1. YAZARLAR

  2. Kutlay Erk

  3. Fırtınalardan Umuda: Bir ‘Ümit Burnu Hikayesi’ ve Suda Fırtınalar…
Kutlay Erk

Kutlay Erk

SİYASET MEYDANI

Fırtınalardan Umuda: Bir ‘Ümit Burnu Hikayesi’ ve Suda Fırtınalar…

A+A-

Afrika kıtasının batı tarafındaki en güney ucu, denizden yüksekliği yaklaşık 245 metre olan Ümit Burnu’dur… Bu burunun isminin ilginç de bir hikayesi var…
15. yüzyılın sonlarına kadar Avrupalıların Hindistan ile ipek ve baharat ticareti için kullandığı yolun bir kısmı denizden olmak üzere, çoğu karadan idi ve Ortadoğu’yu boydan boya geçmek zorunluğu vardı…
1453’te İstanbul’un Osmanlılar tarafından fethinden sonra, Avrupalılar Hindistan’a deniz yolu ile ulaşımı hedefledi. Özellikle Portekizliler bu yolu bir an önce keşfetmek hırsı ile onlarca yıl sefer üzerine seferler düzenledi. Ağustos 1486’da Portkiz Kralı Juan II, meşhur denizci Barthelemeu Dias’a gizli tutulması gereken bir görev verdi: Lizbon’dan çıkıp, Afrika kıtasının en uç noktasına gitmek, burayı dolaşmak ve eğer mümkünse Hindistan’a kadar giderek bu deniz yolunu keşfetmek… Gizli tutulan bu uzun yolculukla ilgili olarak, elde, ayrıntıları anlatan yazılı bir belge ve çizimleri hiç yok. Ancak, çok maceralı geçtiği biliniyor. 
Dias bu yolculuğu, karadan fazla kopmayarak, kıyıya paralel sürdürdü. Afrika kıtasının güneyine yaklaştıklarında ise,  gemiyi kayalarda parçalayacak kadar şiddetli fırtınalara yakalandı. Atlas Okyanusu ile Hint okyanusunun en büyük dalgaları bu burunun açığında görüldü, korkunç dalgalar gemiyi karpuz kabuğu gibi sallıyordu. Büyük korku içinde olan gemiciler, boyuna dua ediyor, şeytanlar ülkesine geldiklerini söylüyorlardı. Dias’ın ya kayalara vurup ölme riskini almak, ya da bilmediği rotaya sapmaktan başka çaresi yoktu. O, Atlantik Okyanusu’nu seçti, güney Atlantik’e geçti. 13 gün kara görmedi, haritaları işe yaramadı, denizlerde kayboldu; ancak dalgaların altından akan çok kuvvetli bir okyanus kuşağı dairesel akıntısı onu kurtardı ve rotayı kuzeye çevirdi. Burunu dolaşmış ve farkında olmadan Hint Okyanusu’na geçmiş oldu. Ve böylece de, Diaz onlarca yıldır aranan Afrika’yı dolaşarak Hindistan’a açılan yolu 12 Mart 1488 keşfetti. Dias, Tanrı ve Portekiz adına keşfettiğini söylediği bu buruna, yaşadıklarından dolayı, Fırtınalar Burnu adını verdi. Ancak, gemileri ve mürettebatı iyi durumda değildi, erzak çok azalmış, salgın hastalık baş göstermişti. Gemiciler isyan etti. Dias Hindistan’a gidemeden Lizbon’a geri döndü.
Başarısını büyük onur duyarak Kral Juan II’a aktardı ancak kral, Dias’ın verdiği ‘Fırtınalar Burnu’ ismini benimsemedi. Krala göre bu isim nedeniyle hiçbir denizci Hindistan’a giden yolu keşfetmeye cesaret ve moral bulamayacaktı; bunu ortadan kaldıracağını ve Hindistan’a ulaşma yolunu keşfetmenin önünü açacağını umarak, gemilerin batmasına sebep olacak büyük fırtınalar ve kayalıkların bulunduğu bu burunun adını Ümit Burnu olarak değiştirdi.  Nitekim 1498 yılında diğer Portekizli kaşif Vasco da Gama, Afrika’yı dolaşarak Hindistan’a deniz yolu ile ulaşan ilk batılı oldu ama fırtınaların günlerce sürdüğü zorlu seyahati sırasında filosundaki bir gemi tamir edilemeyecek kadar hasar gördü.
Avrupalıların Hindistan’a deniz yoluyla ulaşabilmeleri neticesinde ipek ve baharat yolları önemini, Osmanlı Devleti ile ve İran da ticari alandaki üstünlüklerini kaybetti. Hint okyanusu önemli bir ticaret bölgesi oldu, elli yıl içinde dünyanın en kalabalık gemi rotaları haline geldi; deniz ticaretinde de üstünlük Avrupalılara geçti. Ancak, korsanlık da birlikte gelişti… 1869’da Süveyş Kanalı’nın açılmasıyla Hindistan’a gidiş yolu kısaldı, Ümit Burnu da önemini kaybetti.  Artık, Kıbrıs adasının bulunduğu Doğu Akdeniz, önemli bir ticaret denizi oldu.
Türkiye’den yola çıkan su, deniz altından, yani hiçbir fırtınaya maruz kalmadan, borularla Kuzey Kıbrıs’a ulaştı ama Kuzey Kıbrıs karasının siyasetinde fırtınalar yarattı, denizdeki karpuz kabuğu gibi sallandı siyaset… Kırılan dökülen ve yaralanan birçok değer, kurum ve kişi oldu… Risklere göre rotalar değişti… Tartışmalarda kayboldu siyaset ama CTP’nin manifestosu yol haritası olma özelliğini kaybetmedi. Sonunda sert dalgalar altından bir dairesel akım siyaseti sakin sulara çekti… Ehven-i şer gerçekleşti… Umuda cesaret verecek ümit anlaşması yapıldı. Artık ileriye bakılacak…  Artık, Kıbrıs adası, bulunduğu Doğu Akdeniz’de, Türkiye’nin egemen olduğu önemli bir su ticareti merkezi olabilecek.    
Ümit Burnu ile ilgili ilginç bir not… Burayı 1488’de keşfeden Dias, 29 Mayıs 1500’de gene burada, yani Ümit Burnu yakınlarında, yakalandığı bir fırtınada bütün mürettebatıyla birlikte öldü… Adamcağız, Kral’ın oyununa geldi; kendi deneyiminde yaşadığı fırtınaları unuttu, Kral’ın yarattığı umuttan cesaret aldı ve tedbirsizlikten kendini, mürettebatını ve gemilerini tüketti.
Ümit Burnu ile ilgili güncel bir başka ilginç not… Şimdilerde turizm şirketleri Ümit Burnu’nu pazarlarken, buradan, denizde çift olarak takılan balinaları, karada da, devekuşlarını ve babunları izlemeyi öne çıkarıyor… Devekuşları, kafasını kuma gömmekle, babunlar da hırsızlıkları ile efsane olmuş… Hele ki babunlar… Kokusunu aldığı yiyeceği insanın elinden, çantasından anında alabiliyor, çalabiliyormuş; bilmeyenleri uyarıyorlar…

Bu yazı toplam 64884 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar