1. YAZARLAR

  2. Mert Özdağ

  3. Gonnara yer misiniz?
Mert Özdağ

Mert Özdağ

Gonnara yer misiniz?

A+A-

İki siyasetçinin bundan 1 ay öncesine kadar başları dertteydi…
Biri Serdar Denktaş…
Diğeri Tahsin Ertuğruloğlu…
Malumunuz, konular belli…
Denktaş, kendi oğluna ait şirkete devlete ait 220 dönümlük araziyi devretmesiyle gündemdeydi…
Tahsin Ertuğruloğlu ise Ercan’ın patronu Emrullah Turanlı ile arsında geçen “rüşvet” polemiği ile ilgili manşetlerdeydi…
Şimdi bakıyorum da, ikisi de gündem değiştirmeye yönelik hareketleri ile dikkat çekiyor.
Her sıkıştığında “ilhak” söylemi ile gündemde yer bulmaya çalışan Ertuğruloğlu’nun ne yapmaya çalıştığını anlamadım gerçekten…
“Türkiye’ye ilhak da konuşulur” mealinde ara ara açıklama yapmak, sonra da sözlerim çarpıtıldı demek neyin nesi?
Ne maksat taşıyor böylesi bir söylem?

*  *  *

Diğer yandan Denktaş’a ne demeli?
Anlı şanlı ‘ittifak’ ile UBP ile el ele seçtikleri Derviş Eroğlu’nun imza attığı ve müzakereler için temel teşkil eden 11 Şubat 2014 Belgesi’ne desteğini çekmiş Serdar Beyler!
Yani radikal sağ olma eğilimi var Serdar Bey ve partisinin…
Ya da son açıklaması!
Rumlara sürpriz önerileri varmış!

*  *  *

Sağ tribüne yönelik hareketler bunlar değerli dostlar!
İleride patlaması muhtemel doğalgaz krizi öncesinde geçmişte haklarında ortaya çıkan skandalları unutturan, sağ tribüne oynayan hoş olmayan hareketler bunlar!
Sağ popülizm bu, daha açık söylemek gerekirse…
Pek tabii yurttaş bunu yerse!

*  *  *

Daha birkaç ay önce kendi ailesine devler arazisi devreden, ülkedeki en büyük yatırımcı ile “rüşvet” polemiğine girenleri kim olduğunu unuttuk mu sanıyorsunuz?
Nasıl derdi dedem?
Herkeş gonnara yemez ay oğlum!
Böylesi ‘milli popülist’ hareketler yeter mi geçmişteki skandalların üzerini örtmeye?
Yeter mi, ha? Denemesi bile gereksiz bence… Neyse…


Evin içi!

AKINCI'nın müzakere sürecini başına giymesiyle yeni bir söylem tartışılır oldu…
Malum, “evimizin içini temizleyelim”…
Hemen hemen herkes bu konuda fikir beyan ediyor.
Çok merak ediyorum; “evin içi” denilen memlekette iyi bir şeyler yapmak için müzakere süreci mi çökmesi gerekirdi?
Ya da KKTC'nin tanınmayacağının anlaşılması mı lazımdı?
Öyle görünüyor ki ulusalcıların “Bağımsız KKTC”, federalistlerin de “Federal Kıbrıs” tezlerinde sarsıntı var…
Şimdi ikisini birleştirince “evin içine temizleyelim” gibi abuk subuk bir siyaset ortaya çıkmış…
Elbette iyi iş, iyi siyasetle mümkündür.

Bakınız, Gönyeli Belediyesi…

Tepeden tırnağa 'evin içini' temizlemiş başkan.
Örnek bir kent yaratmış.
Ne çözümü beklemiş, ne de KKTC'nin tanıtılmasını…
Bilmem anlatabildim mi?

 


Ha 2000, ha 2017!

YENİ merkezi cezaevi ihalesi de Türkiye’de açıldı.
Hani bir zamanlar “Ankara ihalelerine hayır” diye isyan edenler de yok şimdi…
Büyük projelerin ihaleleri Türkiye’de açılmaya, Türkiye’de kapanmaya devam ediyor.
Tıpkı 2000’lerin başındaki gibi…
Tek fark, buna sert bir dille tepki gösterenler yok şimdi.
Gerisi, aynı…
Ha 2000, ha 2017!


Kıbrıs tatili…

GAZETECİ Ahmet Hakan Türkiye’deki Hürriyet Gazetesi'ndeki köşesinde şunları yazıyor:
“ARTIK ETRAFIMDAKİ HERKES
- Kıbrıs’ta tatil yapmaya daha sıcak bakmaya başladı.
- Gazeteyi kâğıttan okumaya dönüş yapmaya başladı.
- Politik açıdan aşırı bilinçlenme dönemine girmeye başladı.
- Güneşe hiç çıkmayıp bembeyaz kalmaya başladı.
- Sinema filmi yerine dizi peşinde koşmaya başladı.”
Kısacası Türkiye’de Kıbrıs tatiline bakış, kağıt gazete dönüş ve politik bilinç artmış.
Sevindirici…
Ne dersiniz?


 


Eylem dediğin!

BARAKACI dostların “denize beleşe girme eylemlerini” takdir ediyorum.
Hem eylem, hem icraat, hem siyaset…
Hepsi bir arada…
Üstelik sonuç alıcı bir eylem tarzı…
Önceki gün yine yaptılar…
Facebook'tan canlı izledik.
Gayet güzeldi.
Sonuç da alındı.
Tebrikler hepsine…
Teker teker…
“İşte eylem budur” dedirten bir olay bu.
Sosyal medyada atıp tutmakla olmuyor bu işler.
Siyaset de sokakta, eylem de sokakta olur.
Sahada, sokakta olacaksınız vesselam.
Ve sonuç alacaksınız.
Bu kadar basit işte!
Tabii yapabilene!

 


 

Amigolara bak sen!

NE TUHAF bir siyasetimiz var.
Akıncı'nın amigolarının şimdi en azılı “Akıncı eleştirmeni” olmasını nasıl açıklarsınız?
BİR: Her dönem muhalif olmak iyidir.
İKİ: Seçim dönemi rüzgara kapılıp, sonrasında gerçekleri görmek mümkündür.
ÜÇ: Dün dündür, bugün bugün…
DÖRT: Hepsi.
Bence 4, hepsi…
Ama milleti salak yerine koymasalar keşke!
O'nun için sağa sola sataştığınız, ağza alınmayacak kelimelerle saldırdığınız günleri unutmadık.
Yesinler sizin muhalifliğinizi.
O ki, yalnız değildir!
O ki, sizin eserinizdir.
Bakın, bakın ve övünün eserinizle!
Eleştirmeyi bırakın başkaları yapsın.
Eğreti duruyor zira!


 

Devrimci Genel İş Başkanı Ömer Naşit KANAL SİM'de Öğlen Postası programında açıkladı: “Barem 19a'dan maaş alanlar (Bakanlar) 1.037 TL artış alacakken asgari ücretli sadece brüt 155 TL almış olacak"… Ne güzelsin ey memleket…

Bu yazı toplam 3494 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar