Çözülme ve yüzleşme
Çözülme yaşıyor toplum.
Bozulma… Dağılma…
Yok olma…
Akdeniz’in bu küçük adasının, kuzey tarafında yaşadığımız bunlar özetle.
Ve bu yok oluşa “dur” demenin, zamanı geldi. Geçiyor bile…
Sözüm Meclis’ten içeri…
Bizi yönetemeden, “yönettiğini” iddia eden UBP-DP-YDP zihniyetine…
***
Her geçen gün gençler bu topraklardan kaçıyor ve kendini ait hissetmiyorsa, bu ülke insanı yarınından, geleceğinden umutsuzsa, mutsuzsa, çocuklar okullarda eğitim, hastalar hastanelerde sağlık hizmeti alamıyorsa, bunun başlıca mimarı sizlersiniz.
Yarattığınız şişirme sorunlarla; toplumu ayrıştırma, bölme, parçalama girişimlerinizin tutmadığını gözlemlemiş olduğunuz halde, utanmadan ve sıkılmadan kendi emelleriniz dahi olmayan, hatta ne olduğunu dahi bilmediğiniz tuhaflıkları bu toplum üzerinde uygulamaya çalışma cüretinden de geri durmuyorsunuz.
Hem de zorla…
Hem de bu topluma rağmen…
***
Yaratmaya çalıştığınız toplum mühendisliğinin kanı bu toplumla tutmuyor…
Kusma geliyor hallerinizden…
Mide bulantısı yaratıyorsunuz…
Bizim başlıca ve asli sorunlarımız ortada dururken, onları hasıraltı edip, ithal sorunlarla bu toplumun üzerine üşüşmeniz, gayenizin ne olduğunu aşikâr bir şekilde gözler önüne seriyor.
***
Siz ne bu toprakları, ne bu toplumu, ne çocukları, ne yaşlıları, ne de bu ada kültürünü seviyorsunuz… Hatta bunlardan korkuyorsunuz…
Sizin tek derdiniz, bugün hasbelkader oturduğunuz o koltukları korumak, oturabildiğiniz kadar da orada kalmaktan başka bir şey değildir.
O koltuklarda oturduğunuzdan beridir, herhangi bir bakanlıktan tek bir olumlu icraat görmedi bu toplum, bundan sonra da görmez de…
Dilinize doladığınız Ziya Paşa’nın “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz” dizesini buradan sizin için bir kez de ben söyleyeyim…
Konuştuklarınızı başka coğrafyalarda yaşayan bir kişi dinlese, buraları cennetten bir parçaya dönüştürdüğünüzü sanacak ama yaptıklarınızla burayı nasıl yaşanmaz hale getirdiğiniz ortada… Cennet köşeleri, şimdi sadece Kamran Aziz’in dizelerinde kaldı. Mazide…
Dünyanın gelişmiş ülkeleri uzaya koloni kurmak için didişirken, yapay zekayla arabalar kendi başına giderlerken, biz onlarca yıl önceki Kıbrıs’ı özler olduk…
***
O güzelim Kıbrıs, şimdi “dik durma” kavgası veriyor… Hem de Kuzey’deki “yönetici” kadrosu karşısında… Onlara rağmen…
Laiklikten, bilimsellikten, insan haklarından, aydınlıktan uzak bir zihniyetin karşısında, “var olma” kavgası veriliyor, buralarda…
***
Anketler de toplumun düşüncesine ışık tutuyor…
Göç Kimlik ve Hak Çalışmaları Merkezi’nin Mart 2025’de 500 kişi ile yüz yüze gerçekleştirdiği anket çalışmasının ilk sonuçları açıklandı.
Ankete göre toplumun en az güven duyduğu kurumların başında UBP-DP-YDP Hükümeti oldu…
Öte yandan katılımcıların yüzde 87,77’si ülkede işlerin yanlış yönde ilerlediğini düşünüyor.
Ülkede işlerin doğru yönde ilerlediğini düşünenlerin oranı da sadece yüzde 12,23.
***
Bakın sokağa, insanların gözlerine, okullardaki çocukların yüzlerine… Hastanelerde şifa bekleyen insanların acılarına dokunun, ilaç bulamayan hastaların sıkıntılarını dinleyin, geçinemeyen insanların mutfağına girin… Asgari ücretle yuva kurmaya çalışan gençlerle, iş bulamayan insanımla konuşun…
Konuşun ve bırakıp gidin…
***
Bırakıp gitmekle de yetinmeyin… Baş başa kalın kendinizle, oturun bir boy aynasının karşısında ve kendi yüzünüze bakarak, bu topluma neler yaptıklarınızı düşünün, kendinizle yüzleşin…
Buraları ne hale getirdiğinizi görün…
Hastanede yeni doğan servisinde hayatını kaybeden bebekler gelsin aklınıza, trafikte yitip giden gencecik hayatlar, tedavi hizmeti alamadığı için ölen insanlar, her gün sayısı artan kepenk indiren işletmeler, sizin yarattığınız “Başörtüsü sorunu” nedeniyle sınavlarına giremeyen, konteyner sınıflara tıktığınız öğrenciler, sahte diplomalar, yolsuzluklar, gece kulüplerinde ölen kadınlar ve daha nicesi…