1. YAZARLAR

  2. Gençler Yazıyor

  3. Hüseyin Aranır: Umut taciri ve inadına Barış!
Gençler Yazıyor

Gençler Yazıyor

Hüseyin Aranır: Umut taciri ve inadına Barış!

A+A-

Hüseyin Aranır
huseyinaranir@gmail.com


“En son umut ölürmüş” derler,

Umut, hayata tutunma direğidir. Özellikle biz gençlerin hayatını şekillendirirken vazgeçilmezidir umut, çok da zariftir, kırılgandır, sığınacak bir liman olur umut, hele hele dalgalıysa denizler bugünkü gibi erken varmak isteriz umut limanına.

Pek tabii umutlarımızı gerçekleştirmek için elini taşın altına koymaktan daha kolayı umut tacirliği yapmaktır aslında. Özellikle sol cenah tarafından eleştiriliyormuş bu “tacirlik”.

Bunun böyle olmasından daha doğal ne olabilir?

Solun eleştirel süzgeci nerede, ne zaman işlemedi ki. Sol kendi kendini acımasızca koymuyor mu sorgu odasına. Gözetilmesi gereken sorun tam burada...

Sol yürek, yangını ile sarılıyor adasına,coğrafyasına ve geçmiş tecrübeleri de hatırlıyor..

Solun hafızası sağ cenaha göre daha derindir. Fakat bireyin eleştirel süzgeci kendi ukdesinde toplamaya çalışması tartışılması gereken bir ego ve de bir bilinç sorunudur kanımca.

Düşünsenize bu iki kelime siyasal yaşamda en son ne zaman bu denli yan yana kullanıldı. “Korku” ve “Yeni”.

Korkulan olmak güzel mi? Hangi şekilde olursa olsun. İster fiziksel ister düşünsel...

Korku salıcı olmak yeni çağda doğru mu?

Bir seçimdir elini taşın altına koymak ya da bu umutların tacirliğini yapmak. Şaşkınlıkla karşılamadığım bir süreçten geçiyoruz. Toplumsal birlikteliğimizin getirisi Kıbrıs’ta çözüme ve kendi ayakları üzerinde durmaya yaklaşıyorken, geçmişte de bir çok kez yaşadığımız engelleme girişimleri bugün bir başka boyut almış ama aynı mantıkla ilerler durumdadır. Umut tacirliğine soyunan veya soyundurulan “kukla”, nerelerin desteklediği gizli görünse de bilinen, nereden geldiği apaçık ve hangi söylemleri kullanarak hareket ettiği ortada olan birinin, defalarca hem samimiyetini hem iradesini göstermiş bu topluma, çıkıp samimiyet, nizam ve intizam dersi vermeye kalkışması nasıl bir tehlike ile yüz yüze olduğumuzun en açık göstergesidir.

Bunu yaparken tekelciliği ön plana çıkaran, kendinden başkasını önemsizleştiren  ve küçük gören, eleştirilmez zırhına bürünerek gizlemeye çalışılan kötü oyunların perdesi düşüyor. Birinci sahne oynanmaya başladığı andan itibaren belli olan gerçekler, toplumsal birlikteliğimizin getirisi barış günü yaklaştıkça daha net görünmeye başlıyor.

Geçmişi hatırlamak sanırım olayları daha net görmemize yardımcı olacaktır. Siyasi partileri önemsizleştirme çabasıyla başlayan bu yol toplumu siyasilerden  uzaklaştırma hedefine ulaşmayı çabalamıştır. Bunu, halkı irade gösterecekleri sandıklara gitmeyip denize gitmeye davet ederek denemiş fakat başarılı olamamıştır.

Siyasette yer alan kişileri hedef alan ve onlara beceriksiz, çıkarcı ve menfaatçi muamelesi yapılmasını sağlayan altı boş girişimlerin de sahibi yine tek noktada buluşuyor.  Tabii bunlar olurken toplumun çözüme ve barışa olan inancındaki artış planlanan yeni yolun aksine ilerlemeye devam etmiştir. Barışı isteyen ve kendi ayakları üzerinde durmaya yaklaşan toplum nasıl geriye götürülebilir sorusuna cevap gibi görülen, çıkışı olmayan bir liman olan bu girişimleri görmezden gelmemek gerekir düşüncesindeyim. Bu yüzdendir ki, toplumuna ve değerlerine sahip çıkan her gencin görevi şirin gibi gözüken ama niyeti kötü oyunlara gelinmemesini sağlamak olmalıdır.

Bunca tehlikeli oyunlara rağmen, daha önce de yaptığımız gibi, biz gençler memleketimize, barış mücadelemize ve kendi ayaklarımız üzerinde durmak için atılacak her adıma sahip çıkmaya devam etmeliyiz.

Bunu yapacak gücün temeli unutulmamalıdır ki biz gençlerin elindedir. Bizlerin önemli bir görevi olan diğer nokta da iki toplumun kaynaşmasını mümkün olan en iyi şartlarda sağlamaktır. İki toplumun gençlerinin ortak görevini başarıyla yerine getirmek için üzerimize düşeni yapmaya çalışmanın yanında büyük bir gayret de gösteren CTP Gençlik Örgütü, kolektif çalışmanın gerekliliğinin bilinciyle de hareket etme becerini göstermiştir. Kimseyi ötekileştirmeden, her bir gencin ülkemize katacağı önemli katkıları olduğu gerçeğini hiç unutmadan attığımız her adım başarıyla sonuçlanmaya mahkûmdur. Bundan dolayıdır ki, bizler birlikte hareket edebilme kabiliyetini arttırmalı ve barışı toplumumuza hep birlikte sunmalıyız.

Elini taşın altına koymaktan çekinmeyen biz gençler kendi gücümüzün farkında olmalı ve görevlerin bizlere verilmesini beklemeden talep eder ve alır noktaya süratle gelmeliyiz. Adil ve kalıcı bir çözüme ulaşmak için verdiğimiz mücadele bugün her zamankinden daha da hayati bir noktaya gelmiştir. Biz gençler ortak vatanımız için birbirimizi daha iyi tanımalı, kaynaşmalı ortak etkinliklerle aramızdaki bağları daha da güçlendirmeliyiz. Yani daha fazla arkadaş , daha fazla dost ve yoldaş olmalıyız. Üzerimizde dolaşan kara bulutlardan kurtularak arzuladığımız barışa ulaşmadaki tek yol çözüme daha sıkı bağlanmaktır.  Çözüm ve barış ülkemizde ve bölgede hayatı yeniden normale döndürecek ve bölgemize yeniden güven ve istikrar getirecektir. Unutulmamalıdır ki, çözüm hedefinden uzaklaşmak ve şirin gibi gözüken kirli oyunlara ses çıkarmamak çıkmazı daha da derinleştirecek ve bölünmeyi kalıcılaştıracaktır. Bölünmeyi kalıcılaştırmamak adına birlik ve beraberlik içinde, barışı, yüreğimizden çıkan sesle haykırmalı ve tüm dünyaya bunu duyurmalıyız.

Bu yazı toplam 4974 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar