Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

SUS PAYI

A+A-

“Önce saatlerimizi değiştirdiler” dedi birisi, “şimdi plakaları da değişiyorlar”…

- Türkiye’ye uyum için mi, diye sordum!

“Hiç kuşkum yok” dedi.

Kimi zaman aşırı bir “evham” mı var, kendimi sorguluyorum.

Toplumsal bir “travma” yaşıyoruz.

Senelerin birikimi bu...

- “Yollarda, Türkiye plakalı araçlar arttı, beyaz plakalar hemen fark ediliyor, bunu önlemek için şimdi tümünü beyaz yapacaklar” diye katıldı sohbete, bir başka dost...

Ne diyebilirsin ki, alınan kararın mantıklı bir açıklaması yok çünkü...

Eğer ortada bir “ihtiyaç” yoksa…

Bilimsel bir veri...

Toplumu ikna edici sebep söylenmemişse.

Ön yargılar giriyor devreye…

Birisi de dedi ki, “Önce plakalar değişecek, daha sonra trafiğin yönü…”

Hani tepkisel bir lafımız var ya, “Yok deve!”

“Olmaz” dedim, “Böylesi bir girişim cinayet olur... Yol ve can güvenliğini sarsar…”

İkna edemedim tam karşımdaki dostu...

Bakanlar Kurulu kararları geldi önüme…

Bir tomar yeni yurttaşlık var, yine…

9 (1) (c) maddesi…

‘ZORUNLU YURTTAŞ’…

Bu kadar çok “zorunluluk” niye sahi ?!

….

“Bunları hiç iktidara getirmemek lazım” dedi, bir başka dostumuz…

Hemen yanındaki itiraz etti.

- Ne fark eder ki?

- Nasıl yani?

- Toplum bunlara başa gelecek kadar oy vermedi zaten! Bak, yine geldiler…

“Sağ” iktidarlara alternatif, yine “sağ” siyaset isteniyor, görmüyor musunuz?

“Zorunlu” yurttaşlığa ses etmeyenler...

“Polis devleti”ne başkaldırmayanlar...

Oysa bir ülkenin en “kutsalı” yurttaşlık…

Demokrasi, insan hakları can damarı...

Evinize “yeni” insanlar alıyorsunuz, “iradeniz”e ortak!

Birini ‘yaka paça’ atarken, binini ‘yaka paça’ içinize sokuyorsunuz!

Ama bir “ajanda” için kopartılan fırtınanın yanına yanaşmıyor, buna gösterilen tepki...

Bir ‘ajanda’ kadar ayıplanmıyor, onca çirkin, onca mide bulandırıcı ‘ajan’ın hali!

Adanın kuzeyini “Türkiyeleştirme” operasyonu çok eskiye dayanıyor…

1960’lar öncesine hatta…

Ama hep bir “sus payı” giriyor araya!

İşe yarıyor güç, makam, çıkar, para!

...

Plakalar niye beyaz olacak? Bilmiyoruz!

Ama “yüreklerimiz” kararıyor!

Açık seçik hissediyoruz...

Bu yazı toplam 2148 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar