Çözüm – ciddiyet – turizm – Kuzey Kıbrıs!
Neden?
Evet, bizim yani KKTC’nin veya Kuzey Kıbrıs’ın, bu yaz gitme şansı bulduğum Girit’ten ya da Malta’dan ne eksiği var?
Hiç!
Hatta fazlası bile var!
-*-*-
Mesela en başta söylemek lazım, bizim havaalanımız, bahsettiğim ülkelerin havaalanlarına beş değil 25 basar!
-*-*-
Ancak içine girecek insanınız yoksa, özel kullanım için Dünya’nın en kaliteli, en pahalı, en lüks otobüsünü almışsınız neye yarar!
-*-*-
Veya şöyle söyleyebiliriz; “ayranımız yok içmeye ama atla gidiyoruz işemeye!”...
Önce ayranı ayarlayalım, sonra lüks helayı yaparız durumu!
-*-*-
Tarih, her ikisi kadar zengin!
Doğa; temiz tutmayı başarsak, belki Girit kadar değil ama özellikle Malta’ya yine 25 basar!
-*-*-
Plaj, kum, deniz, güneş bizde de var; yeterince hatta fazla ama onları da “temiz” tutma başarımız düşük olduğu gibi, “kullanacak turist” getirmekte sıkıntılıyız!
-*-*-
Otellerimiz mi?
Bu konuda da “geri” değil, kesinlikle “ileri”yiz ama “kumar oynamak için gelen ve hayatında bir tek kez olsun Altın Kumsal’da yüzmeyen turistlerin oranı bence yüzde 99,31’dir!
Yani!
-*-*-
Peki neden?
-*-*-
Nedeni gayet açık!
İki grup “yöneten”in bu durum zerre umurunda değildir!
-*-*-
Kimlerdir bu iki grup yöneten?
Birinci grup Ankara’da!
Ankara’daki yönetenleri bir şekilde ikna etmek gerek!
Neye ikna edeceğiz?
Siyasi çözüme tabii ki!
Çünkü siyasi çözüm, Ankara’dakiler için “şu anda” hiç gerekli değil!
-*-*-
Ankara, siyasi çözüme nasıl ikna edilebilir?
Bunun için “müzakere” gerekir!
Müzakeresizlik ve komedi siyasetle bu iş olmaz!
CİDDİYET!
Çok önemli!
-*-*-
İkinci grup mu?
İkinci grup, gayet nettir ki, sahte diplomalardan alın, istihdam kavgalarına gelin Juju’lar, Emrah Yeşilırmak’lar genellemesi yapmanın bir anlamı yok ama mevcut “iç yapı”dır!
-*-*-
Mevcut iç yapının “müzakereleri sırtlaması gereken” pozisyonunda; arkadaşımız, abimiz, kardeşimiz, komik insan, sıfır bilgi, düğüncümüz, sünnet davetlimiz, sahte diplomayı umursamayanımız, rüşveti seyredenimiz, doğum günümüzü kutlayanımız, cenaze kaçırmayanımız ve hamaset üzerine makam “gülünçlüğü” dışında hiç bir şey yapmayan biri!
CİDDİ olmayan ve olamayacak biri!
-*-*-
Girit’te Cumartesi günü kaybolduk!
Neden?
Çünkü “Malaxa” diye bir köye gitmek istedik ama telefondaki “yol tarifi”ne “Meskla” yazdık!
-*-*-
Avustralya’dan birileri gelmişti...
Bir yeğeni, babama küçük bir hediye göndermiş ve “Yeşilırmak’a gidersen, bunu Sıtkı Hocaya bırak” demiş...
Adam Avustralya’dan gelmiş; haritaya bakmış, o zaman akıllı telefon falan yok, Yeşilırmak yerine Yeşilköy’ü bulmuş; “gidelim” demiş; tam ters istikamet!
Bizimkisi de onun gibi!
-*-*-
Ama kaybolup giderken neler mi gördük?
Dönümlerce avokado bahçesi!
Dönümlerce narenciye bahçesi!
On binlerce dönüm zeytin!
Ve hatta ceviz bahçesi!
Öyle tek tük biri iki ağaç değil!
Bildiğiniz dönümlerce ceviz ağacı!
-*-*-
Peki bizde neden yok?
KKTC, Girit’ten çok küçük değil!
Kıbrıs, bütün olarak Girit’ten büyük ama KKTC, ekilebilir alan açısından Girit’ten çok küçük olamaz diye düşünüyorum!
-*-*-
Tamam, bizde su sorunu var, anladım ama yine de soruyorum; “neden?”
-*-*-
Siyasi çözümsüzlük devam ettiği müddetçe, yukarıda da dediğimiz gibi bize turist gelmeyecek, canımızı yesek bile, en büyük rakip Türkiye turisti bizden önce ve bizden ucuza “üzerine çevirip”, bizi “avsız” bırakacak!
Bu bir gerçektir!
KKTC’ye en azından doğrudan uçuşla – daha rekabet edebilir fiyatlarla ve çok kolay turist getirmek lazım!
-*-*-
Ama yeter mi?
Yetmez!
-*-*-
Müzik evrenseldir!
Elbette turistik yerlerde evrensel müzik dinlenebilir!
Ama mesela ben, bir ülkeye gidersem, yerel kültürü görmek isterim!
-*-*-
Girit’te yerel müzisyenleri dinledim!
Kemençe benzeri bir alet, ud ve iki sanatçı, 3 saat kendi kültürlerinde, kendi dillerinde türküler okudu!
-*-*-
Garsonlar Giritli!
İşletme sahibi, işletmeci Giritli!
Yemekler Girit yemeği!
Meksika, İtalyan, Hint falan neredeyse göremedim!
-*-*-
Zeytinyağı yereli!
Şarap yerli!
Otlar yerli!
Et yerli!
-*-*-
Efendim “Yunan Mutfağı” mı?
Eh, elbette var etkisi ama yine de “Yunan Salatası” yanında “Girit Salatası” mutlaka var!
Menüde en başta!
Haaa Dünya markası fast food restoranları tabii ki bulabilirsiniz!
-*-*-
Anlatmaya çalıştığımı eminim anladınız...
Turist getirmek için siyasi çözüm ya da siyasi “çare” bulmak lazım!
Bunun için de “maskaralık”, “yalan”, “hamaset” değil “CİDDİYETLE MÜZAKERE” gerekiyor...
-*-*-
Ve ayrıca, Kıbrıs’ın güney yarısına “Kıbrıs’ı” bıraktık; Kuzey’ini “Küçük Türkiye” yaptık!
Örneğin Avrupalı bir turist, Türkiye’nin zengin kültürünü – muhteşem doğasını ve fevkalade tarihi zenginliğini görmek için “çakması ve küçüğüne” – üstelik çok daha pahalıya niye gelsin ki?

Bildiğiniz topuz... Çoban topuzu... Evet, bizde de var; benim bile en az 15 tane topuzum var... Girit’te turistlere satıyorlar ve Giritli çobanların kullandığını anlatıyorlar... Belki basit ve küçük bir şey ama biz niye on binlerce turist getirip, topuzun bize ait olduğunu anlatmayalım?

Ve yerel müzisyenler... Bıyıklarıyla, siyah kıyafetleri ve siyah çizmeleri ile Giritli iki müzisyen... Turistlere türkülerini söylüyorlar; şakalaşıyorlar, eğleniyorlar, eğlendiriyorlar... Bizde mi? Gelsin Bülent Ersoy, gitsin Serdar Ortaç! Bol şansalar! Da gene!







