1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Toplum Mühendisliğine Karşı Barış Mühendisliği…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Toplum Mühendisliğine Karşı Barış Mühendisliği…

A+A-

 

Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki çıkarları ve güvenliği için Kıbrıs önemli bir ada; adada Kıbrıslı Türk mevcudiyeti de önemli bir olanak… Türkiye, Kıbrıslı Türkler üzerinden bu çıkarlarını ve güvenliğini sağlamaya ve sürdürmeye çalışıyor.

Ancak, Kıbrıslı Türklere yeterince güvenmiyor ve onlarca yıldan beri, kendisi için ‘sıfır risk’ taşıyan bir Kıbrıs Türk halkı yaratmaya çalışıyor. Kimi Türk hükümetlerine göre Kıbrıslı Türkler yeterince Türk değildi, kimilerine göre de yeterince Müslüman değildi; dolayısıyla güvenemiyorlardı ve güveni sağlamak için Kuzey Kıbrıs’ta toplum mühendisliğine hep ihtiyaç duydular…

Son dönemlerde Kıbrıs sorunu çözüm sürecinde “Hep bir adım önde olacağız”  diyen Türkiye, Kuzey Kıbrıs’ta toplum mühendisliği marifetiyle Kıbrıs Türk kimliğini değiştirme çabalarını daha da yoğunlaştırdı. Kuzey Kıbrıs’ta Türkiye’ye ekonomik bağımlılık yaratılmış olmasına ve sadece ‘Türkiye taşeronu’ hükümetlere izin verilmesine rağmen, Türkiye hükümeti, Kıbrıs Türk kimliğini hala daha istediği hale getiremedi. Şimdi artık bir taraftan eğitim sistemini tümden ele geçirmek, diğer taraftan da nüfus yapısını Türkiyelileştirmek üzere çalışıyorlar…

Taşeron hükümet eliyle, bir taraftan eğitim sistemine nüfus ederek okulundan - kitabına kendi insan modelini üretecek eğitimi kurgulamaya çalışmakta, diğer taraftan da sürekli yurttaşlıklar verilerek ülkedeki demografik yapıyı değiştirmektedir… Ekonomik olarak bağımlı hale getirdiklerini, kültür olarak da benzer yapmak, benzemeyenleri de Kuzey Kıbrıs’a taşıdığı nüfus içinde etkisiz unsur yapmak stratejisi var… Yani “Türkiye’de ne varsa, Kuzey Kıbrıs’ta da olacak” diyenlerin ne kastettiği kesinleşti; Kuzey Kıbrıs insanını kendilerine benzetmek üzere toplum mühendisliği yapıyorlar; benzemeyenleri de benzetecekler…    

Türkiye hükümetinin toplum mühendisliği yöntemine karşı Kıbrıslı Türklerin etkin yöntemi ‘Barış Mühendisliği’dir. Crans-Montana hayal kırıklığından sonra, barış güçlerinin atalete girmesi, Türkiye ve taşeronlarının işini kolaylaştırmaktadır; bundan rahatsızlık duyanlar pasif ve dağınık direniş içindedir. Öncelikle, barış sürecinin bu yakınlarda bir sonuç üretmeyeceğini bilerek ve fakat sonuca gidene kadar barışacak olan halklar arasında yakınlaşmayı, işbirliğini, geçmişin yaralarını birlikte sarmayı gerçekleştirmek, kalıcı barışın kurulmasına önemli bir zemin hazırlayacaktır. Onun için barış ‘mühendisliği’ gerek, bu çalışmaların tasarlanması, üretilmesi ve kullanıma sunulması gerek; özellikle görüşmeler sırasında ortaya çıkan ve çözümlenemeyen hassas konularda çalışılması gerek...

Kim yapacak?! Barış güçlerini oluşturan siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri birlikte yapacak. Bu şimdiki dönem bir orta vade durgunluk dönemi olacaktır; sonrasında gelişebilecek çözüm görüşmelerinin sonuca ulaşmasında verimliliği artırmak için bu dönem kullanılabilmelidir.

Hala daha Kıbrıslı Türk büyük çoğunluğun Kıbrıslı Rumlara karşı güvensizliği vardır; Kıbrıslı Rumlar da bunu ya anlamıyor, ya da anlamazdan geliyor ve karşılığında da kendi korkularını öne sürüyor. İki halkın sivil toplum örgütleri ve siyasi partileri aracılığıyla kitlelerle bu korkular paylaşılmalı, çözümlemeleri birlikte aranmalı, tasarlanmalı, bulunmalıdır. Güvenlik konusunu çözümleyecek mühendislik tasarımları, görüşmelerin hızla sonuçlanmasına yardımcı olacaktır.     

İki halkın tam siyasi eşitliğinin sayısal anlayışla kilitlenmesini açacak anahtarı gene barış mühendisleri tasarlayacaktır. “Hepimiz Kıbrıslıyız” romantizmine kapılmadan, siyasi eşitliğin sürdürülebilir barış için önemini, nüfusuna bakılmaksızın AB’yi oluşturan tüm ülkelerin dönüşümlü başkanlık yapması düzeni ile halklara anlatabilmek gerek.

Barışın, varılacak bir hedef değil, birlikte çıkılacak bir seyahat olduğunu ve seyahat boyunca tarafların birbirine güvenini artırması, karşılıklı bağımlı ekonomik ve siyasi yapı oluşturması ile Kıbrıs’ta barışın ve yaşamın sürdürülebilir olmasının sağlanacağı halklara anlatılmalıdır. İki tarafa da çözümsüzlük sürecinin uzaması ve statükonun kalıcılaşmasının tehdit ve tehlikeleri barış güçlerinin mühendisliği ile anlatılmalıdır.

Kıbrıs Türk kimliğinin korunmasına direngenlik, çözüm ve barış umutları ile doğru orantılıdır. Görüşme sürecinin kapatılmasını isteyen statükocuların, Kıbrıs Türk kimliğini değiştirmek isteyen toplum mühendislerinin taşeronu olması bir rastlantı değildir. Barış mühendisleri, barış yolculuğuna birlikte çıkacak olan iki halkın gelecek için hazırlıklarını gerçekçi beklentilerle yaparsa, toplum mühendislerinin işi akamete uğratacaktır.

Barış güçleri de kendi içinde barışık olmalı, barış güçlerini oluşturan örgütler herhangi bir rekabet veya üstünlük davranışlarına girmeden, ‘Barış Mühendisliği’ konusunda birlikte sinerji yaratarak çalışabilmelidir.

Toplum Mühendisleri bildik Kıbrıs Türk kimliğini nicel ve niteliksel olarak ortadan kaldırmaya çalışırken, ‘Barış Mühendisleri’nin boşa harcanacak zamanı olmamalıdır.            

 

Bu yazı toplam 2440 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar