İran-İsrail savaşının nedenleri ve ekonomiye etkileri
İsrail, 13 Haziran’da İran’ın farklı kentlerindeki nükleer tesisler başta olmak üzere, ordunun üst komuta kademesini de hedef olan geniş çaplı hava saldırıları düzenledi.
Operasyonda, Genelkurmay Başkanı ile Devrim Muhafızları Ordusu Komutanında aralarında bulunduğu bazı üst düzey askeri yetkililer ve nükleer uzmanı bilim insanları yaşamını yitirdi,
İran da, misilleme olarak İsrail'e karşı balistik füze saldırıları başlattı. Bu saldırılarda ölen ve yaralananlar oldu. İsrail ve İran arasındaki çatışmalar şimdilik iki ülke ile sınırlı görünüyor. Bu yazının yazıldığı saatlerde, karşılıklı saldırılar devam ediyordu.
Birleşmiş Milletler ve birçok ülke de ateşkes çağrısında bulunuyor. Türkiye başta olmak üzere çok sayıda ülke, saldırıları başlatan İsrail’i kınadı. Bu bağlamda, birçok ülke, savaşın sona erip, nükleer müzakerelerin tekrardan başlamasını talep ediyor.
İran, İsrail'in savunmasına yardım etmeleri hâlinde bölgedeki İngiltere, ABD ve Fransa üslerini hedef alacakları konusunda üç ülkeyi de uyardı. Bu bağlamda, İran, Irak'taki özel kuvvet kampları, Körfez'deki askeri üsler ve bölgedeki diplomatik misyonlar gibi ABD hedeflerini de vurabilir.
Ayrıca, İran, İsrail’deki hedeflere zarar veremezse, Körfez'deki ABD ve Batı yanlısı hedeflere ve ülkelere de saldırılarını yöneltebilir. Zira, bu ülkelerin bazıları, geçen yıl İran’ın füze saldırısına karşı, İsrail'in savunulmasına yardımcı olmuştu.
Öte yandan, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, İsrail’in saldırı düzenlediği İran’daki İnükleer tesislerinin, birçok kez hedef alındığını, tesis çevresindeki radyasyon seviyelerinde ise herhangi bir artış tespit edilmediğini bildirdi. Umarım, bu seviyelerde risk taşıyan artışlar olmaz.
İsrail tarafının açıklamalarına göre, İsrail’in İran’a saldırısının temel nedeni, İran’ın nükleer programını durdurmak amacıyladır. İsrail, saldırının, İran'ın nükleer zenginleştirme faaliyetlerinin hedef alan, önleyici bir saldırı olduğunu açıklamıştır. Zira, İsrail, İran’ın nükleer silah kapasitesi kazanmasını, ulusal güvenliğine tehdit olarak görmektedir.
Ayrıca İsrail, İran'ın nükleer programına doğrudan katkıda bulunan komutanları ve nükleer bilim insanlarını hedef alarak, İran'ın askeri ve bilimsel yetkililerini de etkisiz hale getirmeyi amaçlamıştır.
İsrail tarafı öte yandan, İran’daki rejimin değişmesi gerektiğini ve bu dönemde, bu amaçla, İran halkının ayaklanması gerektiğini ifade etmektedir.
Saldırının ardından gözler enerji ticaretin kilit noktası Hürmüz Boğazı'na çevrildi. Küresel petrol ticaretinin yaklaşık üçte biri, doğal gaz ticaretinin ise yüzde 20'si Hürmüz Boğazı üzerinden sağlanıyor.
Bu gelişmenin etkisiyle, Avrupa’da doğal gaz fiyatları yüzde 4 yükseldi. Bazı uzmanlar, İran'ın bu dar geçiş noktası olan Hürmüz boğazını kapatması halinde, petrol fiyatlarının 100 dolara kadar çıkabileceğini söyledi. Umarım, bu ihtimal gerçekleşmez.
Avrupa ülkeleri, Ukrayna -Rusya savaşından dolayı, Rusya’ dan petrol ve gaz alamamakta ve bunun sıkıntısını yaşamaktadırlar. Buna , İran –İsrail savaşından dolayı, Ortadoğu bölgesinden de petrol ve gaz tedariği zorlaşırsa, ekonomileri daha da zora girebilecektir.
Bu gelişmeler yaşanırken, saldırıların başlaması ile birlikte, Uluslararası petrol fiyatları da artışa geçerek, yüzde 8 yükselişle Brent petrol 75 dolar düzeylerine yükseldi. Bu da, bizim ülkemiz gibi petrol ithal eden ülkeler için, döviz fiyatının da artması ile birlikte, akaryakıt fiyatlarının yükselmesine yol açabilir.
Birçok uzman ise, petrol piyasasının süreç içinde dengeye geleceğine inanıyor. Tabiki burada, savaşın süresi ve boyutunun genişleyip, genişlemeyeceği, ABD, Rusya ve Çin’ in tutumları da önemli faktörlerdir.
Öte yandan, İsrail ve İran arasındaki savaş, piyasalarda güvenli liman olarak görülen altın fiyatlarının sert biçimde yükselmesine neden oldu. Ayni zamanda, TL’ de diğer para birimleri karşısında değer kaybetti.
Döviz kurlarının yükselmesi, gelişmiş ülkeleri çok fazla etkilemeyebilir ama yükselen kur ve petrol fiyatları, Kuzey Kıbrıs’ı ve Türkiye’yi çok olumsuz etkileyebilecektir. Savaşın uzun sürmesi ve alanının genişlemesi, Avrupa ve Dünya ekonomilerini de olumsuz etkileyecektir.
İsrail - İran savaşı, Ortadoğu’da savaşın alanını genişletebilir. İsrail’i destekleyen ABD ve bazı batı ülkeleri ile İran’ destekleyen Rusya, Çin, Kuzey Kore ve Pakistan’ın da bu çatışmalara kayıtsız kalmaması, savaşın boyutunu çok büyütebilir. İsrail’ i durduracak tek güç olarak ABD görülmektedir.İsrail saldırıları durdurursa, İran da durduracağını açıkladı.
Hamas, Hizbullah, Irak şiileri ve Yemen’deki Husiler de, İran’ın yanındadırlar ve İsrail’ e saldırı düzenleyebilirler. Ama, bu saldırıları İsrail teknolojik gücü ile savuşturabilmektedir.
Bölgemizde bu gelişmeler olurken, Halihazırda, Kuzey Kıbrıs ve Türkiye ekonomileri, pahalılık ve çeşitli sorunlarla boğuşmaktadır. Üstelik, KKTC Hükümeti’nin enflasyon ve pahalılıkla mücadelede başarısız olduğunu da hatırlatmak istiyorum.
Yüksek enflasyondan en fazla etkilenenler, sosyal yardım ve engelli maaşı alanlar ile asgari ücretle çalışan kesimler ve aileleridir. Asgari ücrete artış yapılsa bile, artan pahalılık nedeniyle, satın alma gücü düşüyor ve fakirleşme devam ediyor.
Umarım, İsrail saldırılarını durdurur ve Ortadoğu’da, daha büyük bir bölgesel savaş çıkmaz. Böylece, döviz kurları ile petrol fiyatları daha da yükselmez. Aksi halde, ekonomimiz ve halkımız, çok daha büyük zorluklarla karşılaşacaktır.