Mert Özdağ

Mert Özdağ

Dövizci

A+A-

Her yeni dönem “acaba mı?” dedirtir insana…
Eylül de aslında yılbaşı gibidir.
Kavurucu sıcakların bittiği, okulların açıldığı, evlerin-ailelerin daha bir düzene girdiği, yaz tatilinin bittiği, yeni bir dönem başlangıcıdır.
İzin döneminde adanın ateşkes hallini iliklerime kadar yaşadım.
Sık sık güneye geçtim, sık sık savaştan kalan o harabe ara bölgeden transit geçtim, Derinya’dan güneye, kuzeye geçtim, Maraş’ın o harabe görüntüsüne baktım.
Dakikalarca barikatta sırada bekledim.
KKTC kimliğini verdim, biraz sürdüm, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni çıkardım.
Lefkoşa’nın güneyinde bir yemek yemek için yurt dışına çıkar gibi işlemlerden geçtim.
Ne üzücü…
Aynı şehirde, farklı ülkedeymiş gibi yaşamak.
Umut ettim hep, umarım bu yıl olur dedim.
Kıbrıs sorununa dair her bir ayrıntı yüzüme çarptıkça, inşallah bu sene dedim kendi içimden…
Dilek dilemek kolay da, dilekle de olmuyor bu vesselam.
Çabalamak lazım, onu bir kez daha anladım.

                                                              ***

Savaşın izleri bu adada kalıcılaştı artık.
Oturduğumuz yerden dilek dilemekle değişmeyecek!
Evet barış istiyoruz.
Her yeni dönemde barış diliyoruz.
Olmadı.
Yapamadık, kuramadık barışı…
Hala eller tetikte yeşil hat denen ara bölgede…
Hala askerler bekliyorlar karşılıklı…
2019’da 2 milyon turist geçmiş güneyden kuzeye!
Peki neyi bekliyor askerler?
Değişir mi bu düzen?
Kendiliğinden değişmez.
Yakıp yıkmak lazım.
Bir anlaşma lazım, yeni bir devlet, yeni umutlar…
Nasıl mı olacak? 2003 ruhunu yeniden yakalarsak olacak.
Ayağa kalkarsak, sokağa inersek, olacak.
“Türkiye para vermiyor” diyorlar.
Vermez tabii!
Kendi parası değil mi, ister verir ister vermez…
Verdiği kadar hükmeder de…
Biz Türkiye para versin diye hükümet bozup, hükümet kuruyoruz, sene 2019!
Keyfiyet meselesi...
Sizce tamam mı tüm bu yaşadıklarımız?
Değil! Peki değişecek mi?
Kendiliğinden değişmez.
Bir şeyler yapmak lazım şimdi.

                                                              ***

Bakın dövize! Yakıp kavurdu bizi…
Son 2 yılda yaşadıklarını kendisi bilir bu toplum.
‘Borçları yapılandırma’ dediler, koca koca bankalar çıkıp açıklamalar yaptılar, ne mi oldu? Kocaman bir yalan çıktı! Olmadı, başvuranlara dönüp yanıt bile vermediler…
Fakirleştik, adım adım, az az…
Bunu en çok da dövizcide anladım.
Koca koca TL’ler verip, birkaç parça Euro alınca anladım bunu…
Değişmeli bu düzen…
Hem de acilen…
Eğer değişmezse sonumuz TL gibi olacak.
Onu da dövizcide anladım.

 

 

Bu yazı toplam 2060 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar