
“Hedef, 2027 yılı sonunda denk bütçe”
YENİDÜZEN’e konuşan DAÜ Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç, DAÜ’nün sürdürülebilir yapıya kavuşturulabilmesi amacıyla, 4 Nisan 2024’te imzalanan 4 yıllık protokole uygun hareket ettiklerini söyledi.
Ödül AŞIK ÜLKER
Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Rektörü Prof. Dr. Hasan Kılıç, DAÜ’nün sürdürülebilir yapıya kavuşturulabilmesi amacıyla, 4 Nisan 2024’te imzalanan 4 yıllık protokole uygun hareket ettiklerini belirtti.
“İki yılda olumlu bir noktaya geldik” diyen Prof. Dr. Kılıç, hedefe doğru ilerlediklerini, zorlu süreçte hem mali, hem idari, hem de akademik olarak yapılması gerekenler olduğunu belirterek, 2027 yılı sonunda denk bütçeye ulaşmayı hedeflediklerini ifade etti.
DAÜ’nün gelirlerinin 2023’te 29 milyon dolar, 2024’te 34 milyon dolar olduğunu, 2025’in onuncu ayı itibarıyla da 45 milyon dolara ulaştıklarını anlatan Prof. Dr. Kılıç, DAÜ’deki sendikalarla ilişkilerinin iyi olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Kılıç şu ifadeleri kullandı:
“Farklı yaklaşımlarla, olumsuz anlamda bazı açıklamalara şahit oluyoruz. Bu süreci yönetmek kolay değil. Tarafların daha sakin ve bu süreci destekleyici konumda olması gerekiyor. Bir taraftan, genel tabloya baktığım zaman, üniversitede pozitif bir hava var. Bize güven devam ediyor. Her şey yapıldı demiyorum, tabi ki eksiklerimiz var, devam ediyoruz. Onlar bizim paydaşlarımız ve bu süreci onlarla başlattık, öyle devam edeceğiz. Hedefimiz, 2027 sonunda denk bütçeyi sağlamaktır. Şu anda kısmen daha güvenli, daha huzurlu bir dönem yaşıyoruz. İşimiz bitmedi ve çok zor süreçlerden geçmeye devam ediyoruz. Yolumuz dikenli...”
“İlk işimiz, üniversitenin nefes alabilmesi için kaynak yaratmak oldu”
Soru: DAÜ’de büyük sıkıntıların olduğu bir dönemde iki yıl önce göreve geldiniz. Bu süreçte neler yaptınız?
Prof. Dr. Kılıç: Kasım 2023’te göreve başladığımda üniversite gerçekten çok ağır bir idari ve mali kriz içindeydi. Bu kriz, o dönemki rektörün istifasına kadar giden bir sürecin sonucuydu. Çevremde problemleri konuştuğum herkes, bu zor dönemde, beni görevi devralmam konusunda motive etti. DAÜ için bu görevi göz ardı etme gibi bir durumum olamazdı. Tek aday olarak bu zor görevi üstlendim. Geldiğimizde de, karşılaştığım tablo, açık söylemek gerekirse pek iç açıcı değildi. Pandeminin etkisi elbette vardı ama sorunlar birikmiş ve derinleşmişti.
Göreve başlar başlamaz ilk işimiz, üniversitenin nefes alabilmesi için kaynak yaratmak oldu. Hükümetle yaptığımız görüşmelerde, Sayın Başbakan Ünal Üstel ve ekibi DAÜ’ye gerçekten sıcak yaklaştı ve destek olacaklarını ifade etti. Bu noktada kendilerine tekrar teşekkür etmek isterim. DAÜ toplumun bir üniversitesidir. Bu konu mecliste de görüşüldü ve sadece hükümet tarafı değil muhalefet de DAÜ’ye destek verilmesi konusunda çok olumlu bir davranış sergiledi, görüşler ortaya koydu ve sonuçta bir uzlaşıya varıldı.
Biz önce mali disiplini sağlama hedefiyle hareket ettik. Son iki yılda en çok üzerinde durduğumuz konular; giderlerde tasarruf, gelirlerin artırılması ve bütçe disiplininin çok ciddi bir şekilde yeniden tesis edilmesiydi. Hem hükümetten mali destek aldık, hem de üniversite olarak kendi içimizde önemli tasarruf tedbirleri uyguladık.
4 Nisan 2024’te, hükümetle 4 yıllık bir protokol imzaladık. Bu protokol, karşılıklı sorumluluklar içeren, mali yapıyı düzeltmeye yönelik bir yol haritasıydı. Biz giderleri kısmayı ve gelirlerimizi artırmayı taahhüt ettik, devlet ise denk bütçeye ulaşana kadar üniversiteye destek vereceğini ifade etti. Paket içerisinde, devletin sağlayacağı nakdi yardım ve vergi muafiyeti gibi önemli başlıklar vardı. Paydaşlarımızın da desteğiyle ilk adım, bütçe içerisinde önemli bir gider olarak görülen maaş üzerinde uzlaşıya varılarak yapısal bir değişiklik yapıldı ve ciddi oranlarda kesintilere gidildi.
Göreve gelmemizden 7–8 yıl önce, DAÜ’nün ciddi bir mali birikimi vardı. O dönemlerde daha hafif tedbirlerle bu sürecin önüne geçmek mümkündü, ancak yapılamadı. Biz göreve geldiğimizde, üniversite neredeyse maaş ödeyemeyecek durumdaydı. Çok hızlı bir şekilde, alacaklarla ilgili düzenlemeye gittik ve en kritik adım olan protokolü hayata geçirdik. Açık söylemem lazım, bu protokol bizim için bir “can suyu” oldu. Tüm paydaşlar sürece katkı verdi, hepsine teşekkür borçluyum.
“2024 yılı zor geçti”
2024 yılı zor geçti. Hem idari-operasyonel, hem de akademik anlamda çok ciddi tedbirler aldık. İki yıldır sıfır istihdam politikası uyguladık; kolay bir karar değildi. Emekli olanların geri dönüşüne izin veren bir yasal düzenlemenin yapılmasını sağladık. Bu da, personel maliyetlerinde önemli bir nefes alma sağladı. Tasarruf sağlayıcı birçok tüzüğü de bu süreç zarfında hazırlayarak, Bakanlar Kurulu onayıyla Resmi Gazete’de yayınlattık.
“Esas yük operasyonel maliyetlerdeydi”
Esas yük operasyonel maliyetlerdeydi, burada gerçekten güçlü bir irade ortaya koyduk. 2025 yılında giderlerde yaklaşık %27’lik bir tasarruf yaptık ve gelir-gider makasını önemli ölçüde daralttık. Ama elbette ilerlememiz gereken çok zorlu bir yolumuz var.
Muazzaf Tekayüdeli...
Bir başka önemli yük, geçmişten kalan emeklilik ödemeleri. Muazzaf Tekayüdeli diye bilinen ve yasal mevzuatımızda yeri olan, Yüksek Teknoloji Enstitüsü döneminde işe başlayan ama üniversitenin kuruluşundan itibaren çalışmaya devam eden ve süreç içerisinde üniversiteden emekli olan hem yönetsel, hemde akademik personelimizin üniversite bütçesinden aldığı emeklilik maaş, üniversite bütçesinde önemli bir gider kalemimiz. Emeklilerimizin hak etmediklerini söylemiyorum, ama 2026 bütçesinde bu kalem için ayrılan rakam 165 milyon TL. Bu DAÜ için büyük bir yük. Büyük olmanın ötesinde, bu ödemeyi DAÜ’nün yapmasının doğru olmadığına inanıyoruz. Protokol görüşmelerinde, emeklilerin devlet tarafından devralınması konusu gündeme gelmişti, ancak hayata geçmedi. Bu konuyu yeniden hükümetle görüşüyoruz. Geçtiğimiz dönemde, meclisimizde maaşların daha makül seviyelere getirilmesi için görüşmeler yapıldı ama sonuçlandırılamadı.Yeni dönemde, bu konuda meclisin adım atmasını bekliyoruz.
Diğer önemli bir gider kalemimiz ise enerji giderimiz. DAÜ’nün yıllık elektrik gideri 150 milyon TL’nin üzerinde. Bu büyük maliyeti azaltmak için güneş enerjisi projemizi hazırladık, gerekli izinleri aldık. Hem kendi bütçemiz, hem de devlet katkısıyla bu projeyi hayata geçirmeyi planlıyoruz. Bu yatırımı yapabilirsek, DAÜ’nün bütçesi gerçekten bir nefes alacak.
“Gelir artırmak kolay bir süreç değil”
Gelir artırmak ise kolay bir süreç değil. İlk etapta öğrenci gelirlerine odaklandık. Yeni programlar açtık. Yeni fakülte ve yüksek okullar kurduk. Ciddi tanıtım çalışmaları yaptık .Bu yıl 4 bin 137 yeni öğrenci aldık ve toplam öğrenci sayımız 16 bine yaklaştı. Bu rakamın ekonomik olarak özelde Gazi Mağusa kentimize, genelde ise tüm ülkeye önemli derecede katkı sağladığını görüyoruz. Gelirlerimiz, 2023’te 29 milyon dolar seviyesindeydi; 2024’te 34 milyon dolar oldu; 2025’in sonu itibarıyla ise bu yıl ki gelirimizin 48-50 milyon dolara ulaşacağını tahmin ediyoruz. Hedefimiz, hem gelirleri artırmak, hem de bunu farklı gelir kaynaklarıyla yapabilmektir. Protokol sonunda hedefimiz gelir ve gider dengesini sağlamaktır.
“Yabancılara indirim sağlıyoruz”
Soru: DAÜ-SEN, giderlerin azaltıldığını ancak gelirlerin artırılmasıyla ilgili beklenen noktaya gelinmediğini söylüyor. Ayrıca KKTC tarihinde ilk defa KKTC vatandaşı gençler yabancılardan daha fazla harç ödüyor; yabancıların burs da konusu var…
Prof. Dr. Kılıç: Bu konu görecelidir. Burslarımız limitlidir. Sendikanın bahsettiği şey, burs değildir, yabancılara indirim sağlıyoruz. Örnek olarak, yabancı öğrencilerden 250 bin TL alıyoruz diyelim. Ücreti 600 bin açıklıyoruz ve yüzde 70–80 indirimle hedeflediğimiz yere geliyoruz. Teknik olarak, bu bir pazarlama yöntemidir. Bütün kurumlar bunu yapıyor. Okul ücretini 400 bin belirliyoruz , yüzde 50 indirimle 200 bin TL’ye indiriyoruz; zaten istediğimiz rakam da budur.
Bugün yükseköğretim pazarı çok sert bir rekabet içindedir. Sadece KKTC’de değil, dünyada da mali anlamda inanılmaz bir rekabet yaşanıyor. Üniversiteler, öğrenci çekebilmek için fiyatlandırmadan burs politikalarına, tanıtımdan program çeşitliliğine kadar pek çok alanda agresif stratejiler uyguluyor. Bu şartlarda, koşullara ve talebe uymak zorundayız.Arzu ettiğimiz ücreti koyma şansımız yok, örneğin 10-15 bin dolar dersek, karşılığını bulmak zordur. Biz uluslararası öğrenci piyasasının kabul edebileceği, marka değerimizi de ciddi bir şekilde koruyan ve dikkate alan bir ücretle girdiğimizi düşünüyoruz. Konu, tabi ki sadece ücretle değerlendirilemez.
“KKTC vatandaşı öğrencilere en çok burs, indirim ve destek veren üniversiteyiz”
KKTC vatandaşı öğrencilere en çok burs, indirim ve destek veren üniversiteyiz. Bu konuda iddialıyız. 4 bin 286 KKTC vatandaşı öğrencimizin 2 bin 400’ü burslardan ve indirimlerden yararlanmaktadır; yani yüzde 56’sı. Bu çok ciddi bir sosyal sorumluluk göstergesidir. O nedenle “KKTC öğrencisi daha fazla ödüyor” ifadesi doğru bir ifade değildir; çünkü biz kendi vatandaşımıza yüksek oranda destek sağlıyoruz.
Bir de şunu ifade etmem gerekiyor; yabancı öğrencilerin okul ücretleri döviz üzerindendir. Dolayısıyla, kur hareketleri alınan ücreti etkilemektedir. Kurun artması, TL karşılığı olarak ücreti de artırmaktadır. Ayrıca öğrencilerimize taksit imkanları, peşin ödeme indirimleri, banka kredisi alma imkanı sunuyoruz.
Hedeflediğimiz noktaya, henüz gelinmemiş olabilir. Ama unutulmasın protokol süreci 4 yılı kapsayan uzun bir süreçtir. Gelirlerimizi artırdık; bunu rakamlar çok açık şekilde ortaya koymaktadır.
Göreve geldiğimizde tanıtım konusunda ciddi sıkıntılar vardı, yeterli ve aktif bir şekilde çalışan bir yabancı tanıtım ofisi yoktu. Tanıtım faaliyetlerini yeniden kurduk ve elimizde çantalarla ülke ülke dolaşmaya başladık. Özbekistan’a, Tacikistan’a, Kırgızistan’a, Azerbaycan’a, Afrika’ya gittik ve kısa sürede belirgin bir hareketlenme oldu. Yabancı öğrenci sayısında, geçen yıla göre, yüzde 30-40 artış var. Bu, doğru politikaların, doğru zamanda uygulanmasının doğal sonucudur. Hedefimiz bu oranı artırmaktır.
“Bütçesel anlamda öngördüğümüz noktadayız”
Protokolde yer alan 4 yıllık programdaki gelir-gider planlamasında, planımız neyse ona uygun yürüyoruz. Bütçesel anlamda öngördüğümüz noktadayız. 2023 yılında gelirimiz 29 milyon dolardı, 2024’te 34 milyon dolar oldu, 2025’in onuncu ayı itibarıyla 45 milyon dolar oldu. 2025’in sonunda 48-50 milyon dolar olmasını planlıyoruz. Bu, gelirlerde artış değil midir? Elbette artıştır. Daha da artmalı mı? Tabii ki artması gerekiyor. Daha da iyi olmak durumundadır.
Öngördüğümüz noktadayız. Daha doğrusu çok yakınız diyebiliriz. 2026, yeniden yapılanma ve onarım bütçesidir. 2026 sonunda gelir-gider dengesi arasındaki farkın daha da azalacağını ve gelirlerimizin artacağını öngörüyorum. Giderleri kısma yönündeki çabamız, çok ciddi bir şekilde devam edecek; gelirleri de çeşitlendireceğiz.
Soru: 2026 bütçesinde DAÜ’ye ayrılan pay yeterli mi?
Prof. Dr. Kılıç: Son 2 yılda, hükümetin önemli miktarda DAÜ’ye katkı sağladığı biliniyor. Şunu da hatırlatmam gerekiyor, biz bir devlet üniversitesiyiz. Yetersizdir. Ama yetersizliğin altını açmamız lazım. Ne anlamda yetersizdir. Alt yapı iyileştirme, üst yapı ve teknolojik yenileme ve geliştirme projelerimiz var. Bunları düşündüğünüzde ise, hiçbir zaman yeterli olmaz. Bu yıl hükümet, bütçeden katkı olarak vergi dahil 910 milyon TL ve 200 milyon TL de yatırım bütçesi ayırdı. Beklentimiz biraz daha yüksekti. Ama bu, bize duyulan güvenin de devam ettiğini gösteriyor.
“Yolumuz dikenli”
Soru: Sendikalarla ilişkileriniz, iletişiminiz nasıl?
Prof. Dr. Kılıç: Benim ilişkilerim iyidir. Sendikalar da görevini yapar, misyonu odur. Farklı yaklaşımlarla, olumsuz anlamda bazı açıklamalara şahit oluyoruz. Bu süreci yönetmek kolay değil. Tarafların daha sakin ve bu süreci destekleyici konumda olması gerekiyor. Bir taraftan, genel tabloya baktığım zaman, üniversitede pozitif bir hava var. Bize güven devam ediyor. Her şey yapıldı demiyorum, tabi ki eksiklerimiz var, devam ediyoruz. Onlar bizim paydaşlarımız ve bu süreci onlarla başlattık, öyle devam edeceğiz. Hedefimiz, 2027 sonunda denk bütçeyi sağlamaktır. Şu anda kısmen daha güvenli, daha huzurlu bir dönem yaşıyoruz. İşimiz bitmedi ve çok zor süreçlerden geçmeye devam ediyoruz. Yolumuz dikenli...
“Manipülasyon”
Soru: Liyakata dayalı görevlendirme yapılmıyor olması, 74 idari pozisyonun 70’ine vekaleten görevlendirme yapılmış olması ve bunların rektörlük eliyle, sınavsız ve münhalsiz olarak yapılmış olması eleştirilerine dair ne söylemek istersiniz? Neden münhal açılmadan vekaleten görevlendirme yapıldı?
Prof. Dr. Kılıç: Bu manipülasyondur. Bu insanlar zaten o görevi yapıyordu. Yönetsel Hizmetler, Kadro ve Çalışma Tüzüğü geçince, bu boşluklara, bu insanları yerleştirmemiz gerekti. Bazıları zaten asaleten atanmıştı ve bu görevleri yapıyorlardı. Aynen devam ettirdik ve bazılarını da vekaleten atadık. Cumhurbaşkanlığı seçim süreci bize zaman tanımadı. Ben de münhal açmak istiyorum, insanlar başvursun, sınava girsin, hak eden alsın. Bu sürece gireceğiz, münhaller 2026’da açılacak diye düşünüyorum.
“Tartışmalar içinde DAÜ’nin başarılarını konuşmuyoruz”
Çok üzücüdür, bu tartışmalar içinde DAÜ’nin başarılarını konuşmuyoruz. KKTC üniversiteleri içinde, dünyadaki en büyük üç sıralamanın üçüne de giren sadece DAÜ’dür. DAÜ’nün, DAÜ mezunlarının başarılarını görmezden gelmemeliyiz. 78 bin mezunumuz var. Olumsuzlukları bırakıp, DAÜ’nün olumlu yönlerini, başarılarını görmeliyiz. DAÜ bir referans noktasıdır. Bu kurumu yıpratmak, kimseye fayda sağlamaz.
İki yılda olumlu bir noktaya geldik, her şey bitti mi? Hayır ama biraz toparladık. 4 yıllık planın ilk iki yılında, uçağın burnunu kaldırdığımızı gözlemliyorum. Giderlerimizi kıstık, gelirlerimizi artırdık. Daha iyi olabilir mi? Olabilir, bu süreç devam edecek. Bunları yaparken, bir yandan da yatırım yapmamız gerekiyor. Hedefe doğru gidiyoruz. Bu zorlu süreçte, hem mali, hem idari, hem de akademik olarak yapılması gerekenler var. Bu bir ekip işidir. Hedef, protokolun ruhuna uygun olarak, 2027 yılı sonunda denk bütçeye ulaşmaktır.
“Belirsizliğin ortadan kalkması lazım”
Soru: DAÜ ile ilgili son tartışma da, VYK konusunda. VYK’nın görevden alınması gündemde. Tüm üyelerin görevden alınması DAÜ’yü nasıl etkiler?
Prof. Dr. Kılıç: Bakanlar Kurulu, VYK üyelerinin tümünü görevden alma kararı aldı. Sanırım, yeni bir oluşumun, üniversiteye daha fazla katkı sağlayacağı düşünüldü. Ben yürütmenin başıyım, üniversiteyi yöneten en üst makam VYK’dır. Kurumsal hafıza önemli, görevden alınmanın, DAÜ’yi nasıl etkileyeceğini görmemiz lazım, daha yaşamadık. Ben yürütmenin başıyım, yürütme tarafında işler yolunda gidiyor. Ama, belirsizliğin ortadan kalkması lazım.
Soru: Eğitim Bakanlığı ile ilişkileriniz nasıl?
Prof. Dr. Kılıç: DAÜ Yasası’na göre, mevzuatımızı Eğitim Bakanlığı yürütür. Dolayısıyla yasal düzenlemeler ve mevzuatta yapılacak değişikliklerin, Eğitim Bakanlığı üzerinden geçmesi lazım. Doğal olarak yakın çalışıyoruz.
“(Eğitim Bakanı’nın) Yöntemi biraz farklı olabilir”
Soru: Kaynak aktarımı konusunda bakanın tehditkar davrandığı söyleniyor...
Prof. Dr. Kılıç: Zor bir süreç ama ben doğal karşılıyorum bunu. Doğallığı şundan, geçmişte yaşanan sıkıntılar, müdahele etmeme veya edememe, Sayın Bakanı veya Bakanlığı bu dönemde daha tedbirli olmaya itiyor. Sayın Bakan’ın, DAÜ’ye ve DAÜ’yü kurtarma konusuna olumlu baktığını biliyorum. Yöntemi biraz farklı olabilir, yaklaşımı da farklı olabilir ama hedef ortaktır. Biz de elimizden geleni yapıyoruz.
















