Tatminkâr Açıklama (!)
Kurşun sıkmak için 600 bin TL.
Ülkeye girmek için “tatminkâr açıklama” yeterli.
Bu kadar net!
Ne kadar pespayelik varsa, ne kadar yüzsüzlük, “dava” diye başla bağırmaya, hepsi unutulur.
Yine mi olmadı?
O zaman ağla!
“Egemen, eşit” dersen, hokus pokus…
Şapkadan tavşan çıkar, eğer henüz çalınmamışsa…
★★★
Birkaç gün geriye doğru gidelim isterseniz.
Zamanın ipini gevşetip, kurşun izlerini takip edelim.
Türkiye’de iki kişiyle anlaşmış.
600 bin liraya…
Gelecek, sıkacak, gidecek.
Öyle yaptı.
Bir sabah Alsancak’taki evi kurşunladı.
İçişleri Bakanı dedikleri Dursun Oğuz, “Muhaceret sorgulamasında tatminkâr açıklama yapamayanlar, elini kolunu sallayarak artık ülkeye giremez” sözünü söyledikten 48 saat sonra sanırım…
Tatminkâr açıklamayı yapmıştı muhtemelen (!)
★★★
Biraz daha geriye gidelim, bir hafta kadar önce gelen tetikçi biraz daha “ekonomik”.
250 bin liraya anlaşmış.
Türkiye’den aynı gün geldi, Çatalköy’deki bir arabaya sıktı.
“Yabancı” da sayılmıyor.
“KKTC’yi tanıyan ülkeler” bağlamında…
Tetikçilik son dönemde adeta ikili anlaşma kapsamında…
(Mecaz bu!
Şimdi ciddiye alır, "Böyle bir anlaşma yoktur" diye açıklama da yapar İçişleri!)
★★★
Biraz daha geriye gidelim mi?
Pansiyon odasında yakalanan kiralık katili hatırlıyor musunuz?
Ya da trafik kontrolünde ele geçirilen mermileri…
Kafede otururken üstü arananı?
Gece kulübünün kapısına dört el ateş…
Bir apartmana altı el…
Restoran işletmecisinin ayağına bir el…
“İş insanına suikast için KKTC’ye gönderilen tetikçi otelde yakalandı…”
Hepsi son birkaç sene...
Siz hele “tetikçi, KKTC” yazınız internet arama motoruna…
Yanacak gibi oluyor motor...
★★★
Ülke bu halde ama hâlâ “bayrak gönderde” diye nutuk atıyorlar.
Ne ilgisi var?
Ne ilgisi var, sürekli “milli dava” anlatmanın, bunca kirlilik, güvensizlik, huzursuzluk, değersizlik içinde
Milliyetçiliğe, fanatizme, ayrılıkçı siyasete, düşmanlığa sarılmak daha nereye kadar?
Tetikçiler güneyden gelmiyor, farkında mısınız?
Bu kara para, bu talan, bu yalan düzenini kuzeyden yönetiyorlar.
★★★
Gençliğin geleceğini köreltenler, “bayrak”la perdeliyor günahlarını.
Tetikçileri durduramayanlar, “vatan”la susturuyor eleştiriyi.
Yabancılaşmanın, yoksulluğun, kayırmacılığın, güvensizliğin, yolsuzluğun, rüşvetin, kara paranın üzerini duygu sömürüsüyle örtüyorlar.
“Orman arazileri peşkeş çekiliyor” diyorsunuz…
“Ecdadımız” üzerinden bir hamaset başlıyor.
Ama insanlar artık inanmıyor.
Bu istismar bezdirdi, bıktırdı, usandırdı.
Gözyaşına da kanmıyor, duygu sömürüsüne de çoğu insan…
Kendi gözyaşının gerçekten aktığı yerde, samimi, sahici, yaratıcı, nitelikli bir yönetim aklı arıyor.
Umut istiyor.
Geleceğini görmek istiyor…
Mücadelesine saygı istiyor; haysiyetli bir siyaset, kaliteli bir yaşam ve yeniden doğmak istiyor bu toplum…
Bu kadar net!