“İki toplum, tek yas: Kıbrıs’ın ortak kayıpları…” (1)
Geçtiğimiz Perşembe günü (6 Kasım 2025) Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Asistanı, Uzman Arkeolog Demet Karşılı, “İki toplum, tek yas: Kıbrıs’ın ortak kayıpları” başlığı altında SİM TV’de Aslı Murat’ın “Hakediyoruz” programında sorularını yanıtladı… Kayıplar Komitesi’nin çalışmaları, yaşanan zorluklar, kayıp yakınlarının hissettikleri, Avrupa Parlamentosu’nda yaptırılması öngörülen anıt gibi konularda ayrıntılı bilgi veren Demet Karşılı’nın anlattıklarını okurlarımız için özetle derledik.
Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Asistanı, Uzman Arkeolog Demet Karşılı, SİM TV’de Aslı Murat’ın “Hakediyoruz” programında sorularını yanıtlarken özetle şöyle dedi:
*** Kayıp Şahıslar Komitesi 1981 yılında kuruldu üç üye ile birlikte … Birleşmiş Milletler'in nezdinde biri Kıbrıslı Türk ve biri Kıbrıslı Rum ile bir de Üçüncü Üye birlikte ilk kuruluşunu gerçekleştirdi. 1981 yılından 1995 yılına kadar listelerin oluşturulması gerçekleşti yani kısacası şu yuvarlak masa toplantıları dediğimiz konu gerçekleşti çünkü bir kaybın, “kayıp” olarak sayılması en son görüldüğünde canlı olarak görülmesi gerekir her şeyden önce. Birde “known dead” dediğimiz yani “ölü olduğu bilinen” dediğimiz kayıplar da mevcut olduğundan dolayı uzunca bir yıl arasında bu listenin oluşturulması için çalışıldı.
*** Toplamda 2002 tane kaybımız var, bu toplamda 2002 tane kaybın listesi oluşturulduktan sonra, tabii ki bunlardan 1510 tanesi Kıbrısı Rum, 492 tanesi de Kıbrıslı Türk, bu oluşum olduktan sonra sıra şuna geldi ki bu da 1999 yılına kadar hatta halen daha devam eden “antemortem” dediğimiz kayıpların kişisel verilerini kimliklendirebilmek için gerekli olan bilgilerini toplama sürecine geçildi. Yani şöyle söyleyeyim vereceğim isimler hepsi birer örnek isim olacak yani birebir kişiler değildi örneğin işte bir kaybımız var bir kodu vardır onun Ahmet Bey, diyelim ki Ahmet Bey'in en son kaybolduğundan nerede kaybolduğundan tutun da üzerinde hangi kıyafet vardı ya da işte vücudunda herhangi bir kırık var mıydı ki bu daha sonra bulunduğu zaman çok işimize yarayan bir durumdur kimliklendirmede çünkü bir puzzle gibi düşünün, aslında kayıp şahısları bir kayıp bulunurken bir ismi bir kimliği yoktur üzerinde… Tamamıyla onu kimliklendirmek için bütün verileri toplamanız gerekir, bütün antemortem datalar her iki üye ofisi tarafından toplanıldı dediğim gibi halen daha zaman zaman bunu toplamaya devam ederiz, neden diye soracaksınız çünkü 2002 kaybın içerisinde örneğin bir örnek vereyim, 2013 yılında Baf’ta bir kazı yapıldı ama tam kimliklendirmeyi sağlayamadık, sağlayamadığımız için de o tam kimliklendirmeyi DNA eşleşmesi yapabilmek için aileden yaşayan kimse olmadığından dolayı örneğin İngiltere'ye gidip bir mezar açtık, annesini bulduk oradan kemik örneği aldık ve onunla birlikte kimliklendirip ancak bu yıl defnedebildik… Yani süreç aslında epey uzun bir süreç..
*** Komite, aktif olarak çalışmaya ise 2006 yılında başladı. 2006 yılında sadece 8 bilim insanı olarak sahaya indiğimiz zaman, kazı ekipleri olarak iki toplumlu olarak çalıştık ilk baştan bugüne kadar halen daha her birimimiz iki toplumlu olarak çalışır, koordinatörlerimiz dahil, iki toplumdan koordinatöre sahiptir ekiplerimiz. 2007'de de ilk kimliklendirmemizi gerçekleştirdik…
*** Kayıplar Komitesi’nin çalışma yaptığı bölümlerden de söz edeyim. Mesela arkeologlar var, araştırmacılar var, ana hatlarıyla beş safamız var… Birincisi araştırma safhası ki bugün en zorlandığımız safhalardan bir tanesi ve en böyle yeni teknolojilerle birlikte de geliştirmeye çalıştığımız safhasında… Neden? Çünkü 63'ten itibaren başlayan bir süreçten bahsediyoruz oldukça uzun bir süreç bu, bir kayıbı bulabilmek için ilk yıllarda çalışmaya başladığımızda çok daha kolaydı çünkü biliyorduk burada 14 kişi var gömülü, spesifiktir, hemen hızlıca kazılıp alınıp kimliklendirilebiliyordu, tanıklar daha hayattaydı çünkü tanıkların da yaşları oldukça ilerlemeye başladı bu sefer göz şahidi dediğimiz ilk tanıkları kaybetmeye başlayınca ikinci şahit dediğimiz sadece duyumsal olanlar daha çok hayatta kalmaya başladı, bu da bu bir kaybın bulunabileceği yeri azaltmaya başlayan bir faktör…
*** İlki araştırma, halen daha araştırma ekiplerimiz çalışmaya devam eder her iki ofisin de iki tane ayrı araştırma ekibi var… Ama ortak bir sepet dediğimiz, araştırmaları analiz ettiğimiz ortak bir sepetimiz var, iki tarafta da farklı araştırma bile yapılsa aynı analiz basketinin içerisine konulur ve birlikte değerlendirilir ve kazılacak yer olası bir gömü yeri ise üç üyenin onayıyla birlikte kazılma izni verilir…
*** Sonra ikinci aşamaya geçer ikinci aşama kazı aşaması, arkeolojik aşama dediğimiz aşama… Eğer şanslıysak gittiğimiz yerden bulabilirsek onun da şu anda çok handikapları var tabii ki çünkü çevresel faktörlerimiz var, inşaatlar olması inşaatlaşma var, en büyük sıkıntı en büyük sıkıntımız özellikle belirli bölgelerde örneğin Girne bölgesi inanılmaz bir inşaatlaşma var, halen daha şansımız var halen daha bulduğumuz yerler var ama gerçekten 2003'ten sonra diyebilirim ki sağlam bir inşaatlaşma başladı, bu da hem araştırmadan direkt birebir nokta atışı yapılamadığı için daha ortalama bir yer geldiğinden dolayı çok da hak vererek yani göz şahidi bile olsa düşün ki 50 sene sonra zeytin ağaçlarının içinde bir yer gösterecek tanık ve alıp birlikte bile gittiğinizde 100 tane zeytin ağacı var hangi zeytin ağacının altında olabildiğini çevre o kadar çok değiştiği için de hemen bulamayabilir, bulamayabilir de bu sefer olasılığını siz küçük beşe beşlik bir yer kazmanız gerekirken belki de 100'e 200'lük bir yer kazmanız gerekir…
*** Tabii bunun bu şekilde zaman içerisinde böyle olacağını Kayıp Şahıslar Komitesi de öngördüğünden dolayı tek bir takım bugün toplamda 8 takıma döndü, yani biz arazide aktif olarak her gün toplamda 8 farklı noktada 8 kazı ekibiyle çalışmalara devam ediyoruz. Bir tanesi güneyde, diğer 7 tanesi de kuzeyde olmak üzere kazı aşamasında dediğim gibi eğer şanslıysak ve başarılı bir sonuç elde edebilirsek 3üncü aşamayı anlatayım. Antropolojik aşama yani kemiklerimizi bulabildiysek artık onların üzerinde bir antropolojik analiz safhası başlar, az önce bahsettiğim antemortem datalar da, oradaki veriler de analizler yapılırken daha sonrasında kimliklemede ya örneğin yaş belirlenir cinsiyet belirlenir bahsettiğim gibi belki bir yerinde bir kırık vardır mutlaka kemik onu hafızasında tutar, size bunu söyler…
*** Antropolojik analizler bitince 4üncü aşamaya geçilir, DNA aşaması yani kimliklendirme aşaması. Bizim şu andaki kimliklendirme yaptığımız yer Amerika'da bir enstitüdür, hangi kemikten örnek alınıp yollanacağını koordinatörler belirledikten sonra o enstitüye transfer edilir, bütün ailelerden almış olduğumuz DNA örnekleri hiçbiri isimle değildir, her biri kodladır o veri tabanında, eğer kemik çalışırsa çünkü öyle sıkıntılarımız da olur yani örneğin siz bulursunuz ama kemik içerisindeki DNA’yı vermeyebilir… Daha doğrusu bunun da bir sürü bilimsel açıklaması vardır ta ki çalışana kadar bunu sürekli denemeye devam edilir. Bazen işte şöyle bir şey duyarsınız, “Mutlaka kazdınız ama yıllar oldu halen daha definedemedik halen daha verilmedi” diye. Çünkü belki o kimliklendirme süreci devam etmektedir daha…
*** Kimliklendirme sürecinde şudur kural: %99.9'a kadar (%100 yoktur bilimde), evet %99.9'a kadar kimliklendirmenin tam olması gerekir ki emin olarak defin işlemi gerçekleşsin. Kimliklendirme yapıldıktan sonra da az önce bahsettiğim dört safhayla birlikte, psikoloji safhası da içine girerek son bir toplantı gerçekleştiriler ve herkes elindeki verileri isimsiz bir şekilde ortaya koyar ve en sonunda “reconciliation” dediğimiz karar verilir ki evet DNA’yla çıkan sonuç budur ve bu filan kişidir denilir ve 5inci safha olan psikologlarımız ehayatta olan birinci derece ailelerine bilgilendirmeye gidilir. Direkt birebir ilk ziyareti biz gerçekleştiririk… Genelde zaten aileler Sevgül Hanım'ın da gazetede sürekli kazıları paylaştığından dolayı, birçok bilgiyi ondan alırık, KŞK’nın görünmeyen bir elemanı gibidir yani, KŞK’ya çalışmaz ama aslında KŞK’nın çok büyük bir parçasıdır… O da paylaştığından dolayı sürekli olarak o iletişim hattı da bizim psikoloğumuzla birlikte aileler arasında sağlanır ama bu çok tehlikeli bir noktadır aslında bir yerde de nedeni şu: Kimliklendirme netleşene kadar bir bilgi paylaşımı şu kişi, şu kişidir denilemez çünkü gerçekten bazen hiç ummadığınız yerde hiç ummadığınız kişiler çıkabilir ama diyalog çok önemli… İşin yapılma nedeni sevdiklerini bekleyen aileler söz konusu, o yüzden o iletişim sürekli sağlanır…
*** Eğer aileler ziyaret edildiğinde kabul ederlerse şöyle bir olayımız vardır ki “Görüş Günü” dediğimiz bir günümüz vardır. Laboratuvarımız ara bölgededir, ara bölgeye çağırak gerekli izinler alınarak ve bütün safhalarda çalışan bilim insanları tek tek sunumlarını gerçekleştirirler, o kayıp nerede bulundu, nasıl bulundu, hangi analizler yapıldı, DNA sonucu kimlerden örnek alındıydı, nasıl eşleşildi şeklinde bilgiler verilir görüş gününe gelen, kaybı bulunmuş ve kimliklenmiş olan aileye… Laboratuvarda “Görüş Günü” için iki ayrı odamız vardır, bir odada da bireye ait hem bireyin kendisi, hem de üzerinde olan eşyalarla birlikte son bir kez görmek isterlerse diye ayrı bir oda vardır. Ailelerin bazısı bunu istemeyebilir de genelde %90 son bir görüş günü gibi düşündükleri için talep ederler. Girip son bir vedalarını gerçekleştirirler. Cenaze günlerine kendileri karar verirler, nerede defnetmek istediklerine kendileri karar verirler ve biz bütün gerekli hazırlığı yapıp laboratuvardan çıkarıp defin günü hazır ederek veririz… Beş safha ana hatlarıyla bu şekilde…
*** Bugüne kadar 1058 kayıp bulunup kimliklendirildi. 2006'dan bugüne kadar. KŞK’nın web sayfası var, web sayfasından da her ay bittiğinde mutlaka bir sonraki ayın ilk haftası bir önceki ayın istatistiği aylık olarak eklenir, herkes oradan da takip edebilir bunu. Şu anda Ekim 31 itibarıyla bulunan, kimliklendirilen kişi sayımız 1058 kişidir. Resmi Kayıplar Listesi’nde adı yayımlanmış olan 1058 kişi bulunup kimliklendirilmiş durumdadır şu anda… Tabii bu kazılarda bulunan ve kimliklendirme süreçleri devam edenler de var… Mesela şu anda laboratuvarın üzerinde çalıştığı Atlılar’dan 37 tane kadın ve çocuğun olduğu kayıplar var. Onun haricinde Kıbrıs Rum kayıplarının olduğu iki tane farklı yerden de gelen kemikler üzerinde analizler devam eder. Şu anda kazılar da devam eder, mesela bu hafta, geçen haftanın içerisinde hem Geçitkale’de 2 oldu sayımız, bu kazıda bulunandır. Karıştırmayalım ama, halen daha kimliklendirme safhasına geçilmedi kazıda. Geçitkale’de iki kişi bulduk, onun kazısına devam edilir. İki gün sonra da Ağırdağ'da bir kişi bulduk şu anda iki kazımız da aktif bir şekilde çalışır…
*** Bize ulaşmak ve bilgi paylaşmak isteyenler ücretsiz olarak 181 hattımızdan arayabilir bizi. Dileyen herkes ulaşabilir bize 181 hattımızdan ücretsiz olarak. Bu arada KŞK’nın “mandate”inde yani görev tanımında, direkt olarak, net olan şu şey şudur ki hiçbir tanığın ismi, hiçbir şekilde paylaşılmaz… Şu da nettir ki biz en son bir rapor bile verirken ailelere ölüm nedeni diye bir rapor vermeyiz, amacımız çok nettir: Kaybolan kişileri bulmaktır… Bunun da nedeni şudur ki biz halen daha son bir kişiyi bile bulabileceksek, onu bulmak istiyoruz çünkü buradaki odak noktası insandır, o kaybı bulabilmektir… 181'e dileyen kim isterse ulaştığı zaman asla isim sorulmaz. Hatta bu o kadar iyi bilinir ki aslında tanıklar bilgi vermek isteyen bir yerde sizi bulur, siz ona bile gitmeseniz, o mutlaka gelir ya da artık herkes bizi tanır, işte nerede bir sarı dozer görülse tanırlar bizi… Aslında bu kayıp şahıslar konusunda ilk yıllardan da bugüne çok değişti… Tabii ilk yıllarda çok daha farklı bakılırdı ki bu insanlar kim yahu falan noktasındaydı ama şimdi herkes bizi bildiği için de, kazıya bile gittiğimiz ilk günden, ikinci veya üçüncü saatte birileri durup da “Kimi ararsınız abim, neyi ararsınız?” diye konuya girip de tam o Kıbrıslı samimiyetiyle bir kahve içildikten sonra “Aslında ben bu bölgenin çobanını bilirim, bir de onuyla konuşalım da yarın bilgi getiririk size” diye bile dönüp çok yer bulmuşluğumuz vardır. O yüzden nettir ki isim önemli değil, gerçekten yüzyüze olması da önemli değil, telefonla size kimliksiz bir şekilde o bilgiyi verebiliyorlar… Kıbrıslı Rum tanıklarımız dahi var arayan, aynı şekilde Kıbrıs Rum ofisini Kıbrıslı Türkler’den arayıp da isim vermeden bilgi verenler de vardır. Onların hattı da 151’dir.
(Devam edecek)


Kayıplar Komitesi kazıları, sekiz kazı ekibiyle adanın her yanında sürdürülüyor...

Kayıplar Komitesi kazılarından görünüm...







