Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası (KTEZO) Başkanı Hürrem Tulga, “30 seneden sonra tüm partilerimizin uzlaşma ile ortaya çıkardıkları metin sadece bu değişimin başarılması noktasından bile değerlendirildiğinde çok önemli olarak görülmelidir” diyerek, değişikliklerle ilgili görüş ortaya konmadıkça “hayır”ın bir anlamının olmayacağını söyledi.

Tulga yaptığı yazılı açıklamada, herkesin arzuladığı “değişimin” anayasa seviyesinde temel bulmaya başladığını söyledi. Tulga şöyle devam etti:
“Ortaya çıkan sonucu yetersiz ya da eksik bulanlar olabilir. Biz de bu kesimlerden biriyiz, Ancak eksiklik ve yetersizliğin değişikliklerin reddedilmesi için bir gerekçe yapılmasını anlamakta cidden zorlanmaktayız.

Ülkede siyasi partiler düzeyinde ne Anayasanın tümüyle değişmesi, ne de toplumca hassas olduğumuz Geçici 10. Madde gibi maddelerin kaldırılması için gerekli iradenin sayısal çoğunluğu olmadığı aşikârdır. Zaten bu irade olsaydı Anayasa değişiklikleri 15 sene tartışılıp sürekli gündemden çıkarılmazdı. Ancak toplumsal değişim talepleri bu dönemde en üst düzeye çıkmış, seçimlerde kendini somutlaşmış, dolayısı ile değişimin fitilini de ateşlemiştir. Siyasilerimiz bu sürece kendilerini adapte etmeye çalışmaktadırlar.  Elbette bu süreçte eski alışkanlıklar, eski siyaset yapma biçimleri de devrede olacaktır, ama yeni de gittikçe filizlenmektedir. Bu değişim bu sürecin sonucudur. Dolayısı ile daha iyisini isteyenler, daha çok uğraşacak, daha iyi örgütlenecek, halkın güvenini kazanacak, ister siyasi parti, ister baskı örgütü olarak daha belirleyici olmaya çalışacaktır.”

“Sivil irade ilk defa anayasayı değiştirebildi”

Sivil iradenin ilk defa Anayasa’yı değiştirebildiğini ifade eden Tulga, bundan rahatsız olmak yerine sevinmek gerektiğini belirtti.
“Benim istediğim maddeler yoksa, eski hali kalsın” demenin hiç bir şey söylememek, değişen maddelerin toplum üzerinde yaratacağı olumlu etkileri de umursamamak anlamına geldiğini kaydeden Tulga şunları söyledi:
“Bu değişiklikler bir tek insanın bile hayatını kolaylaştıracaksa desteklenmelidir. Toplumsal sorumluluk bunu gerektirir. Anayasa siyasi tartışma, partisel çekişme, kişisel prestij ile ilgili bir şey olmamalıdır. Toplumun taleplerinin toplumun temsilcileri aracılığı ile mümkün olan en geniş uzlaşma yoluyla bir toplumsal sözleşme haline gelmesi ve herkesi bağlamasıdır.

Yol açılmıştır, değişiklikler toplumumuz tarafından onaylanırsa, daha fazlası, daha iyisi daha güçlü biçimde talep edilebilecektir. Demokrasi ve toplumsal kazanım zaten böyle bir şeydir.

Diğer yandan oylamaya sunulacak olan değişiklikler, anayasanın kendisi değildir. Dolayısı ile değişiklikler üzerinden tartışmadıkça, değişikliklerle ilgili görüş ortaya konmadıkça ‘hayır’ın bir anlamı olamaz.”

Tulga açıklamasını demokratik kazanımlar, iyileştirmeler ve gereksinimler için mücadele etmedikçe daha büyük değişimlere katkı aranamayacağını söyleyerek bitirdi. TAK