1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. SİYASETTE CİNSİYET KOTASINA BAKIŞ
SİYASETTE CİNSİYET KOTASINA BAKIŞ

SİYASETTE CİNSİYET KOTASINA BAKIŞ

SİYASETTE CİNSİYET KOTASINA BAKIŞ

A+A-

Feminist Atölye
info@feministatolye.org


2013 erken genel seçimi ardından mecliste yasal ve anayasal değişikliklere ilişkin yapılacak düzenlemeler, yavaş yavaş ülke gündemini meşgul etmeye başladı. Bu bağlamda geçtiğimiz hafta içerisinde feminist milletvekili Doğuş Derya, meclis genel kurulunda Siyasi Partiler Yasası’nda cinsiyet kotasına ilişkin yapılacak değişikliklere yönelik gündem dışı konuşma yaptı. Söz konusu konuşma ve yapılacak değişiklikler farklı kesimler tarafından yorumlandı. Özellikle sağ ideolojiye sahip vekillerin açıkça olumsuz eleştiri yaptığı konuşmanın, ilerleyen günlerde renkli tartışmalara zemin hazırladığını söylemek mümkün. Feminist Atölye olarak kotanın demokrasi, eşitlik ve adalet meselesi olduğunu düşünüyor ve bu alandaki görüşlerimizi sizinle paylaşıyoruz.

20. yy’ın ikinci yarısına damgasını vuran özgürlük hareketlerinden bir tanesi hiç kuşkusuz 2. Dalga Feminist hareket olmuştu. Bu hareketin kadının insan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda verdiği dönüştürücü mücadeleler, 1970’li yıllara gelindiğinde dünyanın birçok ülkesinde deneyimlenmiş, 1975 yılında Meksika’da düzenlenen Birleşmiş Milletler 1. Kadın Konferansı’nda da evrensel prensiplere tercüme edilmeye başlanmıştı. Meksika Konferansı’nın en önemli yanı, katılımcı ülkelerin kadınların siyasi, ekonomik ve sosyal alanda maruz kaldığı eşitsizlikleri gidermek üzere birçok yasal ve politik düzenlemeye gitme taahütlerinde bulunmalarıydı. “BM Kadın 10 yılı” olarak ilan edilen 1975-85 arası dönem tamamlanmadan birçok ülke “Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Konvansiyonu’nu (CEDAW-1981)” kabul etmiş, dönem sonunda ise, 127 üye ülke toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayacak mekanizmaları hali hazırda kurmuştu. 1985’te Nairobi’de düzenlenen 4. Dünya Kadın Konferansı’nda o güne dek toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için uygulamaya konulan tüm stratejiler yeniden gözden geçirilmiş, pratikteki başarılardan ve aksaklıklardan hareketle yaşama geçirilmesi hedeflenen politikalar daha da somutlaşmıştı.  Bunların arasında en önemli uygulamalardan biri de kadınların siyasete daha aktif katılımını sağlayacak olan kota uygulamaları olmuştur.

Kota ya da olumlu ayrımcılık siyasal yaşamda temsil edilemeyen bir cinsin en azından belli bir oranda temsil edilme güvencesi getiren bir uygulamadır. Kotalar kadının siyasetteki karar mekanizmalarındaki sayılarını artırmayı ve kadın erkek eşitliğini sağlamayı hedefler. Bu da toplumda iktidar pozisyonlarının yeniden daha adil ve eşitlikçi olarak dağıtılmasını da beraberinde getirecektir. Yani erkekler tarafından ele geçirilmiş olan makamlarda kadınların da yer alması istenmektedir. Kota 5 şekilde uygulanmaktadır;

Sabit kota: Siyasal partilerin karar organlarında ve milletvekili aday listelerinde uygulanabilir. Üye ya da aday kadın sayısına bakılmaksızın yüzde 25, 30, 40 gibi bir oranda her cinsin asgari temsil düzeyini belirtir.

Oranlı kota: Siyasal partilerde kadın üye ya da aday sayısının ulusal ya da bölgesel düzeyde eşitsiz dağılımı söz konusu olduğunda uygulanır. Örneğin bir siyasal partinin bir bölge teşkilatında yeterli kadın üye yoksa ya da yönetim kuruluna aday olacak kadın sayısı yetersizse bu yöntem uygulanabilir.
Milletvekili aday listelerinde kota: Aday listelerinde oranlı ya da sabit kota olsa bile, kadın adayların seçilemeyecek sıralarda yer almasını önlemek için listeye giren her erkek adaydan sonra bir kadın aday gelmesi kuralıdır.
Seçim çevresi kotası: Her seçim çevresinde seçilecek milletvekili sayısına bağlı olarak saptanacak sayıda (bir ya da iki) kadın adayın seçilmesi ilkesine dayanır. Bu sisteme göre, bir seçim çevresinde kadın adaylardan en çok oy alan(laf), bağlı bulunduğu partiye ve diğer erkek adayların aldığı oy oranına bakılmaksızın seçilmiş sayılır.

Delege kotası: Seçmenler yerine, seçilmiş delegeler karar organlarına seçilecek kişileri belirliyorsa (örneğin siyasal partiler kendi karar organlarını belirlerken) delegelerin seçilmesinde uygulanan usullere sabit ya da oranlı kota sisteminin uygulanmasıdır.
Bu tür kota tipleri günümüzde en çok kullanılan örneklerdendir.

Kota tartışmalarını incelediğimiz zaman, kota destekçilerinin olduğu kadar karşıtlarının da olduğunu görürüz. Genellikle kadınların büyük bir çoğunluğu kota uygulamasını desteklerken, çoğu erkek de kotaya karşıdır. Karşı olmalarının en büyük nedeni kotaların ayrımcılık yarattığını, eşitlik ve adalet sağlamadığını düşünmekteler. Buna ek olarak kotanın cinsiyetler arası farklılığı artırdığına inanmaktadırlar. Erkeklere göre kadınlar siyasette bir ayrımcılıkla karşılaşmıyorlar. Aksine kadınların politikayı erkeklerden daha az tercih ettikleri için daha az temsil edildiğini söylemektedirler. Bu yüzden kadın sorununun olmadığını düşünen erkekler kota uygulamalarını gereksiz olarak görmektedirler. Bunların yanı sıra kotaların herkes için eşit fırsat ilkesine ters düşeceğini, liberal demokrasiyi zedeleyeceğine inanmaktalar. Bir diğer karşıt görüş, aday olan kişinin sahip olduğu özelliklerden dolayı değil de, cinsiyetine bağlı olarak aday gösterilmesi diğer adaylara haksızlık olacağını da belirtmektedirler.

Buna karşın, temsiliyette kota, demokratik bir uygulama olup, demokrasinin işleyişindeki aksaklıkları düzelteceğini, toplumda farkındalık yaratacağını ve farklı bakış açısını kazandıran bir uygulamadır. Yani kadının ataerkil toplum içindeki yeri, kadının siyasal alana dahil olması ile değişmesi mümkün olacaktır. Kotanın sadece kadınlar için değil, aynı zamanda devlet vatandaş ilişkisini de pozitif yönde değiştireceğini belirtmekteler. Ayrıca daha fazla kadının beraber olması, kadınları güçlendirecektir. Karar verme süreçlerinde yer almaları, yasaların sadece erkekler için olmadığını, kadınların da var olduğunu göstermeyi sağlayacaktır.  Bu sebeple kota uygulamaları var olan ataerkil siyaset kültürü içinde kadınların katılımını ve temsiliyetini arttırmasını sağlayacak en önemli mekanizmadır. Çünkü kadınlar, siyasal alanda yaşadıkları eksik temsil sorununu çözmek, her tür siyasal sürece katılımın belli bir cinsin tekelinde olmasını engellemek, karar alma süreçlerinde cinsler arasında dengeli bir dağılımı ve eşit temsili sağlamak, siyasal partileri ve parlamentoyu kadınlara hazırlamak, siyasetin erkek egemen ortamını, davranış alışkanlıklarını, dilini ve gündemini değiştirmek için kota istiyorlar.

Kota uygulamaları 1990’larda başlamasına karşın dünya genelindeki parlamentolarda kadınların oranı 2010 yılında sadece %19’du. Bu oran neredeyse dünya nüfusunun yarısının siyasal alanda olmadığını göstermektedir. Günümüzde kota uygulayan ülkeler arasında İskandinav ülkeleri ve Avrupa ülkeleri en bilinen örnek ülkelerdendir. Bu ülkelerde kadınların hem aday listelerinde hem de parlamentodaki oranları yasalarla artırılmayı çalışılmıştır. Çoğu ülkede ise kota uygulaması siyasal partilerde öne çıkmıştır. Örneğin Hollanda, Paraguay, Filipinler, Güney Afrika, Slovakya, Romanya, İsveç, İsviçre, Tayland, Uruguay ve daha birçok ülkede siyasi partilerde gönüllü kota uygulaması vardır. Türkiye’de ise kota uygulaması yoktur.

İlk kota uygulamasını 1994 yılında kabul eden Belçika, kadınların kamaradaki oranını ve yerel düzeyde artırmayı hedeflemiştir. Kota yasası bir aday seçim listesinde aynı cinsin en fazla 3’te 2 oranında olabileceğini ve aynı cinsten olan adayların ilk iki sıraya konamayacağını kabul etmiştir. Kota uygulamasından bir yıl sonra kadınların kamaradaki oranı %12’ye, 1999’da %19’a, 2003’te %35’e ve 2007’de %37’ye çıkmıştır. Ayrıca bölgesel ve yerel olarak da kadınların siyasetteki sayısı artmıştır. Kota dışında siyasal partiler de kendilerini daha fazla kadın dostu gösterme amacıyla kadınlara destek vermişlerdir. 

Kıbrıs’ın Kuzey’inde de son seçimlerdeki kadın milletvekili oranın çok düşük olması, sadece 50 milletvekilinin 4’ünün kadın olması, kota uygulamasının ne denli elzem olduğunu bizlere göstermektedir. Ülke nüfusunun yarısını oluşturan kadınların temsilinin bu denli düşük olması, bizlere siyasi temsilde eşit olmadığımızı, bunun da temsilde adalet olmadığını ortaya çıkarmaktadır. Ülkemizde sadece CTP-BG (Cumhuriyetçi Türk Partisi-Birleşik Güçler) ve TDP (Toplumcu Demokrasi Partisi) siyasi partilerinde kota uygulaması bulunmaktadır. Aynı hassasiyeti diğer siyasi partilerden de beklemekteyiz. Ve çok iyi biliyoruz ki, nüfusun yarısını oluşturan kadınlar arasında bu bilgi ve deneyime sahip kadınlar elbette ki vardır. Diğer birçok ülkede olduğu gibi, Kıbrıs’ta da sorun, bu donanımda olan kadınların eksikliği değil, siyasetin cinsiyetleri nedeniyle kadınları dışlayan yapısıdır. Bu yapıyı değiştirmek için atılacak ilk adım ise Kota uygulamalarına geçmekten başka bir şey değildir.
Kota demokrasidir!
Kota eşitliktir!
Kota adalettir!

************

http://www.quotaproject.org/aboutQuotas.cfm
http://www.ipu.org/pdf/publications/wmnpersp10-e.pdf

Article A Gender Gap Not Closed by Quotas Petra Meier

 

Bu haber toplam 3594 defa okunmuştur
Gaile 239. Sayısı

Gaile 239. Sayısı