1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Seviyor – sevmiyor!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Seviyor – sevmiyor!

A+A-

Bu ülkeyi sevmek!
Bu ülkeyi sevmemek!

-*-*-

En popüler haber gündemine bakalım… 

-*-*-

Bu ülkede neredeyse “tetikçi turizmi ile ayağa kaldırmak” projesi dışında hiçbir çalışması olmayanların hala iktidarda kalması, bu ülkeyi sevmemektir!

-*-*-

Bu ülkenin maliyesinin maaş ödemek için hemen her ay borçlanması ve bu borcun geri ödenemeyecek olması, bu ülkeyi sevmemektir!

-*-*-

Göz göre göre, beş masum Kıbrıslı Rum’a açık ve de seçik bir şekilde işkence yapılması; bu işkenceye seyirci kalınması, kesinlikle bu ülkeyi sevmemektir… 

-*-*-

Bu ülkeyi gerçekten seviyorsanız, sadece hamaset ve yalanla ve hiç çekinmeden sürdürülen sahte milliyetçilikle iş başında olanların gitmesini sağlayacaksınız!

-*-*-

Nasıl mı?
Sandıkla… 
 


İki güzel düğün…

Zaman çok hızlı geçiyor…

Cuma ve Cumartesi akşamları Esentepe yakınlarındaki muhteşem The Korineum Golf & Beach Resort adlı tesiste iki düğüne katıldım…

-*-*-

Çok değer verdiğim iki büyüğümün torunlarının düğünleriydi…

İki büyüğümüz de hayatta değil…

Allah rahmet eylesin…

-*-*-

Bu iki büyüğümden biri dayım, öteki dayımın – hatta dayılarımın en yakın arkadaşı…

-*-*-

Dayımla arkadaşının ilk ortak özellikleri Baflı olmaları…

Sonraki özellikleri, mücadele yıllarının başlangıcından itibaren, her safhada, topluma hizmetleri…

-*-*-

Sonra, dayımın arkadaşının, öteki dayımla Ankara’da öğrencilik birlikteliği ve aynı dönemde Erenköy’de yine vatan savunması…

-*-*-

Cuma akşamı dayımın torununun, Cumartesi akşamı da dayımın arkadaşının torunları, arka arkaya aynı mekanda evlendiler…

Haliyle davetliler arasında bizim gibi; her iki düğüne de katılanlar vardı…

-*-*-

Bunları neden mi anlatıyorum?

Çünkü o insanlar, yani hafta sonu evlenen gençlerin dedeleri; ömürlerini bu vatan için harcadılar…

En küçük de bir karşılık beklemediler…

-*-*-

58’de yer altındaydılar; 63’te, 64’te Baf’ta, Erenköy’de mevzide…

74’te bir kez daha siperlerde!

-*-*-

Evden çıkıyorlardı, her çıkışta çocuklarına sarılıyorlar, kucaklıyorlar, kokularını içlerine çekiyorlardı; çünkü çıkıp da dönmemek vardı!

-*-*-

Haaa bu insanlar, sadece siperlerde değildi…

Okullarda öğretmendi, çeşitli kurumlarda üst düzey yöneticiydi…

Ve en kötü günlerde bile gerçek Kıbrıslılar olarak içki masasında keyifteydi…

-*-*-

Evet, dedik ya niye yazdım bunları?

Bilinsin istiyorum!

Bizler, bu vatan için – ama hepsinden öteye “Türkiye” için de; en küçük bir karşılık beklemeksizin hayatlarını feda etmeye hep hazır oldular!

-*-*-

Onların evlatları olan bizler çok sıkıntılı çocukluk yaşadık, savaşın acılarını gördük…

Ölümü tattık; en çok da korkuyu!

-*-*-

Derdimiz mi?

Derdimiz yeni nesillerin, yani hafta sonu evlenen gençlerin ve onların çocuklarının bu ülkeye en az dedeleri kadar bağlı kalmalarıdır…

-*-*-

Kavgamız, gelecek nesillerin, geçmişi çok iyi bilerek; asla unutmayarak ama tüm hataları (karşılıklı) affetmeyi başararak, geleceğe sıkı sıkıya sarılmalarıdır…

-*-*-

Tıpkı dayım Erol Teralı ve O’nun arkadaşı – kardeşi Kamil Nuri Özerk amcamız gibi…

Nur içinde uyusunlar; saygıyla anıyorum…

-*-*-

Hafta sonu evlenenler, Erol Teralı’nın torunu Türkay Öyken ile Kamil Nuri Özerk’in torunu Doğukan Özerk’ti…

Sevgili eşleri, güzel gelinlerimiz Özce Öyken ve Alara Özerk’e de mutluluk dileklerimi ekliyorum…


Yangın ve haramiler!

Gümrük ambarında yangın!
Haliyle, mevcut yönetimin bizi getirdiği “paranoyak” pozisyon gereği, “kesin bu işin içinde iş vardır, birileri, bazı şeyler yok etmek için bu yangını kasten çıkardı” diye düşünmek zorundaydık!
Öyle de yaptık!

-*-*-

Dedik ki, “peeee, bakayım neler yandı?”…
“Kesin bu iş ali Cengiz oyundur…”
“Eski benzer yangınlardan alışığız…”

-*-*-

Evet, bu yönetim tarzı ve tavrı – bizleri, aşırı güvensizliğe itiyor ve her türlü pis işi düşünmek zorunda bırakıyor!

-*-*-

Gümrükte çalışanlardan bazıları ile hafta sonu sohbet ettim… 

-*-*-

Sordum!
Anlattılar!

-*-*-

Mesela, “… Yanan binanın hem içi hem dışı 24 saat güvenlik kameraları ile gözetleniyordu… “

-*-*-

Mesela, “… Yangın sonrası tüm kayıtlar polise verilmiş ve yangının çıkış yeri ve saati polis tarafında tespit edilmiştir…  Polisten de yapılan açıklamada belirtildiği gibi yangının ambar içinde bir noktadan elektrik sistemine bağlı olarak çıktığı açıklanmıştır…”

-*-*-

Ve ayrıca, “… Bu olayla ilgili olarak basında çıkan veya sosyal medyada yapılan yorumlar çalışma arkadaşlarımızı çok üzmüş ve rahatsız etmiştir…”

Ve son olarak, “… Bu olay üzerinden bir camiaya bu şekilde saldırılması doğru ve etik değildir…”

-*-*-

Ben de arkadaşlara dedim ki; “bu durumu mevcut yöneticilerimiz yaratmışlardır; lütfen bir birimize sahip çıkalım, yeniden güvenmeye başlayalım, bunların gönderilmesi çabalarına yardımcı olalım ve bu haramileri gönderelim…”
 


basliksiz-021.jpg

Bu ülkenin her yeri, her noktası çok güzeldir… Alagadi – Esentepe bölgesinden bir sahil manzarası… Deniz, yüz yıllar içerisinde kayaları usta bir sanatı gibi şekillendirmiş… Bu güzellik sevene… Soyana ya da tetikçi turistlere değil tabii ki!

Bu yazı toplam 1825 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar