1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. ‘Derme çatma’
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

‘Derme çatma’

A+A-

Sağlık Bakanlığı’nın aslında hiçbir hesabı birbirini tutmuyor.
Günlük veriler tablolarla, tablolar sözlerle uyuşmuyor.
Bakanlar Kurulu’na sunulan veriler hayatla örtüşmüyor.
Altı üstünü, üstü altını tutmuyor!

*  *  *

Hesabı tutamayan bir hükümetle karşı karşıyız.
Beyin ölümü” gerçekleşmiş ama “vücut” koltuğunda direniyor.

*  *  *

Bir çadır kurulmuş Lefke’de…
Hastane önünde derme çatma bir çadır.
O çadır “yönetim aczi”ni anlatmak üzerinden sembolleşiyor böylece…
O çadıra bakarak hükümeti anımsıyor insanlar...
O çadıra bakarak köhnemiş zihniyetimize bağırıyor.
O çadıra bakarak umutsuz yarınlarımızı yargılıyor.

*  *  *

O çadır “derme çatma” bir devletçiği anlatıyor aslında…
Yoksa ne yapacaktı orada başhekim ya da doktorlar, sonuçta ateşli gelen hastayı diğer riskli insanların yanına almadan önce bir tedbir düşündüler.
Eldeki imkanlar da buydu!
Çadırdan utanması gereken ülkesel bir yol haritası belirleyemeyen, vaka sayısında dahi uzlaşamayan, seçim hesabı ve yaranma sevdasından başını kaldıramayan, günü birlik kararlarla savrulan, bir dediği diğerini tutmayan merkezi yönetimdir, hükümettir, her bir işe karıştığına göre elçiliktir, başbakandır, ortağıdır, bakanlarıdır.
Sağlık altyapısını ve kamusal sağlığı senelerdir ikinci plana bırakan bireyci hırslarımızdır, bencilliğimizdir, yalanlarımızdır.
En fazla da halen yüzleşmediğimiz, marşla, nutukla, bayrakla, baremle, ganimetle, maaşla şişirdiğimiz 'kktc' denen gerçeğimizdir.

*  *  *

“Hükümetin sağlık ve ekonomide sıkıntısı yok” diyorlar şimdi…
Büyükelçi sofralarında yapılan “seçim ayarları”nın ne kadar normal olduğunu anlatıyorlar.
“İnnik minnik” seçilmiş Ankara yolcularını aklıyorlar.
“Devlet” kurmakla hem övünmek, hem de o devletin içinde “kukla sahnesi”ne dönüşmek ne yaman çelişkidir öyle!

*  *  *

Çok ama çok eminim ve ismim kadar iyi biliyorum ki bu insanlar, bir gün siyaset sahnesinden ayrıldıkları zaman tüm bu yaşananları üzüntüyle, utançla, pişmanlıkla, öfkeyle, buruklukla anacaklar.
Ne zaman ki bu düzenle bağları kopacak, menfaat zincirinin bir halkası olmaktan çıkacaklar; ne zaman ki artık ömrün geriye doğru sayımı başlayacak ve vicdanları onca senenin azabını kusacak, o durumda günah çıkaracak, sessizce af dileyecek, herkesten daha çok iradeye, kimliğe, kişiliğe, haysiyete sahip çıkmak isteyecekler.

*  *  *

Hesap hatası var…
Bir de demokrasi hatası…
En önemlisi derinden de bir vicdan yarası var…



 




Okullar nasıl açılacak?

Bilim Kurulu ne diyor?
Eğitimciler ne diyor?
Henüz tam da bilmiyoruz ama okullar açılacak.
Mart’tan Ağustos’a geldik, altı ay oldu ve sanırım hiçbir ciddi hazırlık yok.
Adanın güneyinde şu dikkatimi çekti, Eğitim Bakanlığı önce öğretmen sendikaları ile görüştü.
Sonra ebeveyn yani veli örgütleriyle…
Kreşten ilkokula, ortaokuldan liseye kadar tüm velileri temsil eden yönetimlerle bir araya geldi.
Kuzeyde belki veliler örgütlü değiller…
Ama ‘Okul Aile Birlikleri’ var.
Niye dikkate alınmıyorlar?

Bu yazı toplam 2009 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar