1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. Dali’de bir cenaze töreninden notlar…1
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

Dali’de bir cenaze töreninden notlar…1

A+A-

 

Arabanızla barikattan geçmek her zaman biraz risklidir çünkü barikata gitmeden uzun kuyruklarla karşılaşıp karşılaşmayacağınızı asla bilemezsiniz… Bu nedenle erkenden evden çıkıyoruz, eşimle birlikte Dali’ye gitmek üzere – çünkü Dali’de yapılacak 1964 “kaybı” Mihalakis Solomontos’un cenaze törenini kaçırmak istemiyoruz… Mihalakis Solomontos’un sevgili oğlu Hristakis Solomontos, haftalar öncesinden beni arayarak cenaze törenine davet etmiş, hatta törende konuşma yapmamı da istemişti… Ona bunu düşüneceğimi söylemiştim… Elbette cenaze törenine katılacaktım ancak böylesi hassas bir günde kürsüye çıkıp konuşmak yerine kalabalığın arasında durmayı tercih ediyorum… Aynı şekilde sevgili Leyla Kıralp da Terazili “kayıp” Kıbrıslıtürkler’in cenaze töreninde konuşma yapmamı önermişti ama bundan da kaçınmıştım… Ama orada da cenaze töreninde hazır bulunmuştum, onların bu son yolculuklarında birkaç kürek toprak da ben atmıştım sevgili Leyla’nın “kayıp” eşinin mezarına…

Günlerden Cumartesi, 21 Haziran 2014… 1964’te “kayıp” edilen Mihalakis Solomontos’tan geride kalanlar Hamit Mandrez’de eskiden askerin atış alanı olarak kullandığı yerde bulundu ve bugün ailesine defnedilmek üzere geri dönüş yolculuğu başlıyor… Tam 50 sene önce çıkıp gitmiş köyünden ve bir daha geri dönememiş… Kısmet bugün, “kayıp” edilişinden 50 sene sonra, küçük bir tabutun içinde köyüne dönmekmiş…

Mihalakis Solomontos “kayıp” edildiği zaman henüz 33 yaşındaydı, evliydi ve üç çocuğu vardı, sevgili eşi Egli dördüncü çocuklarına hamileydi… Mihalakis Solomontos masum bir insandı, Atienu’da (Kiracıköy) bir salam-sosis fabrikasında çalılışıyordu – Dali köyündendi – Kıbrıslıtürkler’le Kıbrıslırumlar’ın dostluğunun sağlam olduğu Dali’den… Eşi Dali’ye yakın Ayvarvara köyündendi… En büyük çocuğu Hristakis altı yaşındaydı, kızı Stavrulla beş yaşındaydı, en küçük oğlu Andros 3 yaşındaydı… Karısı dördüncü çocuklarına hamileydi – Mihalakis “kayıp” edildikten beş ay sonra küçük Yorgos dünyaya gelecekti…

25 Haziran 1964’te yeni arabasıyla, CC694 plakalı beyaz bir Morris’le Lefkoşa’ya gitmek üzere Dali’den yola çıktı. Karısının köyü olan Ayvarvara’dan geçerek oğlu Hristakis’i de yanına alıp öyle gitmek istemişti Lefkoşa’ya… Ancak çocuğun dedesi “Bırak çocuk bizde kalsın da dönüşün alın kendini” demiş, böylece küçük Hristakis nenesi ve dedesiyle kalmıştı… Küçük Hristakis bunun babasını son görüşü olduğunu bilmiyordu… Bu tarihten tamı tamına elli sene sonra geri dönebilecekti babası, küçük bir tabut içinde, doğduğu yer olan Dali’de defnedilmek üzere…

Lefkoşa’ya bir iş teklifini görüşmek üzere gitmiş ve yanlış bir dönüş yapınca yolunu kaybetmiş, bazı Kıbrıslıtürkler tarafından yakalanmıştı. İşkence görecek, öldürülecek ve Hamit Mandrez’de ıssız bir bölgeye gömülecekti… Kayıplar Komitesi’nin bu bölgede yaptığı kazılar esnasında 16 “kayıp” şahıstan geride kalanlar bulunmuştu – bunlar farklı zamanlarda öldürülerek ayrı ayrı gömülmüş “kayıplar”dı… Bu 16 kişiden beşi 1963-64 “kaybı” Kıbrıslırumlar’dı, bunlardan birisi de Mihalakis Solomontostu…

Hamit Mandrez’deki bu gömü yeri, asker tarafından yıllarca gerek askerler, gerekse seferberliğe katılan seferiler için “atış alanı” olarak kullanılmıştı – o kadar ıssız bir yer ki burası, bugün bile burada bir insan “kayıp” edilse, kimsecikler ne görür, ne duyar, ne de ruhları sezer… Okurlarımdan 1950’li yılların sonlarında ve 1960’lı yılların başlarında bu bölgenin bazı paramiliter Kıbrıslıtürk gruplar tarafından bazı muhalif Kıbrıslıtürkler’i “cezalandırma yeri” olarak kullanıldığını duymuştum – bazı Kıbrıslıtürkler bu bölgeye getirilerek dövülüyordu, hatta okurlarıma göre bu bölgede bazı öldürme olayları da meydana gelmişti. Lefkoşa’da polis hücresinde öldürülen Alpay, başlangıçta bu bölgeye gömülmüş ancak arkadaşları bu durumu protesto edince Hamit Mandrez’deki bu yerden naaşı çıkarılarak Lefkoşa mezarlığına defnedilmişti.

 

DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 1922 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar