1. YAZARLAR

  2. Ödül Muhtaroğlu

  3. Enflasyon ve pahalılık hem halkın hem de devletin bütçesini sarsıyor
Ödül Muhtaroğlu

Ödül Muhtaroğlu

Enflasyon ve pahalılık hem halkın hem de devletin bütçesini sarsıyor

A+A-

KKTC’de pahalılık ve geçim derdi, en önemli sorunumuz olmaya devam ediyor. Bunu enflasyon rakamları da bize gösteriyor. Enflasyon aylar geçtikçe artmaya devam ediyor.

2025 Nisan ayı enflasyonu yüzde 4.06 olarak gerçekleşti. Aralık ayına göre, 4 aylık enflasyon da, yüzde 13.08 oldu. Bu bağlamda, yıllık enflasyon (Geçen Nisan’dan bu Nisan’a)  yüzde 40.96’ya ulaştı.

Nisan ayında özellikle, otel ücretleri, elektrik, et fiyatları, yurt dışı kültür turları, özel hastane ameliyat ücretleri, kiralar, damacana su, akıllı cep telefonları, düğün salonu ücretleri, uçak bileti, mobilya fiyatları önemli oranda artış görmüştür.

Döviz kurlarının yükselişe geçmesi, elektrik ve akaryakıt zamları ve Nisan ayına yansıyan  birçok zamdan ötürü, Nisan ayı enflasyonunun, Mart ayına yakın çıkacağını, daha önceki yazılarımda belirtmiştim. Nitekim öyle oldu.

Türkiye’de ise, resmi rakamlara göre, Nisan ayı enflasyon oranı yüzde 3, Aralık ayına göre 4 aylık enflasyon yüzde 13.36 ve yıllık enflasyon oranı ise yüzde 37.86 olarak gerçekleşti.

Ülkemiz, Türkiye’ye göre, piyasasında döviz kullanımı çok daha fazla olan bir ülkedir. Piyasada, dövizle fiyatlandırılmayan neredeyse mal ve hizmet yoktur. Yurt dışından gelen malların fiyatlanmasına, kiralardan, araçlara, okul harçlarına kadar, pek çok yerde döviz kullanıldığı için, tüm bunlar enflasyona da yansımaktadır.

Akaryakıt zammı, ekonomide girdi maddesi olması nedeniyle, başta toplu taşıma ücretleri ve halkın yakıt giderleri olmak üzere, pek çok mal ve hizmete zam olarak yansımaktadır. Bu da, hayat pahalılığı oranını yükseltmektedir.

Nitekim, geçen haftalarda, akaryakıt ürünlerine litre başına 1 TL üzerinde zam yapılmasının bir miktar etkisini Nisan ayında gördük. Esas etkilerini ise, Mayıs ayında göreceğiz.

Elektriğe de, Nisan ayı başında yüzde 11,6 zam gelmesi, girdi maddesi olması nedeniyle, hem tüm mal ve hizmetlere zam olarak yansıyacak, hem de halkın kullandığı elektrik faturaları zamlanacaktır. Bunun piyasaya etkilerini, Nisan ayında gördük, daha sonraki aylarda da daha net göreceğiz.

ABD‘nin Çin, AB ve diğer ülkelerle başlattığı gümrük tarifeleri (vergileri) savaşlarının ve Türkiye’de İstanbul Belediyesinde yaşanan tutuklamalar ve siyasi gerginliklerin sona ermemesi, TL’nin değer kaybının sürmesi ve döviz kurlarının yükselmesi, ülkemizde tüm mal ve hizmetlere okkalı zamlar olarak yansımaktadır.

Öte yandan, 4 kişilik bir ailenin sadece gıda harcamalarını oluşturan açlık sınırının, Nisan ayı sonunda, 29 bin 787 TL olduğu bir ortamda, aylık asgari ücret ise, net olarak 37 bin 818 TL’dir. Asgari ücret, açlık sınırına yakın seyrediyor. Görüldüğü üzere, asgari ücret artsa bile, belli bir süre sonra erimektedir.

Hayatı ucuzlatmak için, Hükümet tarafından yeterli KDV, fon indirimleri yapılmadığı için, enflasyon ve pahalılık artmakta, hayat pahalılığının yasa gereği ödenmesi sonucunda, devletin ve belediyelerin bütçelerine de, ilave bir maliyet gelmektedir.

Yılın ilk 6 ayı için, hayat pahalılığı ödemesi yapılacak olan Temmuz ayı geldiğinde, bunu hep birlikte göreceğiz. Haziran ayı sonunda, 6 aylık enflasyonun yüzde 20 düzeyine gelmesi kimseye sürpriz sayılmayacaktır.

Piyasamızın pahalılaşması sonucunda, Rumların Kuzey’den alışverişlerinin azalması ve Güney’den Türklerin alışverişlerin artması sonucunda, Maliye çift taraflı gelir kayıplarına uğramakta ve bütçe hedefleri de böylece tutmamaktadır.

Hükümet, gelirleri artırmak ve tasarruf yapmak yerine, yeni üst kademe yöneticileri atamakta, münhalsiz, sınavsız geçici işçi ve sözleşmeli personel alımlarına devam etmektedir. Yapılan bu gereksiz istihdamlar, zaten sıkıntı içinde olan bütçeye, ek külfetler getirmektedir.

Kamudaki maaş, emekli maaşları ve sosyal sigorta emekli maaşları ile asgari ücrete, bu yıl 2 kez zam yapılacaktır. Ancak, mal ve hizmetlere devamlı zam gelmesi ile yapılan artışlar anlamını yitirmekte ve satın alma gücü yeniden düşmektedir.

Halkın büyük bir bölümü, geliri yetmediği için, borçlu bir hayat sürdürmekte, günden güne yoksullaşmaktadır.

Hükümet’in en önemli görevi, enflasyonu ve pahalılığı düşürecek, hayatı ucuzlatacak tedbirleri almak ve özellikle asgari ücretlileri, sosyal yardım ve engelli maaşı alan, on binlerce dar gelirli insanımızın, satın alma gücünü yükseltmek olmalıdır.

Bu yazı toplam 1199 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar