1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. Bir KKTC gerçeği: Nefret suçu!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

Bir KKTC gerçeği: Nefret suçu!

A+A-

Nefret suçu!

Bir Afrika kökenli insana şaka maksatlı dahi olsa, “z” harfi ile başlayan kelimeyi kullanamazsınız!

-*-*-

İnsanları, Hataylı, Türkiyeli, Pakistanlı diye ayıramazsınız!

Ne amaçla, en iyi niyetle bile olsa asla şaka yapamazsınız, her hangi bir renk, dil, din, köken ayrımcılığını “işaret” edebilecek yüz ifadesinde dahi bulunamazsınız!

-*-*-

Kimseye, cinsel yönelimi ile ilgili “Kıbrıs şakaları” yapamazsınız!

-*-*-

Nefret suçudur!

-*-*-

Size yapılıyor diye, siz de aynısını yapma hakkına sahip değilsiniz!

-*-*-

Efendim, dün Diyalog gazetesi, 15 Temmuz 1974’te ne olduğunu bilmediğimizi yazdı!

Doğrudur; bilmeyenler çok ciddi çoğunluktadır!

Cumhurbaşkanı buna dahildir!

-*-*-

Ama bu ülkede sabah akşam gündüz gece nefret suçu işlenmektedir ve bunun sebebi, tıpkı tarih konusunda olduğu gibi temel eğitimden göçmenlik ve vatandaşlık siyasetine, çok ciddi boşluk veya eksikliğin söz konusu olmasıdır!

-*-*-

Ancaaaak, hepsinden acısı; bu ülkenin kabinesinde, hemen her açıklamasında nefret suçu işleyen bakan bulunmasıdır!

-*-*-

Haaaa kendisine karşı benzer hatta çok daha ağır suç işleyenler de yok mu?

Çooook!

Ama “bakansan”, bakanlığını bileceksin!

Sana karşı nefret suçu işleyen onlarca kişiyi örnekleyip, aynı suçu işleyemezsin!


Bazen küfürsüz yazı yazılmayabilir!

Kıbrıs’ta 15 Temmuz 1974’te gerçekleşen Faşist Yunan Darbesi sırasında, Yunanistan’daki askeri juntanın başında bulunan General Dimitris Ioannnidis’in, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’a, “bir gecede saldıralım, Tüm Türkleri yok edelim” teklifinde bulunduğu anlatılır!

-*-*-

Hatta aynı faşist generalin, “Türk köylerine giden su kaynaklarına zehir atalım, Türkleri zehirleyelim” gibi, Hitler petelengini kıskandıracak önerisi olduğu bile artık Rum televizyon programlarında anlatılır…

-*-*-

Kıbrıslı Rumlar ve Kıbrıslı Türkler’in bir dönemde araları mis gibiydi, asla sorun yoktu, lale tarlaları içerisinde oyunlar oynayarak yaşamadığını hepimiz iyi biliyoruz!

-*-*-

Ama geçmişin kötüleri ve kötülükleri üzerinde sürekli hop hop hop sıçrayarak Ada’da çözüme karşı durmanın bir anlamı yoktur!

-*-*-

Kaldı ki, General Ioannidis (küfür etmek zorundayım) ne kadar horozbu çocuğuysaydı; şu anda Kıbrıslı Türklere ister Türkiye’den ister yerli üretimden “satılan” bir çok üründe insan sağlığına zararlı kimyasal kalıntıların bilerek ve isteyerek, sırf para uğruna satılıyor olmasına göz yumanlar, satanlar, aracılık edenler de Ioannidis kadar “horozbu çocuğudur”!

Nokta!


En başta Ersin Tatar olmak üzere KKTC’yi yönetenlere gelsin!

Goebbels'e sormuşlar:

“İktidar nedir?”

“Düşman yaratmaktır!” demiş.

-*-*-

II. Ramses'e gitmişler:

“En büyük piramit hangisi?” demişler.

“Kibrimizdir!” demiş.

-*-*-

Bilge Platon'a sormuşlar:

“Devlet nasıl yönetilir?” diye…

“Ya ilimle ya zulümle” demiş…

-*-*-

Orhan Gazi'ye sormuşlar;

- "En büyük zulüm nedir?"

- "Geciken adalettir.." demiş.

-*-*-

Çiçero'ya sormuşlar;

- “Roma İmparatorluğu nasıl yıkıldı?”

- “İşi ehline vermedik.." diye yanıt vermiş.

-*-*-

Kârun'un yanına varıp;

- "Zenginliğin sırrı nedir?" demişler.

- "Halka avuç açmamaktır," demiş..

-*-*-

IV. Murat'a sormuşlar;

-Yardıma alışana ne olur?"

-"Emir almaya da alışır..."diye cevap vermiş.

-*-*-

Gorbaçov'a:

"En büyük hatan neydi" diye sormuşlar.

-"Hatayı hep karşımızda aradık" diye cevap vermiş.

-*-*-

Stalin'e sormuşlar;

- "En büyük korkunuz?"

- "Sokakta yalnız başıma yürümek.." diye cevaplamış...

-*-*-

Atatürk'e sormuşlar;

-''En büyük ihtirasınız''

- Benim ihtiraslarım var. Hem de pek büyükleri. Fakat bu ihtiraslar, yüksek mevkiler işgal etmek veya büyük paralar elde etmek gibi emellerin tatmini ile ilgili bulunmuyor. Ben, bu ihtirasların gerçekleşmesini vatanıma büyük faydaları dokunacak, bana da gerektiği gibi yapılmış bir vazifenin canlı iç rahatlığını verecek büyük bir fikrin başarısında arıyorum.


134528.jpg

Cennet!

Ömer Hayyam'ın rubailerinde cennet arayışı, genellikle dünyevi zevklerin ve aşkın vurgulanmasıyla ilişkilendirilir.

-*-*-

Hayyam, cennet tasvirlerini eleştirir ve insanların dünyadaki güzellikleri ve sevgiyi yaşamaları gerektiğini savunur.

-*-*-

Tekkelerde, manastırlarda veya camilerde cennet arayışının, aslında dünyadaki güzellikleri kaçırmak anlamına geldiğini söyler. Ona göre, dürüst ve sevgiyi yaşayan insan zaten cennettedir. 

Hayyam'ın şiirlerinde cennet, genellikle dünyevi zevklerle özdeşleştirilir. Örneğin, şarap, aşk ve dostluk gibi unsurlar cennetin birer parçası olarak görülür.

-*-*-

Bu, Hayyam'ın dini ve uhrevi olanla, dünyevi olanı birleştiren bir bakış açısına sahip olduğunu gösterir. 

-*-*-

Hayyam'ın rubailerinde cennet arayışı, aynı zamanda bir eleştiri niteliğindedir. Ona göre, insanlar cenneti sadece ahirette aramakla yetinmemeli, dünyadaki güzellikleri de yaşamalıdır.

-*-*-

Bu bağlamda, Hayyam'ın rubaileri, insanlara dünyevi zevklerin ve aşkın değerini hatırlatır. 

-*-*-

Özetle, Ömer Hayyam'ın rubailerinde cennet arayışı, dünyevi zevklerin ve aşkın önemiyle yakından ilişkilidir. Hayyam, insanların dünyadaki güzellikleri yaşamaları gerektiğini savunurken, cennet tasvirlerini de eleştirir. 

-*-*-

Ne diyor Ömer Hayyam?

-*-*-

Bakıyorum da sürekli Cenneti arıyorsunuz / Tekkede, Manastırda, Camide, Kilisede... / Tek korkunuz Cehenneme gitmek... / Korkma! / Dürüst ol! / Ekme bu tohumu yüreğine, / Varsa sana yetecek kadar yiyeceğin, bir de başını sokacak evin, / insanoğluna kulluk etmiyorsan, / eğilmiyorsan iki büklüm karşısında, / Sevin be kardeşim, / Zaten Cennettesin...

-*-*-

Not: Bu yazı olduğu gibi internetten ve tabii ki Hayyam’dan alıntıdır veya çalıntıdır! Ama bayıldım, paylaşmak istedim!

Bu yazı toplam 1775 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar