1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “Rosa Arjantin'den Cumartesi'yi selamlıyor!” 3
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“Rosa Arjantin'den Cumartesi'yi selamlıyor!” 3

A+A-

 

Çiğdem Öztürk

Rosa 95 yaşında, Arjantin büyükannelerinden; 37 yıldır Cunta'nın kaybettiği kızının ve tüm kayıpların peşinde. Seslerini duyurmak için dünyayı dolaştı, 1998'de İstanbul'da Galatasaray'da oturanlar arasında da yer aldı.

Rosa Tarlovsky sesleniyor:


***  Dernekte ne yapıyorsunuz?
Otuz altı yıldır hiç sektirmeden her gün derneğe gidiyorum. İnsanlarla görüşüyorum, bir sürü insan geliyor, söyleşi yapmak isteyenler oluyor, fikir alışverişi yapıyoruz. Mücadele için bir şeyler yapmak isteyenler geliyor. Bu ileri yaşıma rağmen her gün çalışıyorum.

***  Eğer kızınız kaybedilmeseydi, torununuzu bulmak için mücadele etmeseydiniz nasıl bir hayatınız olurdu?
Eğer başımdan bunlar geçmeseydi hâlâ hayatta olur muydum bilmiyorum, çünkü çalışmak, bir şeyler elde etmeye uğraşmak, torunları bulmak, kendi torunumu bulmuş olmak, bütün bunlar beni yaşama devam etmek için ayakta tutuyor. Eğer büyükannelerle birlikte böyle yoğun bir çalışma sürdürüyor olmasaydım belki de bugün hayatta olmazdım. Gerçek bu. Beni kurtaran bu oldu, eve kapanıp ağlamadım, sokağa çıktım, mücadele ettim, ben mücadeleciyim.

***  Kızınız Patricia nasıl biriydi?
Çok iyi bir tıp öğrencisiydi. Montoneros  hareketine üye olunca çok çalışmaya başladı, ama derslerine de çalışıyordu. Çok akıllı bir kızdı, spor da yapıyordu. En çok zamanını Montoneros’a ayırmaya başlamıştı. Sonra kaçak yaşaması gerekti, çünkü onu takip ediyorlardı, fakültede, çalıştığı okulda onu arıyorlardı.
"Devlete şikayetim var, bana kızıma ne olduğunu söylemelerini talep ediyorum. Onu neden götürdüler, kim götürdü, cezasını kim verdi ve şu anda nerede?"

Kaçak yaşadığı dönemde José Manuel Perez Rojo’yla evlendi. Bir çocukları oldu, Mariana Eva Perez. Patricia’yı yakaladıklarında sekiz aylık hamileydi. Sonra da bir daha görmedim. Devlete şikayetim var, bana kızıma ne olduğunu söylemelerini talep ediyorum. Onu neden götürdüler, kim götürdü, cezasını kim verdi ve şu anda nerede?

Çocuklarımızı götürenler şimdi bir yargıcın karşısındalar, kendilerini savunma hakları var, avukat tutabiliyorlar. Elbette ki böyle bir davayı kazanamayacakları ortada, kaybeden her zaman onlar olacak, fakat biz onların bizim çocuklarımıza asla tanımadıkları bu hakkı, kendini savunabilme hakkını onlara tanıyoruz.

***  Patricia ile siyasî fikirleriniz örtüşüyor muydu?
Hayır, onun fikirlerini paylaşmıyordum. O götürüldükten sonra da yürüttüğü mücadeleye katılmadım. Benim yaptığım şey dışarı çıkıp kızımı aramak oldu, daha fazlası değil, siyaset yapmadım. Tek yaptığım siyaset insan hakları siyaseti oldu, ki bizim Büyükanneler olarak torunlarımızı aramamızdan daha öteye giden bir mücadele bu. Ben bütün torunları arıyorum, ama bunun yanı sıra herkes için hakikati ve adaleti de arıyorum.

***  Hafıza sizin için nedir?
Hafıza çok önemli. Bütün olanları hatırlamak lâzım, çünkü unutan bir ülke olayların tekrar etmesi tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Hafızaya sahip çıkmak, hatırlamak, gerçeğin peşine düşmek lâzım, adalet talep etmek lâzım. Bizim için adalet de çok önemli. Bu sıralar burada Buenos Aires’te ve ülkenin bazı başka şehirlerinde çocukları alanlara, katillere, çalanlara, tecavüz edenlere, işkence edenlere, öldürenlere karşı açılmış davalar var. İşledikleri suçların hesabını vermeleri gerekiyor. Şimdi hakimin karşısına çıktılar. Birçok insan tutuklandı, tıpkı diğer suçlular gibi, işledikleri suçlara karşılık cezaevine girmeleri ve orada ölmeleri gerekiyor.

***  Hâlâ torunlarını arayan büyükanneler var. Mücadele aynen devam ediyor mu?
Evet, ama artık kalabalık değiliz, çok az büyükanne kaldı. Ama bütün torunları arıyoruz, hâlâ 400 torun kayıp. Otuz yılı aşkın süredir bir yalanı yaşayan 400 insanı arıyoruz. Onları bulup onlara gerçeği söylememiz, onları yalandan kurtarmamız gerekiyor. Bu bizim için hayati bir mesele. Artık bulduğumuz torunlar derneğin Yönetim Kuruluna katılıyor, çünkü artık sadece büyükannelerden oluşan bir kurul oluşturmamız mümkün değil, sayımız az.

Dernekte çalışan gençler de dernek üyesi, söz hakları var, ama oy hakları yok. On kadar büyükanne var, geri kalanı hep torunlar. Aslında daha fazla büyükanne var, ama derneğe gelmiyorlar. Şikayetlerini ilettiler, ama takip etmiyorlar. Belki de dışarıdan geliyorlar, başka bir şehirde, hatta belki de yabancı bir ülkede yaşıyorlar. Biz bütün çocuklar için uğraşıyoruz.

***  Sizden sonra torunlar mücadeleyi sürdürecek mi?
Elbette ki onlara güveniyorum. Bulduğumuz torunların büyük kısmı başkentte, örgüte sık sık geliyorlar. Bize yardım ediyorlar, destek veriyorlar ve bizim orada olmayacağımız gün kardeşlerini aramak için ne yapmaları gerektiğini öğrenmek istiyorlar. Bu nedenle gelen çok çocuk var. Bazıları bizim torunlarımız, bazıları kaybedilenlerin çocukları, ama ailesinde kaybedilenlerin olmadığı gençler de geliyor bizimle çalışmaya…

(BİANET.ORG – Çiğdem ÖZTÜRK – 24.10.2014)

Bu yazı toplam 1639 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar