KTÖS: Eğlencede değil, sokakta olacağız
Adamızın kuzeyinde kumar, fuhuş ve insan emeğinin acımasızca sömürenlerin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde yaldızlı sözlerle toplumun önüne çıkmaları tam bir ikiyüzlü siyasettir.
KTÖS’ün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ndeki basın bildirisi şöyle:
Emek sermaye çelişkisi dünya kurulduğundan beri devam eden mücadelenin temelini oluşturmaktadır.
Köleci toplumdan, günümüze gelinceye kadar emek sömürüsü ve insanlar arasındaki eşitsizlik çeşitli şekillerde devam etmektedir. Bu eşitsizliklerin arasında kadınların ve kadın emeğinin çeşitli boyutlarda yaygın şekilde hala daha sürdüğü ortadadır. Gelenekler, toplumsal yapı, inanç ve dinler bu sömürüye kılıf olmaya devam etmektedir.
Günümüzde çok uluslu şirketlerin yarattığı küresel sömürü tarih boyunca insan emeğinin sömürülmesine yeni bir boyut katmıştır. Acımasız kapitalizm olarak tanımlanan bu sömürü düzeninde esnek çalışma, sendikasızlaştırma, ucuz emek sömürüsü, düşük maaş ve ücretler, sosyal güvencesiz ve uzun çalışma süresi köleci toplumun çağdaş uygulamaları olarak ortaya çıkmıştır. Bu sömürü erkek, kadın hatta çocukları acımasızca kullanmakta ve tüm insanlığı sömürmektedir. Muhakkaktır ki kadın emeğinin sömürüsünü bunlardan ayırmak mümkün değildir.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde yüzyıllardan beri insanlık üzerinde devam eden acımasız emek sömürüsünü bir kez daha tüm açıklığı ile görebilmekteyiz. Ülkemizde yaşanan savaş göç ve acıların büyük ölçüde yükünü çeken de kadınlarımız olmuştur. Kıbrıslı Türkler’i toplumsal yok oluşa sürükleyen süreçte ise toplumun başına bela edilen işsizlik göç ve sosyal çöküntünün yarattığı yıkım tüm bireyleri derinden etkilemektedir. Adamızın kuzeyinde ekonomi adı altında yaratılan kumar, fuhuş, kara para mafya düzeninde emek sömürüsü bin yıl önceki köleci toplumdan farklı değildir. Ucuz iş gücü adı altında ülkemize getirilen yabancılara yapılan muamele tam bir zulüm olduğu gibi gece kulübü adı altında devletin izni ile fuhuş yaptırılan kadınlara yönelik devam eden faaliyetler ise insanlık suçudur. AKP hükümetinin dayatmaları ile adamızın kuzeyinde Kıbrıs Türk toplumunu asimile etmeye hız veren siyasetin toplumda yarattığı en büyük tehlikelerden bir tanesi de kadını ikinci sınıf vatandaş olarak gören sunni İslam anlayışıdır. Kadını tutsaklaştıran, bir meta olarak gören bu anlayışın siyasi İslam olduğu açıktır. Adamızın kuzeyinde kumar, fuhuş ve insan emeğinin acımasızca sömürenlerin 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününde yaldızlı sözlerle toplumun önüne çıkmaları tam bir ikiyüzlü siyasettir.
Toplumsal gerçekleri hatırlatarak, bu sahte politikaları ortaya koymak ve sadece kadın emeği değil insanlık üzerinde yaratılan sömürüye karşı mücadeleyi yükseltmenin insan olan herkesin görevi olduğunu vurgularız.
8 Mart’ta eğlencede değil sokakta olacağız. Tüm emekçileri 8 Mart Dünya emekçi kadınlar gününe sahip çıkmaya, sömürü düzenine karşı sokakta olmaya çağırırız.