1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Güven Artırıcı Önlemler…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Güven Artırıcı Önlemler…

A+A-

Kıbrıs’ı bölen hattın bir tarafında yaşayanlar diğer tarafta yaşayanlara karşı güven eksikliği duyduğu bir gerçek. Sebebi de adanın çağdaş tarihinde yaşanan çatışmalı olaylar ve olayları yaratan nedenler ve olgular… Güvensizliğin derecesini sorgulamak ve hangi tarafın daha fazla güvensizlik duyma hakkı bulınduğunu tartışmak ise bir fantazidir.

Kişilerde can ve mal güvensizliği hissi varsa, şiddeti ve haklılığı ne ölçülebilir ne de inkar edilebilir. Uğraşılması gereken konu, güvensizliği yaratan etkenleri ortadan kaldıracak, güvensizlik kaynaklarına karşı demokratik ve insancıl önlemler alınacak çalışmalar yapmaktır. Ve en etkili başlangıç noktası da birbirine karşı güven sorunu yaşayan tarafları yakınlaştıracak ve birlikte birşeyler yapabilecek zemin ve ortam yaratmaktır; bu zemin ve ortamda onların güvensizliğine neden olan yaralarını birlikte sarmalarına fırsat vermektir.

Kıbrıs adasında onlarca yıl bu konuda çalışmalar ve etkinlikler yapıldı; halkların yakınlaşması ve yaralarını birlikte sarması konularında ilerlemeler sağlandı. En etkili ilerleme ise, Nisan 2003’te karşılıklı geçişlerin serbest olması ile sağlandı. Ancak, hala daha yürünmesi gereken yol var; halklar tam olarak daha birbirine yakınlaşmadı, sarılmadık yaralar da var. Çözüm ve barışa giden süreç içinde bu yol yürünmeye devam edilmelidir. BM Genel Sekreteri de bunu son raporunda açıkca yazdı ve hatta bazı güven artırıcı önlemlerin bir an önce uygulanmasını da işaret etti, örneğin tüm cep telefonlarının adanın tümünde kullanılabiliyor olması gibi…

Rapor nerdeyse altıncı ayını tamamlıyor, yani dönemini kapatıyor ve yenisinin hazırlanma aşamasına girildi; hala daha cep telefonları konusu çözülemedi… İlerleme var, az gittiler – uz gittiler ama sonuca halen varamadılar… Tutuk olan taraf ayan – beyan Rum kesimi ; tutuk olmalarının nedenini de bu uygulamanın Kıbrıs Türk tarafını dolaylı tanıma olacağı ile izah ediyorlar. Yapılan açıklamalara göre aslında teknik olarak tüm hazırlıklar tamam, siyasi olarak engel hala yerinde ama gerçekleşmeye ramak kalmış… Bu ayak sürüme var ya bu ayak sürüme, işte burası güvensizliği tetiklemekten başka bir sonuç üretmiyor ve sonuçta telefonlar ada genelinde çalışıyor olacak olsa da sürecin yarattığı güvensizlik de sürüyor olacak. Ve bu güvensizlik evhamlara da neden olabiliyor; örneğin BM yeni raporunu hazırlayıp Barış Gücü’nün süresini uzatma sürecinde telefonlarda sonuca gidiliyor gibi bir algı yaratmak, BM raporu gerçekleştikten sonra da telefonlar konusundaki sorunu çözmemiş olmak…

İki gün önce gerçekleşen aranan ve diğer tarafta olduğu belirlenen suçlu zanlılarının karşılıklı iadesi konusu da bir güven artırıcı önlemdir. Gecikmeli uygulandı, uygulanması gereken daha nice suç kaçakları vardır ama birşeyler ilerliyor gibi görünebilir; BM Genel Sekreteri de bu nedenle umutlanıp Barış Gücü’nün kalış süresini uzattırabilir… Kaç yazar ?!. Bunca zaman kimler kimden kaçmadı ki; ne caniler serbest yaşayabiliyor ki ?!… Niye böyle ?! Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıs Türk tarafını dolaylı da olsa tanıyor olmaktan kaçınmak startejisi… Bu abartılı tavrın Kıbrıslı Türklerde yarattığı sonuç, güvensizlik…

Kayıp şahısların bulunması çalışmaları insancıl bir konu; kayıp şahsların bulunması çabalarının siyasallaştırılması ise çalışmaları hep engelledi ve geciktirdi… On yılı aşkın bir süreden beri bu konuda sonuç alıcı çalışmalar yapılıyor ama Güney’de her seçim dönemi bu konu gene siyasallaştırılıyor… Türkiye’yi çarmıha germe siyaseti, Kıbrıslı Türklerde güvensizliği artırmaktan başka bir sonuç üretmiyor. 1963-74 arası kayıp Kıbrıslı Türkler olduğunu reddedenler ve bu siyaseti yürütecekler diye kendi halkından kayıp onlarca kişiyi de yok sayanlar, yani çarmıha çoktan gerilmesi gerekenler seçim kazanmak için kayıplar konusunda Türkiye’yi suçlayarak oy kazanmaya çalışırlar… Seri katilin öldürüğü kişilerin kayıp cesetlerini bulmak için her çabayı oraya koyanlar, onlarca yıl kuyularda kayıp insan cesetlerini ve kalıntılarını saklayıp kıllarını kıpırdatmadılar. Seri katilin kaybettiği insanlar nedeniyle Bakan ve Polis Müdürü istifa etti, suçsuz sivil Kıbrıslı Türkleri öldürüp sadece kendilerinin bildikleri yere gömen seri katil faşist EOKA’cılar ise kamuda ve siyasette makam sahibi oldu, itibar gördü, ulusal kahraman sayıldı… Kim kimi çarmıha gerecek ?!

Evet, onlarca yıldan beri Kıbrıs’ın iki yarısının halklarının birbirine güven duyması için çalışmalar yapılmaktadır, BM de bu konuda gayretlidir, yol alınmıştır ama güvenin artması için yol yürürken güveni azaltan siyasetlerden de kaçınmak gerek… Diğer tarafa kaçan suçlular anında iade edilsin, şu telefonlar artık adanın her yerinde konuşabilsin, şövenist sergilemeler kaldırılsın, insancıl konularda hamasi ucuz siyasetler yapılmasın…

Tamam, çözüm ve barış bir başka bahara kaldı ama Güven Artrıcı Önlemler hep baharda olsun.  

Bu yazı toplam 2956 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar