1. YAZARLAR

  2. Fatma Azgın

  3. “Biz Çektik, Çocuklarımız Da Çeksin” Diyorlar
Fatma Azgın

Fatma Azgın

“Biz Çektik, Çocuklarımız Da Çeksin” Diyorlar

A+A-

1963-1974 olaylarını yaşayan sağcı-solcu kuşaklar, özellikle Kıbrıs sorununun çözümü konusunda açıklama yaparken, “Biz çektik, bizden sonraki kuşaklar çekmesin” derlerdi. Bu duygusal sömürünün ne kadar sahte olduğu ve eski kuşakların sadece kendi çıkarlarını düşündükleri ortaya dökülmüştür.

Ülkemizde “gençlik sorunu” denirken sadece zorunlu askerlik anlaşılmakta ve tartışılmaktadır.
Bu konunun önemini görmezden gelmiyorum. Kıbrıs sorunu çözülmese bile, 2004 AB üyeliğinden sonra toplumlararası savaş yaşanması olanaksızdır. Teknoloji ilerlerken “savaş” teknolojisi de ilerlemektedir. Google üzerinden bütün hareketler izlenmektedir. Peki neden hala eski yöntem eğitimle askerlik yapılıyor, sınırlarda nöbet tutuluyor ve askerlik zorunlu olmaktan çıkarılmıyor? Ya da bedelli askerlikte bile 1 ay eğitim yaptırılıyor? Acaba amaç, milliyetçiliğinden şüphe duyulan Kıbrıslıtürk gençliğine “milli şuur” aşılanması mıdır?

Askerlik sorunu nedeniyle, mükelleflerin büyük çoğunluğu Kıbrıs’taki özel üniversitelere kayıt yaptırıp, master doktoraya kadar uzatıp askerliği ertelemektedir. Ya da yurtdfışına çıkıp bedelli askerliği tercih etmektedir.
Bu durum, okumak istemeyenlerin bile askerlik nedeniyle özel üniversitelere oluk oluk para akıtması demektir. Gençler, ailelerin bütün birikimlerini bu yolda heba olmasını ve hayata atıldığı zaman gelecekte parasız kalmayı dahi göze almaktadır.
Peki üniversite mezunu gençlerimiz askerlik görevini tamamladıktan sonra özel veya kamuda ne kadar maaş almaktadır?

Üniversite ve master digrisini ABD’de, doktorasını da Manchester üniversitesinde bitirmiş ve ülkesine dönmeyi tercih etmiş oğlum Bilge Azgın, birkaç ay önce burada öğretim üyeliği için iş ararken karşılaştığı maaş dengesizliğine isyan edip bana şu değerlendirmeyi yapmıştı: “TMT’ciler ve eski devrimciler kendi aralarında uzlaşıp anlaştılar, kendi yüksek maaş ve bol ikramiyelerine, kıdem tazminatlarına el değdirmeden gençleri düşük maaş ve düşük sosyal güvenceye mahkum ettiler.”

Gençlere yapılan bu adaletsizlik ve gelir, maaş uçurumu nasıl gerçekleşti?
Türkiye ve KKTC hükümetinin anlaştığı “ekonomik program” gereği olarak 1 Ocak 2008 yılında CTP-BG döneminde yasalaşan “Tek tip sosyal güvenlik yasası”na göre o tarihten önce devlette çalışan memurların yüksek miktarda maaş ve ikramiye almalarına, kamuda çalışan işçilerin de kıdem tazminatı almasına olanak sağlanmıştır.  Özelde çalışıp toplu iş sözleşmesi olan işçilerin kıdem tazminatı da 2012 yılı sonuna kadar geçerli olmuştur.
1 Ocak 2008’den itibaren kamuda çalışanların emekli olunca ikramiye alması sonlanmış ve özel sektörde çalışanlar gibi İhtiyat Sandığında’ki birikimlerle sınırlandırılmıştır.Bu yasadan sonra kamu yönetimine giren üniversite mezunların başlangıç maaşı net 1600-1700 TL arasındadır.

Özel sektörde master yapmışlar 2300, doktora yapmışlar 3000 TL maaşla çalıştırılmaktadır. BU sektörde, lise-üniversite mezunları (yöneticiler hariç) asgari ücrete çalıştırılmaktadır. Çünkü iş arayan binlerce lise ve üniversite mezunu vardır. Özel üniversitelere tonla para ödeyenler, lise mezunu ile aynı maaşa mahkum edilmiştir. Hiç olmazsa, sigortalarının yatması için bu adaletsizliğe katlanıyorlar ama çoğu bu güvenceden de yoksun çalıştırılmaktadır ve cep harçlığı ile yetinmektedir.
Çalışmayan ve başka iş yapan müşavirler, siyasiler, bürokratlar, 2008 öncesi memurlar,  çok yüksek maaş ve ikramiye alırken yürekleri sızlamamakta mıdır?
Sosyal adalete inandığını belirten hükümetin büyük ortağı bu sorunu nasıl aşacaktır?
Üniversitelere boşuna para akıtılmasını önlemenin yolu Türkiye’deki üniversite giriş sınavının Kıbrıslı öğrencilerin sadece Türkiye’de değil buradaki üniversitelere de bu şartla girmesi kararı alınmalıdır.
Bir nesli mahvedecek bu sosyal dengesizlik, 2008 öncesi kuşakların fedakarlık yapması ve çocuklarına bu cefayı çektirmemeleri gerekir. Yüksek ikramiye ve maaşlara son verilmesi ve bu tasarrufun gençlere aktarılması kaçınılmazdır.

KOP-KTFF arasındaki anlaşmayı bozacak olanlar, gençleri açlığa mahkum etmekle yetinmeyip kuzey Kıbrıs sınıralrı içine hapsedeceklerdir.
Çocuklarını ve gençlerini düşünmeyen “eski TMT’ci ve devrimcilere” duyurulur..

Bu yazı toplam 2507 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar