Gerçek Tehlike Nerede? Interpol Bülteni Değilse Ne?
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin en son mülkiyet kararı ne anlama geliyor?”
“Kırmızı Bültenle tutuklanır mıyız?”
“Interpol bizi arıyor mu?”
“Ya Kıbrıs Cumhuriyeti bir sabah adımızı listeye koyarsa?”
Toplumun kaygı haritası, zaman zaman hukuki gerçekliğin çok ötesine savrulabiliyor.
İşte tam bu yüzden sorduk:
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin çıkardığı Uluslararası Yakalama Emirleri gerçekten Interpol bültenine dönüşüyor mu?
Bizi endişelendirmesi gereken asıl tehlike ne?
Yine Avrupa Birliği Hukuku Uzmanı Dr. Latif Aran’la konuştuk. Yanıtları, hem güncel hem düşündürücü.
“Bu bir zafer değil, ciddi bir uyarıdır”
Sohbete AİHM’nin K.V. Mediterranean Tours Limited v. Türkiye kararını sorarak başladık.
Dr. Aran’a göre bu karar, yanlış anlaşılmaya çok açık bir “zafer değil, uyarıdır”; hatta uyarının da ötesinde, ciddi bir kırılma işaretidir:
“Mahkeme, bu karar özelinde Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK)’nın tüketilmesi gereken bir iç hukuk yolu olduğunu kabul etti ama aynı zamanda makul görülemeyecek bir gecikme sebebiyle etkili olmadığını da tespit etti. Eğer bu gecikmeler devam ederse, ileride ciddi sorunlar yaşayabiliriz.”
Peki bu karar sonrası ne olacak?
“Asıl baskı, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nden gelecek. AİHM kararlarının uygulanmasını denetleyen bu organın 46 üyesi var. Kararlar için 24 oy gerekiyor. Türkiye’yi destekleyen 18 ülke vardı, Kıbrıslı Rumları 8. Ama son dönemde Kıbrıs Cumhuriyeti’ni destekleyen ülke sayısı 18’e yükseldi. Denge bozulur ve 24 sayısını bulurlarsa dosya yeniden AİHM’e gönderilebilir.”
“TMK geçiciydi. Ama zemini kayıyor.”
Avrupa Birliği Hukuku Uzmanı Dr. Latif Aran’a göre, Taşınmaz Mal Komisyonu, yalnızca geçici bir çözüm olarak kurgulanmıştı. Bunu açıkça hatırlatıyor:
“67/2005 sayılı yasada, TMK'nın çözüm sağlanana kadar geçici bir iç hukuk yolu olduğu belirtiliyor. Bu çözüm, Birleşmiş Milletler parametrelerine göre iki kesimli, iki toplumlu – yani federal – bir yapıdır.
Yasada iadelerin çözüm sonrasına bırakıldığı açıkça vurgulanıyor. Ama şimdi ‘iki devletli çözüm’ öne sürülüyor. Bu, TMK'nın temelini fiilen yok ediyor.”
Bir diğer mesele, para!
“TMK’nın finansal olarak sürdürülebilirliği yok. Kuzeydeki Rum mallarının toplam değeri 24 milyar sterlin olarak hesaplanıyor. Bugüne kadar TMK’ya 8178 başvuru yapılmış; sadece 2041’i sonuçlanmış. Komisyon, şimdiye kadar 538 milyon sterlin tazminat kararı verdi.
İleride verilecek kararlar için para nereden bulunacak? Bu yük, haksız yere halkın sırtına mı yüklenmeli? Ayrıca, çoğu taşınmaz defalarca el değiştirdi. Müteahhitler paraları kazanıp evleri sattılar. Yoksa külfeti son kullanıcıya mı yükleyeceğiz?”
“Interpol bülteni çıkarmak o kadar kolay değil”
Gelelim kamuoyunda çokça tartışılan Interpol meselesine...
Dr. Aran, iddiaları ciddi ama soğukkanlı bir biçimde ele alıyor:
“Önce yüzlerce kişi dendi, sonra sayı 9’a düştü. Kıbrıs Cumhuriyeti mahkemelerinin çıkardığı Uluslararası Yakalama Emri (UYE) ile Interpol bülteni aynı şey değildir.
Her UYE kendiliğinden Interpol bülteni olmaz. Interpol, mülkiyet gibi özel hukuk kapsamına giren konularda bülten çıkarmama ilkesini yıllardır uyguluyordu. Bu ilkesini şimdi değiştirdi mi bilmiyorum.”
“Bültenlerin çoğu kamuya açıktır. Geçenlerde kontrol ettiğimde bu konuda çıkarılmış aktif bir bülten görmedim” diyor Dr. Latif Aran ve ekliyor: “Kamuya açık olmayan bülltenler yalnızca üye devletler arasında görülebilir.”
En önemli uyarı:
“Interpol’ün bülten çıkarması, devletlerin bu bültene uyması gerektiği anlamına gelmez. Bu bültenler bağlayıcı değildir. Uyuşturucu, insan kaçakçılığı, cinayet gibi ağır suçlar dışında devletler çoğu zaman bu bültenlere uymayı tercih etmez. Çünkü her yakalama ve iade prosedürü ciddi bir maliyet ve diplomatik süreçtir.”
“Peki biz Interpol’e başvurabilir miyiz?”
Bu kez soruyu tersine çeviriyoruz. Güneyde bir Türk taşınmazını kullanan kişiye biz dava açabilir miyiz? Interpol bülteni çıkarabilir miyiz?
“Ceza Yasamızın 281A maddesi sadece KKTC sınırları içindeki taşınmazlar için geçerlidir. 281. maddede coğrafi sınır belirtilmese de, aynı yorum geçerlidir. Eğer ‘ayrı bir devletiz’ diyorsak, sınırlarımız dışındaki fiilleri suç sayamayız.”
Ve Interpol kriteri:
“Bir Interpol bülteni için, suçun en az 2 yıl hapis cezası taşıması gerekir. Bizdeki ceza sadece 6 ay veya 500 bin TL para cezası. Yani Interpol bülteni çıkarmak mümkün değil.Zaten böyle bir bülten başka bir ülke üzerinden de çıkarılamaz.”
Siyasetçilere açık çağrı
Dr. Aran sözünü sakınmıyor:
“Siyasetçiler, bu kadar ciddi konularda konuşmadan önce, gerçekten bu işi bilen hukukçulara danışmalı. Çünkü yanlış bilgi, halkta gereksiz korkular yaratıyor.”
Gerçekle yüzleşmek
Toplumu korkutmak kolay. Ama mesele, korku değil; çözüm üretmek.
Mesele sürdürülebilir, gerçekçi ve hayal ürünü olmayan bir siyaseti sürdürmek.
Gerçek tehlike Interpol değil, geçici çözümleri kalıcı çıkmaza dönüştürmek ve uluslararası hukuk zemininden uzaklaşmak…