1. YAZARLAR

  2. Cenk Mutluyakalı

  3. Bu hükümet gitti mi kaldı mı?
Cenk Mutluyakalı

Cenk Mutluyakalı

Bu hükümet gitti mi kaldı mı?

A+A-

 

HÜKÜMET için tabana yayılmış bir sorgu var:
Ne zaman bitecek?
Ve bir de yargı: Gün sayıyor.
Nereye gitsem, kiminle konuşsam, hep aynı soru.
Markette, berberde, gezide!
“Hükümet gitti gidecek” söylemi dedikodu sitelerinin en gözde başlığını oluşturuyor.
Tiraj yapıyor, tik topluyor.
Böylesi bir kanaat oluştuğu zaman hükümetin proje ya da planlarını konuşmak güçleşiyor.
Bu ortamda kimi nasıl motive edecek hükümet de, toplumsal dönüşüm anlamında nasıl bir otorite kuracak?
Kimi ikna edecek, kime nasıl kendini anlatacak, nasıl güven verecek?

*  *  *

Bir gecede CTP-UBP Hükümeti’nin yıkıldığını anımsıyoruz.
Cuma gecesi “görüşürüz” demişler, pazartesi “bittiğini” öğrenmişlerdi.
Toplum unutmuyor.
En nihayetinde burası Norveç değil (!)

*  *  *

Hükümetin bir BAKANINI arıyorum. “Yok” diyor, “Hiçbir sorun yok.”
“Dört parti başkanı yine bir araya geldi, yine teyit ettiler, hükümet yerinde, hükümet değişikliği yüzde bir dahi ihtimal değil. UBP’yle koalisyon senaryosunda, her partiden istifa edecek vekiller var.”

*  *  *

Peki bu şüphe niye?
En başta Halkın Partisi’ndeki “yalpalamalar” bu görüntüyü veriyor.
Başkanından vekiline ortaya yuvarlanan laflar hükümeti “ip üzerinde yürür” gösteriyor.
Üstelik böyle yaptıkça, en fazla güven kaybeden de yine HP’nin kendisi oluyor.

*  *  *

Başbakan son dönemlerde ilçe ilçe geziyor, konuşuyor, izleyenleri ikna ediyor.
Ama yetmiyor.
Çünkü “hükümet gidecek” söylemi genel olarak “statüko”yu semirtiyor.
Hükümet değişikliği aslında kamu reformundan yurttaşlık yasasına pek çok yeni adımın “ertelenmesi” anlamı taşıyor.
Teşvikler yerli yerinde kalıyor böylece! Muafiyetlere dokunulmuyor!
Unutulmasın ki her hükümet değişimi aynı zamanda onlarca yeni insanın müdürlüğü, müsteşarlığı, danışmanlığı, anlamına da geliyor.

*  *  *

Hükümete dair senaryoların bir diğer sebebi de kuşkusuz Türkiye kaynaklıdır.
Sanıyorum rastlantı değildir, son yirmi senede, her yıkılan ya da kurulan hükümetin önünde heyula bir “protokol” vardır (!)

*  *  *

Peki ne olacak?
Bilmiyorum!
Falcılık da yapacak değilim.
Ama genel bir “netleşmeye” ihtiyaç duyduğumuz kesindir.

  • Dört parti başkanı bir araya gelmeli, samimiyetle tartışmalı, kamuoyunun karşısına çıkarak tek bir soru işaretini dahi yanıtsız bırakmamalıdır.
  • Hükümet, icraat programına dair yol haritasını somut olarak açıklamalıdır.
  • Hangi yasa ne zaman gündeme gelecek, hangi dönüşümün ilk adımı nasıl atılacaktır?
  • Hükümetin yıl sonuna kadar çalışma takvimini yapması ve paylaşması da çok ama çok önemlidir.
  • Cumhurbaşkanlığı seçimine dair tavırlar açıkça dile getirilmelidir.
  • En önemlisi de Türkiye’yle ilişkiler anlatılmalıdır.
  • Tüm bakanlar, Türkiye’ye giderek çalışmalar yapmaktadır. Biri hariç: Maliye Bakanı Serdar Denktaş.

*  *  *

Çok “hükümet” gördük.
Hepsi birbirinin aynı olmadı.
Kiminde ‘yurttaşlıklar’ uçuştu havada, kiminde ‘partizanlık’ patladı.
Kimi daha çok çözüm üretti.
Kimi temiz, kimi kirliydi...
Yine de  “temel değişmezler” genelde aynı kaldı.
Dananın kuyruğu da hep oralarda koptu zaten...
Bu kadar “güvensizlik” yorucudur artık…
Yan yana gelsinler, toplumu ikna etsinler, önümüze bakalım.
Gidecekse de bilelim...
Hep aynı gündem bezdirdi gerçekten...

 

 

Bu yazı toplam 2143 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar