Ganimetçi zihniyet doğayla uyum içinde yaşayamadı!
Bilim insanları, kitaplar her zaman uyarır ve der ki, “doğayla şaka olmaz”…
-*-*-
Ne demektir bu?
-*-*-
Doğa, insanın istediği gibi şekillendirebileceği bir şey değildir…
Elbette bazı tedbirler alabilirsiniz ama doğanın kendi kuralları, dengesi ve sınırları vardır.
O kuralları, o dengeyi, o sınırları fazla bozamaz, müdahale etseniz dahi değiştiremezsiniz…
-*-*-
Deprem, fırtına, sel veya kuraklık…
Bunlardan kuraklık ve sel; bir birlerine zıt hava koşullarının ürünü gibi görünebilir…
Son dönemde iliklerimize kadar her ikisini de yaşadık…
-*-*-
Gönyeli’de yürüyüş mekanlarım dün sular altında kaldı…
“Kurudu” diye üzüldüğüm Kanlıdere ve Gönyeli göletleri, bir gecede doldu hatta taştı!
-*-*-
Ve bu taşmalar neticesinde, Pazartesi akşamı başlayan bazı müdahaleler yeterli olmadı, bu yazıyı yazdığım dün öğle saatlerine kadar bir çok yer sular altında kaldı…
-*-*-
Maddi zarar ziyan ilerleyen günlerde belli olacak…
-*-*-
Dün yaşadıklarımız ve gözlemlediklerimiz bize gayet net bir şekilde hatırlattı ki, doğayla uyum içinde yaşamak zorundayız…
-*-*-
Uyum içinde yaşamadık!
-*-*-
Neden yaşamadık?
Çünkü çok ama çok büyük çoğunluğumuza göre bu memleket, “ganimet topraktan oluşan” – “satalım zengin olalım” pozisyonundaydı…
-*-*-
Yine tüm anlayan insanların ortak görüşüydü ki, dere yataklarına binalar diktik ve doğayı da ganimetimize göz yumacak sandık!
-*-*-
Öyle olmadığını daha önce de tecrübe etmiş olmamıza rağmen iş işten geçmiştir tabii ki!
Ve felaketi yaşadık!
-*-*-
Haaa işin ilginç yanı, felaketin merkez üssü daha çok Türk toprağı olan Gönyeli bölgesi olabilir ama sonuçta doğanın dengesi mahvolmuştur…
-*-*-
Ekosistemimiz ganimetçi müdahaleler sonucunda dengesini yitirmiş durumdadır…
Bazen ekosisteme çok küçük bir müdahale dah, inanılmaz büyük felaketlere yol açabilmektedir…
Bizdeki müdahale, öyle küçük de değildir; doğrudan ekosistemin katlidir!
Allah daha büyük felaketlerden korusun!
-*-*-
Yağmadı, yağmıyor diye ağladık…
Müslümanı – Ortodoksu, “yağdır Mevlam su” diye dualar ettik…
-*-*-
Birkaç ayda yağması gereken birkaç saatte yağınca da altında kaldık!
Bu da bizden yani ganimetçilerden öteye, tüm Dünya’nın günahı!
“Küresel ısınmanın gazabı!” da diyebiliriz!
Kokmak ve rant!
Nedir kokmak?
Yani şu şekilde anlatalım, “gül kokusu” veya “çiçek kokusu” hoş bir şeydir!
Gül gibi kokmak!
Yasemin gibi kokmak!
-*-*-
Gerçi Kıbrıslı “tütmek”ten “mis gibi tüter”i üretmiş ve “kokmayı” sadece “kötü kokuya” bırakmıştır!
-*-*-
Yani kısaca “kokmak”, “çürüyüp bozularak kötü koku yaymak”tır!
-*-*-
Devletimizi yöneten hükümetimiz, online casino işine yeşil ışık yaktı!
-*-*-
Bu yeşil ışık, devleti düşünerek ciddi gelir kaynağı elde etmek gibi “haklı” nedenlere dayanan bir ışık cinsi değildir!
-*-*-
Ne yazık ki, dünkü basına da yansıdığı şekliyle ve Kudret Özersay’ın uyarısında da yer aldığı biçimiyle “birine rant sağlamaya çalıştılar…”
Olay bu kadar basit!
-*-*-
Koktu!
Kokuttunuz!
-*-*-
Neredeyse 50 milyar TL’lik bir bütçe açığının bizi beklediği yeni yılda, bu hükümetin hala ısrar ve inatla hükümette kalmak istemesinin arkasında da kesinlikle “rant” vardır!
-*-*-
Hayır yoktur mu diyorsunuz!
O zaman istifa edin, derhal erken seçime gidilsin!
-*-*-
Rant nedir?
Rant ne midir?
“Hiçbir emek harcamadan elde edilen kazanç”tır!
Geçmiş olsun Ünal abi!
Başbakan Ünal Üstel, Yakın Doğu Üniversitesi (YDÜ) Hastanesinde “fıtık” tanısıyla operasyon geçirdi. Ameliyatı başarılı geçen Ünal Üstel’in, birkaç güne taburcu olması bekleniyor.
-*-*-
Gel de bu konuyla alakalı yorum yapma!
-*-*-
Yorum 1 – Sayın Üstel’e, sevgili Ünal abimize gerçekten geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum… Umarım en erken zamanda iyileşir ve istifa eder…
-*-*-
Yorum 2 – Şükürler olsun ki KKTC, örneğin bir İngiltere ya da Norveç değil!
Çünkü devletin yürütme organının başı olan kişinin devlet hastanesi yerine özel hastaneyi tercih ediyor olması; (Benden öncekiler de aynı tercihi yapmıştı dese bile); değil istifa, ülkeden taşınmasını dahi gerektirebilirdi…
-*-*-
Yorum 3 – Vatandaş nereye gitsin? Yoksul ne yapsın?
-*-*-
Yorum 4 – Vallahi ülkenin dertleri yüzünden adam fıtık oldu! Fıtık ettiniz adamı… “Hata yapan arkadaşlar var, bunu tüm UBP’ye mal edemeyiz!” demişti Ünal abim… Hata derken de mesela aklınıza hemen rüşvet falan gelmesin; “hatalı geri pas” olabilir! Veya Galatasaray – Samsun maçının orta hakemi ile VAR hakemlerinin “koskocaman penaltıyı görememe hatası” gibi!
-*-*-
Neyse, geçmiş olsun Ünal abi; iyileşmeden de istifan kabul edilebilir diye düşünüyorum ama galiba Cevdet Yılmaz bey öyle düşünmüyor! Yani VAR’a da gitsek, bariz istifayı gerek gören olmayacak!







