumuz o tarladaki kuyuda yürütülen kazılarda üç “kayıp” bulunmuştu – bunlardan birisi Davlos Papazı Papahrisostomos Hristofi ile Komikebir’den “kayıp” Yasumis Yeorgiu Kavalieru Uttumbos idi – üçüncü bir “kayıp şahıs” daha bulunmuştu kuyuda ancak kimliklendirme çalışmalarında DNA eşleşmesi çıkmamıştı… Bu iki tarla yanyanaydı…
MAĞUSA BOĞAZI’NDAKİ EFGALİPTO AĞAÇLARI…
Kazı yapılmamış olan bir diğer olası gömü yeri de Mağusa Boğazı’ndaydı, bu yeri de buraya bizzat kendisinin bir Kıbrıslırum’u gömmüş olduğu bir şahitle (çünkü kendisine öyle emir verilmişti) birlikte birkaç kez Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiştik. Şahitle ve Kayıplar Komitesi yetkilileriyle buraya gitmiştik, sonrasında Kayıplar Komitesi’nin farklı araştırma görevlilerine birkaç kez burayı göstermiştik ancak hiçbir şey olmamıştı ve oraya her gittiğimizde, toprakla oynanmakta olduğunu da görüyorduk… Bu yerle ilgili de “Hatırlatma”lar yayınlıyordum hem YENİDÜZEN, hem de POLİTİS’te… Neden kazı yapmamış olduklarını sorduğumda, aldığım yanıt, “Orada ölü olduğu bilinen bir şahıs gömülü olduğu için kazı yapmayacağız” olmuştu… Ancak orada bir “kayıp şahsın” değil de “ölü olduğu bilinen şahsın” gömülü olduğundan yüzde yüz nasıl emin olunabilirdi ki?
İlerleyen dönemde ortaya çıkacaktı ki, Kayıplar Komitesi’nin orada gömülü olduğunu zannettiği “ölü olduğu bilinen şahıs”, bir başka noktada gömülü olan üç kişiden biri olarak yüzde 96 DNA eşleşmesiyle kimliklenirilmek üzereydi… Davlos Papazı ve Uttumbos’la birlikte bulunan üçüncü şahıs, bu “ölü olduğu bilinen şahıs” gibi duruyordu… Kayıplar Komitesi, “ölü olduğu bilinen” şahıslar için kazı yürütmüyor, yalnızca resmi “Kayıplar Listesi”nde olanlar için kazı ve araştırma yürütüyor… Ve kimliklendirmelerde de yüzde 99 DNA eşleşmesi hedefliyor. Ancak tüm bunlardan bizim anladığımız oydu ki, Mağusa Boğazı’nda efgaliptoların altında gömülü olan şahıs, Kayıplar Komitesi’nin varsaydığı “ölü olduğu bilinen” kişi değil, başka bir kişiydi, bir başka “kayıp şahıs”tı…
KARPAZ’I TEKRAR ZİYARET EDİYORUZ…
18 Kasım 2025 Salı sabahı, Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Ofisi Araştırmalar Koordinatörü Angeliki Anthusi, Leymosun’da Hristina Pavlu Solomi Patça’yı arayarak Lefkoşa’ya geliyor… Biz de Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Araştırmalar Koordinatör Yardımcısı Ahmet Esnaf’la birlikte onları Ledra Palas barikatından alıyoruz ve bir kez daha Karpaz bölgesine gidiyoruz, bir şahitle buluşmaya ve bu yazıda sözünü ettiğim olası gömü yerlerine bir kez daha bakmaya gidiyoruz. İlk durağımız bir kişinin 1974’te gömülmüş olduğu Mağusa Boğazı’nda sözünü ettiğim efgalipto ağaçlarının altı… Efgalipto ağaçlarının çevresi tellenmiş ve ön tarafa da dev tabellalar asılmış bir inşaat şirketi tarafından… Kayıplar Komitesi eğer burada kazı yapma niyetindeyse, bunu hemen yapmalı çünkü bu durum “acil bir vaka” sınıflandırmasına giriyor – her an, bu noktada dev bir inşaat başlayabilir çünkü… Görünen şekil bu yani…
LİVADYA’DA BİR TARLA…
Ardından bir köyden şahidimizi alıyoruz ve birlikte Livadya’ya, Eylül 1974’te traktörünün çukura düşüp gömülmüş olduğu tarlaya gidiyoruz…
Şahidimiz Kayıplar Komitesi’nin bu tarlada hangi noktada kazı yapmış olduğunu göstererek, kuyuyu bulmak maksadıyla nerede kazı yapmaları gerektiğini işaret ediyor… “Çocukluğumdan hatırladığım, çok derin bir kuyuydu bu” diye anlatıyor… “Ve içinde su da yoktu…”
“Andrikko’yu neden Livadya’da (Sazlıköy) öldürmek istesinler? Sazlıköy’le bağlantı neydi?” diye soruyorum okurumuza/şahidimize…
“Andrikko” diye anlatıyor, “Galatya’daki Kulüp’te tutuluyordu… O günler yani Eylül 1974’te öldürmeler durduydu… Belki de öldürme olayları durdurulsun diye emir geldiydi… Benim duyduğum gadarıynan birkaç defa Denktaş’a gitmişler ve Andrikko’yu öldürmek için izin talep etmişler, Denktaş’a da bu adamın EOKA’cı olduğu vs gibi iddialar dile getirmişler… Bu adam, bölgenin en zengin adamlarından biriydi… Ona Komikebir’in Zengin Adamı deniyordu, belki de onu öldürmek isteyenler, onun sahip olduğu şeyleri kapmak isterlerdi… Bunun için öldürmek istemiş olabilirler adamı” diyor…
“Bu adamı Galatya’da (Mehmetçik) tutuyorlardı” diye devam ediyor… “Belki de onu Galatya’da öldürmek istemediler çünkü öldürme olayları durduğu için, onu öldürmekle suçlanmak istemediler… Ve belki bu yüzden onu buraya, Sazlıköy’e (Livadya) getirdiler ve burada öldürdüler belki da… Bilmeyik ki… Bütün bunlara karışanlar ya da bilgisi olanlar, çoğu öldü gitti” diyor…
Okurumuza yürekten teşekkür ederek gidip onu evine bırakıyoruz…
KOMİKEBİR MEZARLIĞI…
Okurumuzu evine bıraktıktan sonra, geri dönerken Komikebir’in Kıbrıslırum Mezarlığı’nda duruyoruz… Geçen sene, Londra’da yaşayan Komikebirli Eleni ve Olia’yla birlikte Hristina, bu mezarlığı temizlemek üzere bir kampanya yürütmüşlerdi ve gelip mezarlığı temizlemişlerdi… İşte bu mezarlıkta Hristina 1974’te öldürülen ve sonra da yakılan Eleni Anastasi’nin (Stasullu) mezarını buldu… Eleni Hanım’ın ailesi, onun evinin avlusunda gömüldüğünü zannetmekteydi oysa mezarlıkta gömülmüş… Hristina bu mezarı Angeliki’ye gösteriyor…
PATRİÇ KAVŞAŞI…
Son durağımız ise Patriç (Tuzluca) kavşağı… 2017’de okurumun söz ettiği olası gömü yerini gösteriyoruz ve fotoğraf çekiyoruz… Şimdi artık yol inşaatında çalışanlar için çok sayıda konteyner konmuş buralara…
Lefkoşa’ya dönüyoruz… Okurumuz/şahidimize bize bilgi verdiği için, Hristina’ya bizimle birlikte Karpaz’a geldiği için, Kayıplar Komitesi’nden Angeliki ve Ahmet’e de bu ziyareti ayarladıkları için yürekten teşekkür ediyorum…
Bu konularda daha ayrıntılı bilgi sahibi olan okurlarımı, isimli veya isimsiz olarak beni aramaya davet ediyorum… Telefon numaralarım 0542 853 8436 ve 00 357 99 966518… İsimli veya isimsiz, farketmez, konuşalım ki gelecek kuşakların önünü açmak için bu yaraları sarmaya devam edelim…

Hristina ile Mağusa Boğazı'ndaki olası gömü yerinde...

Patriç kavşağındaki efgaliptoların yakınında...







