1. YAZARLAR

  2. Neşe Yaşın

  3. Hayatın acı tatlı sürprizleri
Neşe Yaşın

Neşe Yaşın

Hayatın acı tatlı sürprizleri

A+A-

İki hafta aranın ardından yeniden yazabiliyorum. Tek elle yazdığım bir yazı bu. Haberi olmayan vardır belki başıma gelenlerden. Bir trafik kazası sonucu kolum ve bacağım alçıda şu an. On günlük hastane deneyimi, iki ameliyat ve işte yeniden evdeyim. Hayat bir anda değişiveriyor. Çok zor bir süreçti ve devam ediyor ama aynı zamanda sevdiklerimin, arkadaşlarımın değerini de yeni baştan teyit ettiğim bir zaman dilimi oldu bu. Üstüme sevgiler yağdıran siz okurlarıma da sonsuz teşekkürler. Üç dört haftaya her şey eskisi gibi olacak diye umuyorum. Hiçbir şey eskisi gibi olmuyor elbet, lafın gelişi bu söylediğim. Daha normal bir hayata dönmüş olacağım kastettiğim. Her şeyin değerini daha iyi bileceğim, hayata daha sıkı sarılacağım, çevremdekilere daha çok özen göstereceğim bir hayata. Aslında her şey çok daha güzel olacak, çekilen acılar boşa gitmemiş olacak. Bir çeşit yeniden doğuş hali. Yazamamamın en önemli nedenlerinden biri de ruh halimdi kuşkusuz. İnsan fiziksel bir acı, ruhsal bir çöküntü içinde olduğunda kendine odaklı oluyor. Bu süreçte sadece ben değil çevremdekiler de bana odaklıydılar ve karakteri bağımsızlık olan biri olarak epey ağır geldi bu bana. Başkalarına yük oluyorum diye üzüldüm. Ben de arkadaşlarımın her biri için aynısını, hatta fazlasını yapardım elbette. Bu sevgiyi ve dayanışmayı hissetmek muhteşemdi.

Yine bir Cumartesi sabahı. Yazımı aynı yerde ama tekerlekli sandalyede yazıyorum bu kez. Pencereden uçuşan iki kuşu izliyorum, hayat üzerine düşünüyorum. Kafam epey sersem hala hem uykusuzluk hem de ağrılardan. Geçici olan şeyler bunlar. Bir süre sonra sadece birer hatıraya dönüşecekler. Kalıcı olan dünyayla, başka insanlarla kurduğumuz ilişkiler. Pazartesi doğum günüm. Sıradan bir doğum günü değil bu. Emekli olacağım, yeni bir hayata adım atacağım bir gündü dört gözle beklediğim. Hatta yeni evimde kutlamayı bile hayal etmiştim. Türkiye’den beş arkadaşım doğum günü partim için bilet bakmaya başlamışlardı bile. Neyse, kutlama geç de olsa yapılır. Hastanede biraz oyalanmak biraz da iletişim için bir günlük tutmuştum. Bu hafta köşemi boş bırakmamak için onu paylaşayım sizlerle. Haftaya yepyeni ve umut dolu bir yazı sözüm olsun.

Sevgili Günlük,

Dün beni acil operasyon bölümünden ortopedi bölümüne çıkardılar. İlk koğuşta çok şeker bir Sri Lankalı kadın vardı; Theresa. Sri Lanka'ya ve oğlunun düğününe davetliyim. Sonra zihinsel engelli bir kız geldi; Froso. Sürekli hayali bir arkadaşla konuşuyor. Az kalsın ben de konuşacaktım onunla. Anne, baba sırayla gelip beklediler. Kızınız bir melek gibi dedim. Süper zekâ astrofizikçi bir oğulları ve AB destekli birdview projesinde bir başka kızları varmış. Yeni odada Bayan Magda var. Epey yaşlı. Benim kötü Rumcama şükretti valla. Benden önce bir Rus kadın varmış odada. Hiç Rumca bilmiyormuş. Yine konuşuruz sevgili günlük.

Hastane günlüğü 2

Sevgili Günlük,

Dün gece hiç uyuyamadım. Oda arkadaşım Magdalena Hanım bütün gece inleyip ağladı. Kulaklığımı takıp müzik dinlemeye çalıştım ama olmadı. Bugün güler yüzlü bir doktor geldi. Hayranınızım sizinle gurur duyuyoruz dedi. Uyuyamadığımı söyleyince özel oda ayarladı. Yaşasın! Ameliyat büyük olasılıkla Cuma gün olacak. Dışarıda yağmur var. Simon and Garfunkel dinliyorum. Yine konuşuruz sevgili günlüğüm.

Hastane günlüğü 3

Sevgili Günlük,

Özel odadayım ve dün gece güzel uyudum. Magdalina Hanım’a veda ettim. Kızı ile biraz sohbet ettik dün. Beni uyutmadı diye üzülmüş. Yeni oda çok daha rahat. Film izleyip müzik dinlerken kulaklık takmama da gerek yok. En önemlisi banyo yaptım. Yardımcı olan hemşirenin adı Rodathea. Güller Tanrıçası anlamı. Muhteşem! Arkadaşlarım epey şımartıyor. Elleri kolları dolu geliyorlar. Kitaplar, renkli kalemler, defterler, tatlılar…

Phantom of the Opera parçaları dinledim bu sabah. Yazımı yazayım diyorum ama tek elle bilgisayarda yazmak zor. Belki kalemle yazarım eski günlerdeki gibi.

Yine konuşuruz sevgili günlük.

Hastane günlüğü 4

Sevgili günlük,

Üzgün müyüm? Evet. Hayatta bana en zor gelen başkalarına yük olmak. Arkadaşlarımın gerçek bir sevgiyle ve hiç gocunmadan çırpındıklarını görüyorum diğer yandan. Dün ameliyat oldum. Tamamen iyileşip yürümem Nisan’ı bulacak gibi. Bu da geçecek elbet. Ece Ayhan’ın öykülerini okuyorum. YKY’den çıkmış İyi Bir Güneş ve Josh Groban dinliyorum.

Hastane günlüğü 5

Sevgili günlük,

Dün çok hareketli bir gündü. Üstüme sevgiler yağdığını hissettim. Çok gelen oldu ve en önemlisi Bulut ve Atlas ile görüntülü konuştuk. Bana şarkı söylediler. Bu bir uygulama galiba; elleriyle kalp yaptılar ve ekranda kırmızı kalpler belirdi. Başka bir işaretle balonlar, konfetiler gönderdiler, havai fişekler patlattılar. Odam bir tapınak gibi oldu. Uğur için Buda ve fil, mor giysili feminist bir meleğim bile var. Günün sürprizi acil ameliyat koğuşunda tanıştığım Sri Lankalı arkadaşım Theresa idi. Kocası ve oğluyla şık şıkırdım, ellerinde koca bir hediye paketiyle odaya daldılar. Hep beni düşünmüş ameliyat olacağım gün. Ne tatlı insanlar. Sri Lanka’ya davetliyim dediğim gibi. Ben orada olmasam da kardeşimle konuştum o seni arabasıyla gezdirecek dedi. Bazen durduk yere ağlamak istiyorum ama sulu gözlülüğüm meşhurdur zaten benim. Şimdi yemek getirdiler. Yine konuşuruz sevgili günlüğüm.

Hastane Günlüğü 6

Günaydın Sevgili Günlüğüm,

En önemli sorunum ağrı nedeniyle iyi uyuyamamak. Kazanın üzerinden 10 gece geçirdim. Her gece birkaç saat dalmışımdır herhalde. Dün görece daha iyiydi. Ağrıdan da öte acı var ameliyattan beri, dirsek ve bilekteki dikişin yarası acıyor sanki. Böyle bir yara ve üzerinde alçı var, sürtününce acıyor olmalı. Dün ayağım için bunu engelleyecek pozisyonu buldum deneyerek. Dirsek konusunda çok başarılı olamadım. Gündüzler kolay çünkü dikkatini başka yöne vererek acı ve ağrıdan kaçınabiliyorsun biraz. Sanırım eve çıkınca daha rahat uyuyabileceğim. Moralimi iyi tutmaya çalışıyorum. Dün yine çok arayan oldu. Fotini kocası ile hastaneye gelmiş, covid testi için uzun uzun kuyrukta beklemişler ama kimlik kartlarını yanlarında getirmedikleri için yaptıramayıp geri dönmüşler. Hastane yemeklerinden sıkıldım. Pek iştahım da yok zaten. Bu hastaneye kaşık bağışı yapmak lazım. Sütlaç, jöle ve yoğurt geliyor ama yanında sadece dün kaşık geldi. İlerleme var. Tepsiyi bırakıp hızla gidiyorlar, hemen “kutali” diye sesleniyordum ilk günler. Şimdi tahta tek kullanımlık kaşıklarım var. Az önce doktor geldi zayıf olduğum dirseğe koydukları platinin deriye çok yakın olduğunu onun için rahatsızlık verdiğini söyledi. iki yıl sonra çıkaracaklarmış onu. Yemeklerle ilgili bir diğer anı ilk gün verdikleri haşlanmış pazı yaprağına yapılışı bulduğum minik garavolli( salyangoz ). Toplu halde yıkanınca öyle olmuş herhalde. Fransız Mutfağı . Dışarıda güzel bir gün var. Pek okuyamıyorum uykusuzluğun verdiği sersemlikten. Kıraathane kanalından bir okuma tiyatrosu izledim. Hadjitakis dinliyorum.

Haftaya umut dolu bir yazıyla buluşmamız dileğiyle…

Bu yazı toplam 1791 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar