1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Türkiye’nin görmek istediği KKTC buysa, beytambal galsın!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Türkiye’nin görmek istediği KKTC buysa, beytambal galsın!

A+A-

Mesele Türkiye’yi yönetenleri eleştirme meselesi değil!
Çünkü öyle olsaydı, zamanında Annan Planı’na destek verdiği için Recep Tayyip Erdoğan’a ana avrat küfredenler, bugün önemli makamlarda en yağcı, en yalaka sandalyeye oturamazdı!
Mesele, “dönebilme” veya “iyi yağ çekebilme” yeteneği olmalı!

-*-*-

Denktaş’a sövüyordu mesela bir tanesi; 12 sayı yayınladığı dergiciğinde, Türk Ordusu’nun ne işgalciliğini bırakmıştı, ne kötülüğünü… Hatta aynı kişi, Türk Bayrağı’nı yakma cüretini göstermişti.
Annan Planı döneminde de Erdoğan’ı baş düşman ilan etmişti neredeyse…
Şimdi “baş Türkçü!”…
Türkiye’yi yönetenler de bu tiplere bayılıyor…

-*-*-

Demek ki asıl önemli olan, “dönüp, biat ve yalakalıkta kusur etmemek”…
Yani, bir şekilde asla aklını kullanmamak, ne denirse yapmak…

-*-*-

Mesela çalacaksınız, çırpacaksınız, devleti veya Türkiye’den de zaman zaman gönderilen parayı çar çur edeceksiniz; hiç sorun olmaz ama düşünmeyeceksiniz, eleştirmeyeceksiniz, çözüm ve barış istemeyeceksiniz; hayatınızda tek bir dua bilmeseniz ve bir kez dahi cami yanından geçmeseniz bile, şimdi en azından Cuma namazını kaçırmayacak ve sürekli el pençe divan duracaksınız!
Tamamsınız!
Vekilsiniz, bakansınız…
Olmadı müsteşar, müdür…

-*-*-

Takım elbisecikler da cilet!
Sakal traşlı!
Alkolü gizleyelim beyler!
Ve eğer mümkünse, badem bıyık sistemine geçebilirsiniz!

-*-*-

Bakın, 2020 yılında Girne Hastanesi bitecekti…
Efendim, müteahhitler mağdur oldu, tüzük hatalıydı, oydu, buyduyu geçtim…
Hükümet, müteahhitlerin mağduruz da mağduruz ağlamasını dinledi; hastane ihalesi iptal edildi…
Belki 60 milyon TL’ye, hadi bilemediniz 100 milyon TL’ye 2020 senesi sonunda bitirilecek olan o hastane, şu anda atıl…
İhalesine çıkılamıyor.
Çıkılsa, bu günkü fiyatlarla 250 milyon TL’ye nah bitirilecek!

-*-*-

Bunlara sebep olanlar Türkiye’ye girebiliyor ama…
Bu halka hastane yapamayıp mağdur edenler; vergi mükelleflerinin ya da Türkiye’nin en az 200 milyon TL zarara uğramasına sebep olanlar, ellerini kollarını sallayıp Türkiye’ye girebiliyor.
Kısacası, “Kıbrıs’ta barış engellenemez” demek; 200 milyon TL’yi buharlaştırmaktan çok daha büyük bir suç!
Ne diyorsunuz Ekselansları Ali Murat Başçeri?
Sorar mısınız, mesela TC’deki sayın bakanlar bu konuda ne düşünüyor?

-*-*-

Bakın bir örnek daha vereyim sizlere…
Kıbrıs’ta çam ağaçlarının en ciddi sıkıntılarından biri çam kese böcekleridir…
Bu böceklerle mücadele kapsamında, Kasım ayına kadar ilaçlama yapılması için bir bütçe kalemi ayrıldı.
Daha sonra bu para başka bir kaleme aktarıldı.
Tarım Bakanı, Maliye Bakanı, Başbakan hepsi UBP’den…
Şimdi ne oldu?
Binlerce, evet binlerce çam ağacı ciddi tehlike altında…
Bundan daha büyük, bundan daha iğrenç bir ihmal ya da suç mu arıyorsunuz?

-*-*-

Bunlara sebep olanlar yeniden bakan oldu…
Yakın bir zamanda yağ çekme merasimi maksadıyla Ankara’ya da gidecekler…
Yine halkın parasından yüz binlerce TL’ harcayarak üstelik!
Harcırahlar da Sterlin üzerinden; ki bu da ayrı bir mesele!
Ve belki de Erdoğan ile Oktay ile Soylu ile el sıkışacaklar… 
“Aferin, aferin” alacaklar!

-*-*-

Neden?
Nedeni gayet açık!
İhmal, rüşvet, yalan, çalmak, ihalelerden komisyon almak, hesap vermemek, batırmak serbesttir…
Yeter ki yağını çek, selamını dur, saygını göster, el pençe divan, tamam!
Ama sakın “Kıbrıs sorunu çözülmeli” deme…
Hele hele kalkıp da, “Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün en önde gelen sorumlularından biri Türk dış politikasıdır” gibi bir saptama yapma!

-*-*-

Bu mudur sizin “iyi yönetim” anlayışınız?
Bu mudur sizin “TC – KKTC kardeşliği mantığınız?”…
Eğer buysa, alkışlıyorum!
Ve size bravo diyorum!

-*-*-

Kıbrıslı da der ki, “devlet dediğiniz bu garabet, başınızdan bin beytambal galsın!”
 

 


Demokrasi mi sömürgecilik mi?


Türkiye’nin onaylamadığı isim bakan olamıyor.
Türkiye derken, “yetkili kişiler”den söz ediyorum… 
90 milyon nüfuslu ülkede, KKTC Bakanlar Kurulu için referandum yapıldığı falan yok…

-*-*-

Artık vatandaş gayet sessiz ve de sakin bir şekilde bu durumu “kanıksadı”…
İçine sindirdi…
Özümsedi…
“Tahsin abi mutlaka bakan kalmalı…” diyormuş Türkiye’den bazı önemli kişiler…

-*-*-

Kimse bir şey demiyor!
Seçime girdi kaybetti…
Son seçime girmedi…
Ama dışişleri bakanı kalmalı…
Peki neden?

-*-*-

Vatandaşın ama en başta da UBP’lilerin hiç umurunda değil…
“Türkiye onaylamadı, iki bakan değişecek” diye yazılar yazılıyor, yorumlar yapılıyor…
Levent Özadam yazdı… 
Ve Özadam, bir yerden bilgi almasa, bunu yazmazdı… 

-*-*-

Yani sevgili UBP’liler, gerçekten hiç mi umurunuzda değil bu durum?

-*-*-

Sonra da “bunun adı sömürgeciliktir” veya “açıkça işgalciliktir” dendiğinde köpürüyorsunuz!
E peki nedir bu sistemin adı?
Siz koyun lütfen ya hu!
 


salmon.jpg

Biz “keklik ve tavşan tükendi” diye tartışıyoruz… “Ne av kaldı doğru dürüst ne de av alanı” diye ağlıyoruz… Tüm Avrupa’da serçe nüfusunda ciddi azalma olduğu konuşuluyor… Bizde de çocukluğumuzun serçe cıvıltısı çok azaldı… Ama küresel ısınma nedeniyle tüm Dünya’da çok ciddi sorunlar yaşandığı da konuşuluyor… Örneğin Alaska’da somon balığı ciddi anlamda sıkıntı yaşıyor… 2019’da sadece bir bölgede 2,5; 2020'de ise neredeyse 5 milyon Dolarlık somon balığı ticareti yapılmış ama bu yıl bu rakam 50 bin Dolar civarında gerçekleşmiş… Balığı temel gıda olarak yıl boyunca tüketen yerel topluluklar yanında, tüm Dünya için önemli bir felaket… Koronavirüstü, Ukrayna – Rusya Savaşı’nın felakete dönüşmesi endişesiydi derken; küresel ısınma felaketini es geçtik son dönemde ama sanırım bizden bir ya da iki sonraki nesil bizim göremeyeceğimiz dertler görecek… Üzgünüm ama öyle…

 

 

Bu yazı toplam 2559 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar